Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
BOYUNLARINDAKİ ZİNCİRLERLE GÖZYAŞLARINI SİLMEK ZORUNDA KALANLAR
Tarih: 11-10-2020 18:50:00 Güncelleme: 11-10-2020 18:50:00


Senagal;

Medeni!.(yetsiz) Avrupanın, köle ticaretinde, yıllarca Afrikanın çıkış kapısı olarak kullandığı ülke.

yüzyılda müslüman olan, Avrupadaki binlerce dönümlük kauçuk tarlalarında, köle olarak çalıştırılan ve fazla kauçuk toplayamadığı için elleri kesilen 5 yaşındaki çocukların, kesilen ellerinin önüne atıldığı, müslüman babaların ülkesi.

Ve kolsuz ve elsiz  kalan çocuklarına bakarken, yaşadıkları duyguları ve gözyaşlarını,  asla tarif edemiyeceğimiz,,boyunlarındaki zincirlerle, gözyaşlarını silmek zorunda kalan kölelerin ülkesi Senegal.

İngilizlerin defalarca sömürge amacıyla saldırdığı, 1840 ta ise Fransa’nın işgal ederek deniz aşırı kolonisine dahil ettiği ülke,Senegal.

Bilge kral Necaşi’ye akraba ülke Senegal…

Ve Belki çoğumuz, ismini ilk defa duyuyoruz.Ousmane Sembène, Senegalli yazar ve yönetmen.

Evet,

Senegalli yazar ve yönetmen Ousmane Sembène, İngiltere kraliyet ailesi tarafından kendisine verilen ödülü almamıştı ve ‘Sizi Afrika’dan silene kadar savaşacağız’ ifadesiyle Batı ülkelerine meydan okuyarak, tüm Dünyanın gönlünü fethetmişti.

Kendisine verilen, Kraliyet Onur ödülü için düzenlenen törende, ön koltukta oturan kraliçenin gözlerinin içine bakarak,boyunlarındaki zincirlerle gözyaşlarını silmek zorunda kalan atalarının, haykırışını seslendirdi.

Zira, birkaç çuval fazla kauçuk toplayamayan beş yaşındaki çocukların, elleri kesilirken, çıkardığı çığlıkların yankısı  halen tazeydi.Tabi ingiliz kraliçesi ve Avrupa Bunlara sağır ve pişkin bir şekilde her zaman yaptıkları gibi,bir tiyatro izleyeceklerini sanıyorlardı..

Fakat, birazdan yaşanacaklar tiyatro değildi.. Kirli bir tarih sayfasındaki kırmızı perde hafif aralanacak, Yaşanan gerçekler ve acılar o sahneden o tiyatroyu düzenleyenlerin yüzüne tokat gibi vurulacaktı.

Ve Ousmane Sembene kürsüden aşağıdaki tarihi konuşmasını yapıyor… ,

Sayın baylar ve bayanlar,

Konuşmama İngiliz dilinde devam etmeyeceğim için hepinizden özür dilerim.

Sizin topraklarınızdayım ve sizin sahibi olduğunuz sistem içinde sizin tarafınızdan payelendiriliyorum.

Ancak asıl konuşmam Senegalce olacaktır. Merak edenler, konuşmamın İngiliz diline tercümesini koltuklarında bulabilirler.

İngilizler geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.

Gözümüzü açtığımızda ise; Bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.

İngilizlerin dinini, dilini öğrendik. Uzak dünyadan gelen yeni dil ve din bizi hep çalışmak zorunda kalan itaatkâr köleler yaptı. Özgürlük için her karşı geldiğimizde, bizi birbirimizle savaşmak için ikna ettiler ve silah verdiler.

İngilizler gelmeden önce topraklarımızda sadece kavga vardı. İngilizlerin kutsal dini bizim kavgacılığımızı kullandı; evlatlarımızı savaşçı yaptı.

Hem de sadece kendi kardeşleriyle savaşan, dünyayı İngiliz dilinden ve İncil’den ibaret sanan vahşi savaşçılar.

Hastalıklar yaydılar. Ne olduğunu bilmediğimiz içeceklerle bizleri hasta ve zayıf yaptılar. Atalarımızı zincirleyerek büyük şehirlerine köle olarak götürdüler.

O büyük binaları, caddeleri, tünelleri ve kiliseleri insan etinin üzerine inşa ettiler.

Kendilerini temizlemek için sanatçılarına fikir adamlarına; sadece kendilerini kapsayan insan tariflerini yaptırdılar. Her çeşit yiyeceklerin büyüdüğü topraklarımıza ilaçlar döktüler. Toprağın altındaki yanıcı siyah cehennem kanı için bizleri öldürdüler.

Büyük acılar ve ölümcül işkenceler ördüler.

Her gelen gemiden; kıyılarımıza hep ikiye bölünmüş tekneler yanaştı. İlk gelenler zulüm ettiler, arkasından gelen arkadaşları zulmü durdurma vaadiyle bizleri ele geçirdiler. Bugün gelenlerde aynı sistemle hala işgale devam etmekteler.

Yeni ilaçları, biyolojik silahları ve hastalıkları deneyen gönüllü doktorlarınızı istemiyoruz.

Emperyalist sisteminizde, geri dönüşüm ekonomisiyle aslında sömürü olan yiyecek yardımlarınızı kabul etmiyoruz.

Birbirimizi anlamamızı zorlaştıran, şarkılarımızı ve masallarımızı unutturan fakir dilinizi red ediyoruz.

Çağdaş dünya daveti içindeki, bizi zorla şekillendiren yüzeysel sanat kuramlarınıza karşı çıkıyoruz.

Özgürlüğümüzü ilan ediyor,Afrikalı insanlar olarak doğduğumuzu ve Afrikalı ölmek için de bütün Avrupa’yı topraklarımızdan kovuyoruz.

Birbirimizi öldürelim diye bize öğrettiğiniz ırkçılığı,

Felsefe adına önümüze sürdüğünüz batının sığ kafalı laflarını,

Hukuk adına yaptığınız bütün şövenistliklerinizi,

Ve sanat diye dayattığınız bütün estetik öğretilerinizi

Sizi, Afrika topraklarından silene kadar, Afrika sizinle savaşacaktır.

Siz kabul etmeseniz de bir Afrikalı, en az dünyanın herhangi bir yerindeki bir batılı kadar onurludur. İNSAN ONURLU DOĞAR. Ve HİÇ BİR İNSANIN KRALİÇENİN VERECEĞİ ONURA İHTİYACI YOKTUR”

der ve ödülü almadan salondan ayrılır.

Vesselam

Tarık Ziya GÜCÜM

 



Bu yazı 239 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI