Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
‘’EY ABD!’’ DİYE SORMAK LAZIM
Tarih: 11-10-2020 19:12:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:12:00


Modern antropoloji, Nuh’un gemisinin kalıntılarıyla ilgilendiğinin onda biri kadar bile, Nuh tufanının sebepleri ve sonuçlarıyla ilgilenmiyorsa, günümüz itibariyle gelinen noktada, açlık, sefalet ve savaşlar ile oluşan yıkım ve tahribatın imarı çabasında aciz kalınacaktır.

Son 250 yıldır, bu yıkım ve tahribatın lokomotif müsebbibi konumundaki sistemlere sormak lazım

Evet, Ey ABD diye sormak lazım!

Uyguladığınız girişim ve politikalarınız, Amerika’nın ve kapitalist bakış açısından kaynaklı sorunların yanı sıra Amerika halkının kimi problemlerini çözmeye yönelik girişimler olması mümkün ise de, Dünya’nın özgür, devrimci coğrafyalarındaki evlatlarını ve düşüncelerini yıllar yılı, özgürlük heykelleri ardındaki zindanlara hapseden sisteminizde  (öğretinizde) değişikliklere yol açmamasıdır asıl büyük sorun.

Amerika halkına en büyük darbeyi indiren Derin Amerika’nın, İslam dünyasına düşmanlık üzerine kurulu siyasetini artık bırakması gerekiyor, zira Dünya’da ortaya çıkan yeni gelişmelere karşı koymanın tek yolunun bu olduğunu bilmeniz gerekiyor.

Toplumların, Dünyaya yönelik, sizin emperyal ve kapitalist yönelimlerinizden kurtuluş için artık yeni çıkış yolları araması mümkündür. Ama gerçek, bundan başkasıdır.

Evet! Sormak lazım.

Siz, eğer emperyal kapitalizmin ekonomik sorunlarını, daha çok petrole, daha çok sömürüye ve kan dökmeye kucak açarak çözmek isterseniz, sadece toplumunuzun hiçbir derdine çare bulmamakla kalmaz, 250 yıllık devlet geçmişinizin, halkınız tarafından sorgulanmasına ve hatta yeni özgürlük arayışları içine girmesine de yol açmış olursunuz.

Eğer bugün, Kapitalizm ve onun ekonomik ve toplumsal reçeteleri, Dünya halkları açısından bir çıkmazla yüz yüze gelmişse, sizin etki alanınızdaki her yer, başka şekillerde darboğazlarla karşı karşıya bulunuyor demektir.

Şunu iyi bilmeniz gerekmektedir ki, ülkenizin temel problemi, özgürlük, Doların hakimiyeti ve hammadde sorunu değildir. Asıl sorununuz doymak bilmeyen emperyal iştahınız paralelinde Doğru bir Allah inancınızın bulunmamasıdır. Tüm Dünya’yı iptizal ve çıkmaza sürükleyen asıl husus budur. Asıl sorununuz varlığı var kılan yaratıcı Allah’la uzun süreli ve faydasız mücadelenizdir.

Artık herkes anlamıştır ki, önümüzdeki yüzyılda, Emperyalizmin, kapitalizmin ve çağdaş sömürgeciliğin yeri dünya siyaset müzesidir.

Emperyal kapitalizm, insanın hiçbir sorununa çözüm bulamamıştır. Zira maddeci bir öğretidir o, maddeci materyalizm ise, tüm insanlığı, Batı’da ve Doğu’da pençesinde ezip duran manevi soranlara çözüm bulamadığı gibi toplumları sosyolojik bunalımlardan da kurtaramadı.

Şunu iyi bilin ki; Sizin, halen kapitalist sömürü düzenine sırt çevirmemiş olmanız, siyaset ve sosyal devlet idarenizde bu sisteme bağlılığınızı en yüksek sesle bile ifade ediyor olmanız, bu düzenin çöküşünü geciktirmeyecektir.

Dünya tarihinin bir gerçeğidir ki, Emperyal kapitalizme ilk darbe 1400 yıl önce vuruldu; ikinci ve bugün için son darbeyi de farkında olmadan siz vuracaksınız.

Nasıl mi?

El cevap ‘’ZULÜM BAKİ DEĞİLDİR’’

Biliyorsunuz, Bugün artık inandığınız sisteme kardeş olan Komünizmden de eser kalmamıştır.

Artık sizin yanınızda yer alan ve halkları ile vatanlarından yana tavır takınma niyetinde olan ülkelerden hiçbiri, çatırdayan ve çatırdarken de kemiklerinin sesi ayyuka çıkan, sömürgeci düzeniniz daha çok güçlensin diye, yeraltı ve yerüstü kavgaları ile dünyalarını ve geleceklerini heba etmek istemiyorlar.

Amerika toplumu olarak, İslami ve ilahi öğretiler üzerinde tefekkür etmeye ve sizi bir kez daha maddi ve manevi dünya görüşleri üzerinde düşünmeye davet etmek istiyoruz.

Maddeciler, Dünya görüşlerinde bilginin kaynağı olarak duyuları esas almış ve duyumsanamayan şeyleri ilim dışı kabul ederek, varlığı maddeden ibaret saymış, madde olmayan hiçbir şeyin var olmadığını iddia etmişlerdir. Oysa İlahi dünya görüşünde, bilginin kaynağı duyu ve akıldır ve akla uygun olan bir şey duyumsanamasa bile ilmin kapsamı içindedir.

Bu nedenle de varlık, gayb ve şuhudtan (görünürden) müteşekkildir, madde olmayan şeylerin de varlığı mümkündür. Tıpkı, maddi varlığın soyuta (mücerrede) dayanma ihtiyacında olması gibi, durumsal bilgi de akli bilgiye ihtiyaç duyar.

“O’nu gözler derk edemez ama O, gözleri derk eder ve latiftir, haberdardır.”

İnsanda madde üstü, maddeden ayrı ve maddenin ölmesiyle ölmeyen bir şey vardır. İnsan fıtri olarak her şeyin en mükemmeline taliptir ve siz de çok iyi bilirsiniz ki insan, dünyanın mutlak gücünü ele geçirmek istemekte ve yetersizliklerden kaçınmaktadır.

Biz, bu mutlak güç ve bilgiyi bilmesek bile inancımız odur ki, bu güç ve bilginin kaynağı Allah’tır. İnsan Allah’ta fani olmak (Fenafil’lah) için mutlak Hakka ulaşmak ister. Her insanda mevcut olan ebedi yaşama (süreklilik arzusu), ölümsüz ve sonsuz bir dünyanın varlığının delilidir.

Bu ilimlerin uzmanlarına, Batılı filozofların yazdıklarına ilaveten, üniversitelerinize ve bilim araştırma kuruluşlarınıza, hikmet alanında Farabi ve İbn-i Sina’nın yazdıklarına başvurmalarını emredebilirsiniz, ki bu yolla her türlü bilginin dayandığı İlliyet (nedensellik) ve Maluliyyet (nedenlilik) prensiplerinin duyu eseri değil, aklın eseri olduğu ve her türlü delilin kendisine dayandığı külli manaların (genel yasaların) duyumsanabilir değil, akledilebilir (uslamlanabilir) oldukları anlaşılsın.

Anlaşılsın ki, nasıl bir Dünya ya ve ne kadar büyük bir kültüre karşı savaş açtığınızı görün.

Batı Toplumu olarak, İslam hakkında derinlemesine araştırmalarda bulunmanız gerekiyor. Bu gereklilik, İslam’ın ve Müslümanların size ihtiyacı olmasından değil, İslâm’ın yüce ve evrensel değerlerinden kaynaklanmaktadır. Ancak bu değerler, milletlerin kurtuluş ve esenliğine imkan sağlayacak ve kördüğüme dönüşen sorunlarını çözebilecek değerlerdir.

İslam’ı incelemek, sizi Irak’ ta, Afganistan’da, Libya’da, Beyrut’ta  ve buna benzer, acımasızca kan döktüğünüz coğrafyalar üzerindeki Emperyal duygulardan uzak tutabilecektir.

Bilin ki biz, tüm dünya Müslümanlarını kendimiz gibi kabul etmekte ve kendimizi onların alınyazısına ortak saymaktayız.

Tüm dünyada, adaletin gerçekleşmesinden yana olan ve insanın tüm maddi ve manevi zincirlerden kurtulmasını isteyen bir din, sizin deyiminizle toplumu çağın gerisine götüren bir din olamaz.

Ama evet, İslam ülkeleriyle İslami olmayan ülkelerin maddi ve manevi kaynaklarının süper güçlerin ve güçlülerin eline geçmesine sebep olan ve halka “din siyasetten, Dünya’dan ayrıdır” diye telkinde bulunan bir din ancak toplumları çağın gerisine götürebilir. Oysa bunu yapan bizim inandığımız din değildir ve İslam toplumu, bu tür bir dine “Amerikancı din” adını takmış bulunmaktadır.

Son olarak açıkça ilan ediyoruz ki, İslam’ın İlahi öğretisi ve Kültürü, Kapitalist Dünya’nın en büyük ve en güçlü merkezi olarak sizin, itikadî, sosyal eksikliklerinizi tamamlayabilecek, Karanlık geleceğinizi ve Dünyanızı, aydınlık bir geleceğe dönüştürmeye muktedirdir.

Vesselam.



Bu yazı 1865 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI