Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
TÜRKİYE’YE KARŞI İTİLAF (BATI-ARAP) CEPHESİ KURULMUŞTUR
Tarih: 11-10-2020 19:26:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:26:00


Geçmişte olduğu gibi bugünde, Türkiye bölgesel ve tarihten gelen coğrafi ve jeopolitik konumu gereği istese de istemese de Orta Asya ve Orta Doğu da yazıp çizilen tüm küresel projelerin odak noktasında oluyor.

Coğrafi ve jeopolitik konumundan dolayı, Küresel oyunun merkezinde oldukça da, ABD ve Batı eksenli emperyal hesaplar kaçınılmaz olacaktır.

Azerbaycan’a yapılan ve uluslararası hukuk kuralları gereği savaş ilanı sayılan saldırı, aslında 21. Yüzyıla etki edecek, büyük ve küresel güç olmaya aday ülke Türkiye ye karşı yapılmış bir saldırıdır.

İlk Saldırının yapıldığı yer, sınır çatışmalarının yaşandığı yerlerden değil. Karabağ ve işgal altındaki diğer Azerbaycan toprakları ile ilgili çatışmalardan biraz daha farklıydı.

Saldırı; Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın hemen yanında, Tovuz ilinde gerçekleşmişti. Bu da gösteriyor ki; mesele sadece Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bir sınır anlaşması meselesi değildir.

Bu amaçla Türkiye’ye karşı bir (itilaf cephesi) Batı-Arap cephesi kurulmuştur. Projenin Arap dünyasında başını BAE, batıda ise Ermenistan’ın vaftiz babası Fransa çekmektedir.

Osmanlı’ya karşı kurulan cepheler bugün Türkiye’ye karşı kuruluyor.

İtilaf devletleri, Ermenistan ile Akdeniz ve Libya’da kaybettiği savaşı Kafkaslara taşıyarak, hem Türkiye’yi hizaya çekmeye çalışıyor, hem de Türkiye’yi birden fazla cephede meşgul ederek Akdeniz ile ilgili bazı şeylere mecbur edeceğini sanıyor.

Anlayacağınız 1940 ların veya 2. Dünya savaşının demode olmuş, klasik hamleleri bugün tekrar oynanmaktadır.

Erivan yönetimi burada, Ülkeler diplomasisinde, gayri resmi hukukun geçerli olduğu Rajona göre, tetikçi durumunda. Birileri onu kiralamış, harekete geçirmiş, Azerbaycan ve Türkiye’ye bir mesaj vermek istiyor.

Mesele, tarihten gelen, aynı Emperyal akla ve hedefe hizmet edilip edilmemesi meselesidir.

Türkiye’nin, Libya ve Akdeniz de kararlı bir şekilde var olmasını, Batı ve küresel güçlerin bir türlü kabullenememesidir Ermenistan’ın saldırısı.

Görünen o ki Batı, Bütün terör örgütlerini bu yönde seferber etmiş.

Aslında, Doğu Akdeniz ve Ege’de alabildiğine bir kriz olarak tırmandırılan ve her gün yeni bir boyutu ile izlediğimiz gerilim ya da kriz (adı her neyse), yüz yıl önce Osmanlı’yı çevreleme sonrasında parçalama ile aynı şey.

Osmanlı topraklarında oluşturulan Batı Cephesi, doğu- Kafkasya Cepheleri, Trablusgarp cephesi bugün yine aynı bölgelerde Türkiye’ye karşı kuruluyor. Osmanlı’ya karşı cepheye sürülen Arap, Ermeni, Bulgar vs. toplumlar bugün de aynı şekilde, Türkiye’ye karşı cepheye sürülüyor.

Irak, Suriye, Doğu Akdeniz, Ege, Kafkaslarda ve Azerbaycan’da olanları anlamak için bu kuşatma planını ve Osmanlıdan beri süregelen, arkasındaki düşünceyi, hesabı anlamak lazım.

Tarih’ten gelen bu hesabı anlamadan,  bölgenin fotoğrafını çekmek mümkün değildir.

Artık Hasta adam diye tanımladıkları bir ülke yok, Bölgede Türkiye’nin yükselişi, Bölge halkları için milli çıkar ve politikalara öncülük etmesi, onları korkutuyor.

Evet, Yüz yıl önce Osmanlı’yı parçalama planı uygulayanlar, bugün “Türkiye’yi Durdurma” planı uyguluyor.

Yüz yıl önce Hasta Adam diye Tabir ettikleri, çökmek üzere olan bir imparatorluğu paylaşanlar, bugün yükselen bir gücü önlemeye çalışıyor.

Yüz yıl önce gasp ettikleri ganimetleri paylaşıp üzerine oturanlar, bugün o ganimetleri yüz yıl daha ellerinde tutmaya çalışıyor, bunun içindir ki Türkiye’yi yeni bir Emperyal paylaşım için büyük tehdit görüyorlar.

Bu düşüncenin arkasında itilaf devletleri var, Arkasında bütün Batı düşüncesi var.

Evet,halen tarihin derin bir hesaplaşması olarak bakıyorlar bize.

Amaç; Türkiye’nin, Osmanlı imparatorluğu mirası üzerinden, yeniden küresel iktidar alanında merkezi bir güç olmasının önlenmesi

Bunun; Orta doğuyu,  Afrika’yı, Kafkasya’yı hatta Balkanları nasıl sarsacağını biliyorlar.

Bunun yeni Dünya Düzeninde nasıl bir depreme yol açacağını biliyorlar. Mondros ve Sevr’in mimarı, Batı’nın yüzyıllara dayanan jeopolitik hesaplarının nasıl yara alacağını çok iyi hesap ediyorlar.

Ve Dünya tarihinin, 11 Eylülde startı verilen en uzun soluklu savaşı olacak olan üçüncü Dünya savaşının ilk çeyreğinde önemli bir dönüm noktasındayız.

Vesselam



Bu yazı 3865 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI