Bugun...


Mehmet Ali ABAKAY

facebook-paylas
SEZAI KARAKOÇ ve YAZILARIMIZDA AYIP ARAMAK 2
Tarih: 08-07-2023 00:01:00 Güncelleme: 08-07-2023 00:01:00


Velev ki doğduğu ev olarak işaret ettiğimiz mekân, gerçekten doğduğu ev olmasın.

Çocukluğunun geçtiği sokak, o sokak olmasın.

Hatıralar'da yer alan ifadeleri ne yapacağız?

Evlerinin karşısında halen duran bahçenin ağaçları kesilerek, tespitimiz çürütülmüş mü olur?

1933'te doğmuş Karakoç'un Dedesinin evi şimdi mevcut değil, yerini az buçuk belli etmemize rağmen.

Doğduğu ev, Kemaliye Mahallesi 20. Sokakta. Bu yanyana dizili ďört evin üçü ayakta.

Caddeye bakan yer, gerçek ev ise niçin yıktırılmasına müsaade edildi? Niçin itiraz edilmedi?

Yan yana olan, aynı özelliğe sahip ve yıktırılan ilk eve bitişik ilk evin mahsurlu yönü mü var?

Buraya "Sezai Karakoç Sokağı" ismi verilse, evi sorulmaz mı?

Tapu kayıtları araştırılması güç ve zahmetli mi?

Halen tapuda ismine kayıtlı olan 190 Metrekarelik arsanın varlığını da tapudan öğrendiğimizi belirtelim mi?

Babası Yasin Efendi'nin evlerine yakın kabristanda defn edildiğini sòyleyelim mi?

Amcasıyla babasının kabrinin yan yana olduğunu bilmeyenler varsa ziyaret edebilirler.

Tüm bunları ifademiz, Sezai Beyle ilgili elliye yakın kaleme alınan kitap ile birçok tezde yer almaz.

Adına düzenlenen üç sempozyumda bu bilgilerin çoğu bulunmaz, Ergani Sempozyumu'nda tebliğleri de okuyup inceledığimizi belirtelim.

Denebilir ki üç sempozyumdan ikisi Diyarbakır'da yapıldı, biri Ergani'de.

Ergani'de yapılan "  Şair Memleketinde" Sempozyumu, maalesef kitaplaşmadı, kayıtları alınmış tebliğler bilinmezlik içinde.

Kim ya da kimler, birinci ve ikinci kitap olarak belirttiğimiz kitapların adının altını çizip, sağa ve sola işmar ediyorsa basım tarihlerine baksın.

Davet aldığımız halde üçüncü Sempozyumla ve Ergani Sempozyumu'na katılmadık, kendimuzce haklı sebepler yüzünden.

Araştıran, sorgulayan, imkânlar ölçüsünde yazan biri olarak, " Çamur at izi kalsın!. " iddiasıyla ortaya çıkan, çıkacak olan varsa, bu yazımızı okusun, otursun oturduğu yerde, ismini ya da isimlerini bize fahş ettirmesin.

Bizim gayemiz, memleketinde iki taşın üst üste konulmasıdır, ilçenin Sezai Karakoç'a yakışır  Kültür ve Sanat Merkezi'ne  sahip olmasıdır. Kimi, bunu " Müze" diye algılar.

Kalkıp isminin hangi okula ya da bulvara verildiğini birileri açıklamasın.

Biz Sezai Bey, hayatta iken kendisine hepsini anlattık, kendisini bilgilendirdik, her yazdığımızı kendisine ilettik, dergi yazılarımızı, kitaplarımızı takdim ettik, bazı malzemeyi öğrencilerimiz bazısını yakın akrabası dostumuzla ulaştırdık.

Vefatından önce 20 Kasım'da şahsını ziyaret edeceğimizi öğrencisi bir ağabeyle kararlaştırdık, 16 Kasım'da vefatıyla birlikte ziyaretimiz gerçekleşmedi.

Özetle durum bu. Bu durumdan kendisine vaziyet çikartacak olanlara bir görev verelim, Sezai Bey'in kitaplarını okusun.

Belki Diriliş'in ne olduğunu anlar da hakkımızda yüreğinde duyduğu kin ve öfke, yerini merhamete bırakır.

Özür mü?

Özür olur mu? İnsan olan hatasından döndüğünde fabrika ayarlarına döner.

Birisi bizi farklı şekilde eleştirseydi, hatamız olsaydı, kabul ederdik, kuşkusuz.

Yıllardır Sezai Karakoç ismi üzerinden ticarî manada düşünmedik, düşünmemiz mümkün değildi.

Hakkinda yazılan onlarca kitabı okudukça geç kaldığımızın farkına vardık. Yazılanların çoğunun Sezai Bey'in kitaplarından alındığı ortadayken telifi gerektiren kaç sayfa yazısı var, çoğu kimsenin?

Kalp kırmışsak, hakki bize geçen varsa helâl etsin.

Sezai Bey'in ismi üzerinden hiçbir zaman beklentimiz olmadı, bu çalışmalarla beklentileri olanlar zarar görmüşse elden ne gelir?

Bahse konu olan her şeyi sanal ortamda ve farkli gazetelerde yer alan köşelerimizde yayınlamıştık.

Bu yazımızın siteden iki kopyasını gönderen ve aynı zamanda Üstadla ilgili dört kitap kaleme almış Dr. Ş. D.'nin aktardığı ifadeler bizi üzdü:

" Biri bana bunu Diyarbakır'dan yollamış.' Yanlış bilgilerle dolu bir yazı. Bu adam aklını yitirmiş gerçekten.' Adam böyle not düşmüş. M. Ali kendini bu hala koymamalısınız."

Yazdığımız ortada, Ş. D. Hocam. Biz, halimizden ve ahvalimizden yana mutluyuz  Bulunduğumuz hâl, içinde olduğumuz ahvâl, başkasının ifade ettiğini onaylamak ise, bu satırları aklî melekeleri sağlıklı olmayan birinin yazmasına hiç kimse inanmaz.

Bunu belirtenin ya da belirtenlerin, sağlıklı bir muvazeneye sahip olduklarından, hakikaten kuşkuluyuz...

Sadece bir makaledeki inceliği anlamayanların ifadeleri nasıl doğru kabullenilir?



Bu yazı 3151 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI