Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
Küreselleşme göç ve mülteciler sorunu-2-
Tarih: 02-08-2021 00:21:00 Güncelleme: 02-08-2021 00:21:00


Hayatın bütün alanlarını kuşatan, insan ve mekan ilişkilerinin yeniden kurulmasını gerektiren, sosyal ve kültürel boyutunu ekonomik ve hukuki boyutlarından daha fazla öne çıktığı bir sosyal olgudur göç.

Savaş, ekonomi, güvenlik sorunu, refah gibi değerlerin insanlar ve ülkeler arasındaki dengesiz dağılımı, bireysel ve kitlesel göç hareketlerinin sürekli bir biçimde devam etmesine neden olmaktadır.

Barış, demokrasi, insan hakları, fikir özgürlüğü, gelir dağılımı, ücretler vb. gibi insan hayatını kuşatan bütün alanlarda, yerel, ulusal veya uluslararası ölçekte adil bir paylaşım olmadığı sürece bu göçler devam edecek ve dünya ülkelerinin gündeminde göçler nedeniyle ortaya çıkan tehditler ve sosyal sorunlar hep var olacaktır.

Küreselleşmenin yarattığı istikrarsızlık ve mağduriyetler nedeniyle günümüzde yoğun ve endişe verici bir biçimde insani göçler yaşanmaktadır.

Temel iddiası dünyada sınırların ortadan kalkacağı ve herkesin istediği yere serbestçe gidebileceği ve yaşayabileceği miti üzerine kurulu olan küreselleşme politikasının iddia ettiği serbestlik meğerse sermeye, sermaye sahipleri ve mallar içindi. Çoğunluk ya da kitleler için sınırlar vardır, hem de bu sınırlar ironik biçimde önceki dönemlere göre giderek daha da yükseltilmektedir.

Göçler, ister ülke içine ister ülke dışına yapılsın, göç sürecine katılanların hayatlarında çok önemli ekonomik, sosyal ve psikolojik değişimler yaratmaktadır. Göçmenin kendisini ait hissettiği mekândan ayrılırken yanına aldığı bavulunda üç beş parça kişisel eşyadan ziyade, bütün hayat tecrübeleri, yaşam biçimleri ve hayalleri saklıdır.

Göçmenin sadece bedeni değil, göç tarihine kadar yaşadığı bütün manevi kültürel değerleri de göçe katılır.

Özellikle ülkeden ülkeye yapılan göçler, göçmen birey için yeni bir mekân, yeni insanlar, yeni toplumsal ilişkiler, yeni bir kültür, yeni bir dil, bazen de yeni bir din ile yüzleşmek demektir. Alışılan yaşam biçiminin ters yüz olması, beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılama güçlüğü, tehlikeli ve bulaşıcı hastalıklar, zorlu göç yolculuğunda aileden birinin kaybedilmesi gibi bir takım nedenler, göçmen çocukları ve gençlerinde büyük duygusal kırılmalara ve travmalara yol açabilmektedir.

Göçün yasadışı yollarla gerçekleşmesi ve gidilen yerde kaçak yaşanması durumunda ise, sürekli yakalanma ve sınır dışı edilme korkusu psikolojik baskının sürekli canlı kalmasına ve zihinsel huzursuzluğun devam etmesine neden olmaktadır.

uzun vadede geniş kapsamlı mülteci akınları bir devletin kamu hizmetleri sunma kapasitesini aşabilir ve özellikle de uluslararası yardımın mevcut veya sürekli olmadığı durumlarda kaynaklar üzerinde çatışmalara yol açabilir. Bu da, sonrasında istihdam ve nadir kaynaklar için yerli halkla rekabet etmek zorunda kalabilecek mülteciler için belirsiz bir mali duruma yol açarak yerel aktörlerle çatışmaya girmelerine neden olabilir. Birikimleri tükendiğinde mülteciler çaresizlikten suça, fuhşa ve çocuk çalıştırmaya yönelebilirler. Kötü şartların devam etmesi durumunda gittikçe artan sayıda mülteci, varoşlarda yaşayan gecekondu sakinleri haline gelir.

Çaresizlik durumunda ise mültecilerin aşırı uçların politik yönlendirmelerine açık hale gelmeleri hatta ve hatta yapılabilecek politik yönlendirmeler insani ve sosyal realitelerden uzaksa Yerel halk ile mülteciler arasındaki gerilimin şiddete dönüşerek siyasal düzeni tehdit edebilecek düzeye gelmesi kaçınılmazdır.

Göçün yönü ister gelişmiş, ister gelişmekte olan, isterse az gelişmiş ülkelere doğru olsun, orijin kültürden kopuş aidiyet duygusunu zedelemektedir.

Her şeye rağmen Teknolojinin sağladığı olanaklarla giderek küçülen dünyanın tek ve hepimizin olduğu, salt bundan çıkar sağlayanlarca manipüle edilerek yaratılan yerlilik, yabancılık, ötekiler gibi kavramlar üzerinde yeniden düşünmek durumundayız.

Ya daha yaşanır bir dünya kurmayı başaracağız ya da daha çok insan eliyle yaratılmış “felaketlerle” boğuşarak yaşamaya devam edeceğiz

Vesselam.

 



Bu yazı 3967 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI