2019 yılının son günlerinde  Çin’in Hubei Eyaletine bağlı Wuhan şehrinde ortaya çıkan virüs kısa sürede yayılarak, tüm Dünyayı Alarma geçirmiş. Sonuçları itibari ile tüm Dünya’yı olağan dışı bir sürece sürüklemiştir.

Dünya Tarihinde, etkileri açısından  ilk kez böyle  bir olayla karşı karşıyayız.. konu ile ilgili birçok yaklaşım sergilendi.

Yazılıp çizilen komplo teorilerininde  ötesinde bir durum sözkonusu. Zira bu virüs, ister laboratuvar ortamında bir proje gereği üretilmiş olsun, ister iddia edildiği gibi doğal mutasyonla hayvanlardan insanlara tesadüfi! Olarak bulaşmış olsun veya ilahi bir ikaz olarak karşımıza çıkmış olsun, fark etmez; sonuçta bıraktığı etki belkide hiç kimsenin hesap edemiyeceği kadar büyük olmuştur.

Salgına karşı atılan her adım, aynı zamanda küresel ekonomide ve Global siyasette zincirleme sonuçlar doğuruyor. Bir taraftan artan sağlık harcamaları, diğer taraftan  ‘’Karantina Ekonomisi’’ ciddi ekonomik istatistikler yaratıyor. Zira salgın arttıkça bireylerin ve devletin sağlık harcamaları artıyor. Karantina tedbirleri nedeniyle devletlerin giderleride salgına paralel bir şekilde artış gösteriyor.

Üretim, tüketim ve ödemeler dengesi küresel bir soruna dönüşmüş, Dünya üzerindeki insan dolaşımı durma noktasına geldiğinden Dünya ekonomisi  ‘’Pause’’ olmuş durumda.

Sürecin ortaya koyduğu gidişat ve önümüze serdiği veriler dünya tarihinin bir kırılma noktası yaşayacağını gösteriyor. Bu kırılma, tabir yerindeyse bize, bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılacağı işaretini veriyor.

Evet,

Bu Kırılma ve geçiş  uzun sürebilir. Dolayısı ile  Bu Kırılma ve geçiş  sonrasında kolay bir dünya bizi beklemeyecektir.

Bu Kırılma’dan  sonra,Ne Yaşam tarzımız eski yaşam tarzı,ne piyasa eski piyasa, ne ekonomi eski ekonomi, ne’de Dünya siyaseti eski siyaset olacaktır.

Küresel güç dengelerinde , yeni bir matematiksel logaritma çizilecek gibi. G7 lerin, G 20 lerin tarihe karışacağı, muhtemelen, 5 ten büyük yeni karar mekanizmalarının  devreye gireceği yeni bir dünya sözkonusu.

Ticari ve bölgesel birlikteliklerin artık anlamını yitirdiği, daha bireysel, devlet ve ulus kavramının  kendi kendine yetecek dinamikleri hayata geçirmek için mücadele vereceği ‘’ego’’ temelli bir Dünya.

O halde, Önemli olan, dünyamızı alt üst eden bu virüse karşı en az zarar ve kayıpla nasıl baş edebiliriz. Önümüzdeki bir yıl içerisinde bu virüse karşı koruyucu bir aşının gelişeceği muhakkak. Fakat tsunamiden sonra ortaya çıkan enkazın nasıl kaldıralacağı misali, toplumların sosyal, kültürel genlerinde bıraktığı tahribatın, ciddi bir sorun olarak gündemimizi meşgul edeceği kesin.

Türkiye; kadim tarihinden gelen, devlet sistemi ve insan eksenli kültürü; ekonomik, askeri ve siyasi olarak her alanda güçlü bir direnç gösterdiği gibi,  bu global kriz karşısında’da  sağlıklı ve ciddi bir kriz yönetimi oluşturup direnç göstermektedir.

Öte yanda,Bu kırılma ile  Avrupa’nın birliği için atılmış mayanın tutmadığı, ciddi bir ayrışma ve hesaplaşmanın yaşanacağı muhakkak.

Küresel Dünyanın siyasi,Ekonomik  dengesinin kısmi olarak değişeceği; ABD, Rusya, Çin’in, Emperyal Refleks’leri ve ellerindeki ekonomik güçlerinden dolayı, Küresel Güçlerini koruyacağını fakat Bu küresel güçlerin yanında Türkiye’nin temsil ettiği medeniyet ve kültür ile 21. Yüzyılın dördüncü bir Küresel gücü olarak  tarihteki yerini alacağı bir gerçektir.

Bu süreçte, Kendi üretim ve tüketim dengesini oluşturup, Tarım, sanayi ve teknoloji de gereken gelişmeyi sağladığında, Ki; bunu çok rahat sağlayacak bir potansiyel mevcuttur.Türkiye yeni çağda çok ciddi küresel bir güç olarak Tüm dünya halkları için Lokomatif Devlet olmaya aday tek ülkedir..

Vesselam…