Yolsuzluklar, az gelişmiş veya gelişmiş tüm ülkelerde temel problemler arasında yer almaktadır. Ülkelerde geniş bir alanda görülen ve birçok nedeni olan yolsuzluk, ekonomide kültürel ve sosyal yapıda ciddi bozulmalara sebep olmaktadır.

Dünyanın önde gelen ekonomik kuruluşları da yolsuzluğun ekonomik, ahlaki ve sosyal tradejisini kabul etmişler.

Günümüzde yaşam şekli haline gelen yolsuzluk, artık evrenselleşmeye başlamıştır. Genel olarak dar anlamda kullanılan, ahlaki değerler ve kamu hizmetleriyle sınırlı olan yolsuzluk kavramı, geniş çağrışımlar yapmaktadır.

Yolsuzluklarla birlikte ülkelerin ekonomik büyümesi düşmekte, kamu sektörünün verimliliği azalmakta, gelir eşitsizliği artmakta, hükümet harcamalarının bileşimi bozulmaktadır. Buna benzer birçok etkiyle, halkın devlete olan güven duygusu sarsılmaktadır. Ayrıca yolsuzlukların ülkelere mali, ekonomik, sosyal birçok yönden zarar verdiği İleri sürülmektedir.

Yolsuzluk ve rüşvet, tarih boyunca engellenmesi gereken en büyük sorunlardan biri olarak algılanmıştır. Bir ülkede yolsuzluğun ve rüşvetin artmaya başlaması ülkedeki çürümenin belirtileri olarak ele alınmaktadır.

Yolsuzluk ve rüşvet bir hastalıktır. Tüm kamu kurumlarda yolsuzluk ve rüşvet almış başını gidiyor.  Rüşvet ve  yolsuzluk kanser hasatası gibi bir hastalıktır kime bulaşmışsa kurtuluşu olmamış. Ne kadar tedavi uygularsa ilca fayda vermez.  Kurtuluş reçetesi var oda ölüm.

 Türkiye’de da hangi kamu kurumda yolsuzluk ve rüşvet çarkın dönmediği diyebilir miyiz?  bir çıksın kamu kurumlarda çalışan bir kısım insanlar kısa zaman dilimin trilyonluk olur hepimiz görüyoruz ve işitiyoruz yeteri kadar mücadele etmiyoruz.

Kanserden kötüdür. Kangrenden kötüdür. Toplumu hele hele kalıcı hale dönüşürse herkes tarafından yolsuzluk ve rüşvet görülmez duyulmaz bir hal alırsa bu toplum çürür. Toplumun çürümesi devleti çökertir. Ondan sonra yiyenlerle yemeyenlerin kavgası başlar. Ve Türkiye de sosyal hareketlilik hızlanır.

Sonuç olarak, yolsuzlukla mücadelede kamu yönetiminde daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlanmalı, etik değerler özümsenmeli, yasal, idari vb. önlemlerin alınmasıyla halk-devlet bütünleşmesi en iyi şekilde sağlanmalıdır.