Dünya hayatında yaşam ve yaşama merhalelerinde insanların ilahi yaşam perestürü örf adet toplumu gözeterek bir yaşam şia edilmesi gerekmektedir. Ayrıca saptırmadan, helal, haram yaşamayı ayırt etmesi gerekir. Asıl ve mühim dünya yaşamının ahiret yaşamı bir tatbiki sınav olduğunu unutmamak ve ona göre dünya hayatını yaşamak lazım gelir. Çünkü kısa geçici bir yaşam için bütün ve ezeli bir hayatı feda etmek akılsızlık olmaz mı? Hem de kişisel ve toplumsal olarak ecnebi ve fanilere şirin, güzel görünmek için. Peki Allah'a şirin, ve güzel görünmek için hiç ama hiç kimsenin umurunda değil. Bütün yaşamımızda Allah'ı hesaba katmak gerekirken, ancak öyle bir hale gelmişiz ki değil Allah'ı dikkate almak, Allah'ı hatırlamaz olduk. Tam aksi yönlere gitmekteyiz. Özellikle kadınları kullanarak. Bazıları kadınları İslam dinini yok etmek için kadın hakları diyerekten kadınları kullanmaktadırlar. Acı tarafı kadınlar bunun bilincinde olamamaktadır.

Çünkü beden olarak yani anatomi olarak Allah kadınları, erkeklerden daha güçsüz yaratmıştır. Bu da sosyal yaşantının olmazsa olmaz gerekliliğidir.

Allah'u Teala böyle yaratmasaydı, sosyal bir yaşam olamazdı. Nasılki günümüz Türkiye'de sosyal yaşamın yok edildiği gibi.

Mesela bir resmi kurum veya şirket, hatta iki kardeş bir işi beraber yapmaya çalıştıklarında mutlaka ama mutlaka sadık, özveri, kim neyi biliyorsa yapması ve birbirlerini dinlemeleri gerekir. Resmi kurumlarda, şirketlerde, lokantada, kahvehanede, hastanede, restoranda, okulda, cezaevinde, futbolda... Kısaca yaşamın bütün aşamalarında, alt üst, amir memur ve değişik görev ve konumlar vardır. Bunlara haksızlık denilmiyor da, eşitsizlik denilmiyor.

Kadınların kendi kocası çocukları için ev işlerini yaptığında niye eşitsizlik oluyor, haksızlık oluyor. Bu nasıl bir sapık düşünce olduğu apaçık ortada değil midir? Güzelim aileyi parçalamak sapıklık değilde nedir? Kadın hakları Allah'u Teala tarafından zaten bütün detaylarıyla belirtilip bildirilmiştir. Bu hakları hiçe sayıp başka yollardan kadın haklarını gasp ederek, başka perdeler altından, kadın hakları diye kadınları kandırmak, kadınları kullanmak, Allah'a karşı gelmektir.

Ayrıca kadınları köleleştirmektir. Bu dünyada ve öbür dünyada cehennem odunları olarak kullanılmalarına sebep olmaktır. Dünya hayatında günahsız ailesiyle mutlu bir yaşam varken, ahirette de Allah'ın rahmetini ve sevgisini kazanmış olarak, bu dünyadan ahirete göç etmek en güzeli ve en mübarek olanı değil midir?

Artık bırakın bu kadın hakları yortusunu. Allah nasıl bütün varlıkların ve mahlukatın hak ve hukukunu vermiş ve belirtmişse, erkek ve kadın haklarını da layıkıyla belirtmiştir. Bundan gayrı küfre hizmet değil midir?

Burada yazımızı bir kıssadan hisse ile pekiştirerek bitirmek istiyorum.

Zamanın birinde bir melik varmış. Astronomi ilmi ile ilgilenen alimler Melike, o günlerde bir yağmur yağacak ve o yağmur suyundan içenler, akıllarını yitirecekler. Melik yaverine yağmur yağmadan önceki suyu depolamalarını ister. Yağmur yağar bütün herkes yağmur suyundan içerler. Melik ile yaveri daha önce depoladıkları suyu içerler. Derken bütün millet toplanmış. Hepimiz akıllıyız, melikimiz delidir. Deliler bizim melikimiz olamaz. Melik bakar çare yok, yaverine yağmur suyundan getir biz de içelim der. Yağmur suyundan içerler, melik de aklını yitirir. Millette melikimiz bizim gibi akıllanmış artık derler. Melikliğine tekrar devam edebilir. Velhasıl bütün millet sanki delirmiş gibi Allah'a  karşı isyan dahil iyilikten uzak, zararlı, kötü, günah ne varsa yapmaktadırlar. Yapmayanları da yasalarla yapma mecburiyetine getirirler. özellikle kadınları. Hemi de kadın haksızlıkları pardon kadın hakları meziyetinde lanse edilerek.

Kadınlarımızın, ana-bacılarımızın üzerinden ellerini çekmeleri en güzel isabetli karar olur. Böylece kadın ve aile rahat eder, yaşamın mutluluğuna varırlar İnşaallah. Allah'a emanet olur. Saygılarımla.