Allah’a binlerce kez hamdolsun ki, bizi İslam’la şereflendirdi. Şükürler olsun ki, Allah’ın Resulü olduğuna iman ettiğimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) ümmetiyiz. Şahsen ben ahir zaman değil de, sahabeler döneminde hayatta gelmeyi çok istemişimdir. Zulüm gördüler, bilmedikleri, tanımadıkları yerleşim yerlerine göç etmek zorunda kalıp yaşam sürdüler. Çok ama çok çile çektiler. Savaştılar, şehit oldular.

Biz ne çektik ki. Onlar Allah ve Resulünün rızasını kazanmak için kızgın kumlar içinde göğüslerine bırakılan kilolarca ağırlıkta kayalar altında ‘Allah birdir Allah’u ekber’ diyerek tek bir geri adım atmadılar.

O dönem anlatıldığında tüylerim diken diken olur. Hz. Ebubekir’in cömertliği, Hz. Ömer’in adaleti. Ne de çok istemişimdir o çileli yıllarda o mübarek insanlara hizmet etme şerefine nail olmayı. Kapılarındaki eşik olsaydım, üzerime basıp geçselerdi de bu ahir zamanda olmasaydım. Haşa isyan etmiyorum; Allah’a hamd ediyorum ama keşke, haramın, adaletsizliğin, vicdansızlığın her türlü pisliğin olduğu bu ahir zamanda olmasaydım. Allah imanımızı yükseltsin.

Evet. Özelikle Hz. Ömer’in halifeliği bütün insanlığa örnek olmalıdır. Başta idareci ve yöneticilere. ‘Devlet nasıl yönetilir’ sorusuna en güzel cevaptır Hz. Ömer’in Halifeliği dönemi.

Günümüzdeki idareci ve yöneticilere baktığımızda maalesef o dönemi örnek alanların sayısı yok denilecek kadar az. Azda olsa var olanlar da toplumun vicdanı durumundalar. İyi ki onlarda var. Bize de onları takdir etmek ve onlara duacı olmak düşer. Şehrimiz Diyarbakır’da vasıflarına ve özelliklerine dikkat çektiğim bir idareci var. Onu bugün sizlerle paylaşmak istedim.

Peşinen söyleyeyim; Vallahi, billahi tamamen duyumlarım ve izlenimlerim sonucunda bu yazıyı kaleme alıyorum.

Önceki gün bir kurum amirini ziyaret ettim. Konu Sur’dan ve ilçe Kaymakamı, Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi’den açıldı. Sürekli, halkın içinde olduğunu, mahalle mahalle, köy köy gezip vatandaşla iç içe olduğunu ve bununda takdire şayan olduğunu konuşuyorduk. O kurum amiri  Abdullah Çiftçi ile bir süre çalışmış. Dedi ki; ‘Bir gün makamında konuşuyorduk. Bende bir birimin başındaydım. Projeler üzerinde sık sık istişare ederdik. Bir gün bana dedi ki, ‘Bak kardeşim ben ahretimi asla dünyaya ve dünya nimetlerine değişmem. Çalışmalarınızı ona göre yapın’ dedi. Bu söz beni hakikatten çok etkiledi. Bu yazıyı kaleme almamdaki önemli sebeplerinden biri de bu sözleri ve bu özelliği.

İşte tamda Hz. Ömer’in çizgisinde gitmek gayreti. İnanç ve dürüstlüğün neredeyse hiç kalmadığı bu dönemde bu özellikte olan idarecilerimizi destekliyor ve alkışlıyoruz. Allah Abdullah Çiftçi gibi idarecilerimizin sayısını artırsın inşallah.

Gözü mevki ve makamda olmayan bir idareci. Ama kendisine verilen görevi de dürüst, şeffaf, ilkeli ve halkla birlikte yönetim anlayışı kılarak başarıyla yürüten bir idarecidir Abdullah Çiftçi. Türbinlere oynamayan, ‘ Allah bilsin yeter’ gerçeğini taşıyan bir kişiliğe sahiptir Abdullah Çiftçi. Gözü mevki ve makamdan, hırs ve haramdan başka bir şey görmeyenlerin önünde set olmasına rağmen Sur’da büyük başarılara imza attı, atmaya da devam ediyor. Bir yakınlığım yok, vallahi toplasanız, iki veya üç nezaket ziyareti dışında görüşmüşlüğümde yok. Ama halktan gelen olumlu tepkiler, onla mesai yapan insanların anlatımı ve benimde izlenimlerim bu yazıyı kaleme almamı zorunlu hale getirdi. Onun güzel ahlakı, inancı, yönetim anlayışı ve en önemlisi dürüstlüğünün toplumun bütün kesimleri tarafından bilinsin istedim.