AK Parti hükümetlerinin 18 yılda sağlık alanında gerçekleştirdiği devrim hepimizin malumu. Hayal edemeyeceğimiz noktaya geldi. Maşallah. Geçmişte saatlerce ambulans beklerdik, gelmezdi hastamızı kaybederdik. Şimdi daha telefon kapanmadan ambulans evimizin kapısının önüne geliyor. Yetmiyor sağlık çalışanları eve gelip hastaya ilk müdahaleyi yapıyor. Nerden nereye.. 20 yıllık gazetecilik meslek hayatımda çok kez şahit olduğum gibi defalarca kez ‘Ambulans rezaleti’ başlıklı haberler yaptım. Sağlık kötüydü. Hastaneler tıka basa dolup taşıyor, ancak yeterli ve kaliteli sağlık hizmeti verilemiyordu. Fiziki yetersizlik başta olmak üzere gerek personel ve gerekse de cihaz yetersizliği sağlığın gelişmesinde önemli bir engeldi. SKK hastanelerini hiç söylemiyorum bile. SKK tam bir işkence merkeziydi. Doktor ve ilaç kuyruğu gazetelerin her gün birinci sayfalarındaydı. Allah o günleri bir daha yaşatmasın. Ama özelikle yeni nesil, o yılları incelemeli. Sağlığın ne halden ne hale geldiğini mutlaka incelemeli.

Şüphesiz ki, her şeyin başı sağlıktır. Sağlık çok önemlidir. Sağlığınız iyi değilse, bütün bir hayatınız iyi değildir demektir. Dolayısıyla sağlığı yöneten yönetici ve idarecilerde çok ama çok önemlidir. Bugün Sağlığın başı olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın idareciliğine hiçbir itiraz yok. Aksine alkışlıyoruz mükemmel bir yönetim anlayışı güdüyor. Özelikle virüsle mücadelede üstün başarılar elde etmiş bir yöneticidir.  Sayın bakanın üst düzey ekibine de diyecek bir lafımız yok. İşin ehli insanlar. Bakan beye ayak uyduruyorlar. Ama daha aşağı indiğimizde özelikle iller bazındaki idareciler hakkında bu sözleri sarf etmemiz neredeyse mümkün değildir. Sayın bakanın hızına ayak uyduramayan çok sayıda sağlık alanında bürokrat var. Müdür, müdür yardımcısı, başhekim ve hastane müdürleri gibi.

Devletlerin, kurumların ve işletmelerin başarılı olabilmeleri için toplumun bütün kademelerinde adalet ve liyakat hayati bir öneme haizdir. Yönetici konumunda olanlar için liyakat olmazsa olmazdır. Çünkü yönetici, karar veren ve kararlarının önemli sonuçları olan kişidir. Bu sebeple liyakat kaygısını en fazla taşıması gereken de yöneticiler olmalıdır. Fakat günümüzde herkes her işe talip olmakta, kendisini her iş için ehil görmektedir. Daha, ben bu işe uygun değilim, ben bu işi yapamam diyen maalesef pek görülmüş değildir.

Bugünlerde Diyarbakır’da sağlık alanında başlatılan revizyon çalışmalarında gördüğümüz gibi. İşin ehli olmayan o kadar çok kişi göreve talip olmuş ki; işin ehli olanların maalesef esemesi bile okunmuyor. Onun adamı, bunun adamı. Olmaz kardeşim olmaz. Sağlık bu.

Bir makamı birine vermenin ilk şartı liyakat olmalıdır. Kriterler ve prensipler herkes için eşit olmalı, kişilere göre hesaplar yapılmamalıdır. Kişiye göre iş icat etmek yerine işe uygun ehil kişilerin seçilmesi başarı için elzemdir. Adalet ve liyakatin olmadığı yerde güven sarsılır, verim düşer, sosyal sağlık bozulur.

Diyarbakır Sağlık Müdürü, bugünlerde yoğun bir revizyon çalışması yürütüyor. Görev değişikliklerini makamlara atanacak kişileri neye göre yapıyor bilmiyorum. Ama konuşulanlar söylenenler maalesef iç açısı değil. Doğru olan işi ehil kişilere teslim etmektir. Diyarbakır 2 milyona yakın bir nüfusuyla metropol bir şehirdir. Bu kadar insanın sağlığıyla oynamanın hesabını Yüce Allah’ta sorar.

İnşallah, torpil değil, adalet, inşallah onun bunun adamı değil, liyakat, inşallah rant ve makam değil, vatandaşa kaliteli ve dürüst hizmet eden kişiler seçilir.

“Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur”.