Her ikisinin de siyasi hayatı AK Parti’de başladı. Dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, onlara önemli görevler vererek önlerini açtı. Yani kısacası millet onları AK Parti’de tanıdı. Biri Başbakanlık, diğeri ise Başbakan Yardımcılığı ve bakanlık görevlerinde bulundu. Koltuk ve makamları var olduğu sürece Sayın Erdoğan dünyanın en iyisi idi.

Makam ve koltukları gidince Erdoğan ve AK Parti’den kötüsü yok. Onlar için.

Yazıklar olsun!

Evet, biri Gelecek Partisi, diğeri de Deva Partisi Genel Başkanı. Her ikisi de görevdeyken farklı, muhalefetteyken farklı konuşuyor.

Aslında yazımın başlığı Ahmet Davutoğlu’nun bizzat-i kendi ağzından çıkan bir sözdür. 6-8 Ekim olaylarında Başbakan iken bu sözü dönemin HDP Genel Başkanı Demirtaş için söylüyor.

Gelin hep beraber o gün Davutoğlu’nun TRT’de katıldığı canlı yayında söylediklerini bir hatırlayalım;

Tarih 28 Mayıs 2015.

“1 Ekim’deki Selahattin Demirtaş ile 6 Ekim’deki Selahattin Demirtaş, iki ayrı kimliktir. 6-7 Ekim olaylarında yaptıkları şey, bir isyan davetiydi.

Beni, Selahattin Demirtaş ile ilgili sükutu hayale uğratan husus şu; Selahattin Bey ve onun temsil ettiği siyasi yaklaşımda, şizofrenik demeyeyim, o anlamda tıbbi bir şeyle kullanmıyorum ama çok da klasikleşmiş psikolojide, ‘divided self’ İngilizce’sini söyleyeyim, yani parçalanmış benlik. 

Parçalanmış benlik, yani bir baktığınızda şöyle görünür, bir baktığınızda böyle görünür. Şimdi parçalanmış benlik gibi egoya sahip olan bir kimliğin işaretlerini görüyorum Selahattin Demirtaş’ta. 6-7 Ekim olaylarında yaptıkları şey bir isyan davetiydi.

1 Ekim’deki Selahattin Demirtaş ile 6 Ekim’deki Selahattin Demirtaş, iki ayrı kimliktir. Ben karşımda bir kimlikli kişileri muhatap olarak görmek isterim. Anlaşamazsak da bir kimlikte olsun. Ama bir anda kimlik değiştirdiği zaman kişiler, o andan itibaren muhatap olma niteliğini kaybetmeye başlarlar ya da muhatap olsa bile gerçek bir iletişim olmaz. Şimdi 6 Ekim’de gencecik çocukları sokağa döken ve Kobani olayları üzerinden haksız bir şekilde Türkiye’yi suçlayan bir yaklaşımla Türkiyelilik yan yana durur mu? 6-7 Ekim olaylarında yaptıkları şey açık söyleyeyim, bir isyan davetiydi. Şimdi de bir bakıyorsunuz Kadıköy’de 1 Ekim’deki benimle konuşan Demirtaş gibi konuşuyor, buralara geldiğinde veya AK Parti’ye saldırmak icap ettiğinde, 6 Ekim’deki Demirtaş gibi konuşuyor.Herkesin çift kimlikleri bırakması lazım”

Peki, bugün ne söylüyor?

Davutoğlu; ‘6-7 ve 8 Ekim olayları soruşturması’ siyasi operasyondur’

Davutoğlu bu iki apayrı değerlendirmeleriyle resmen çift kimlikli olduğunu bütün kamuoyuna göstermiş olmuyor mu?

Ya peki diğeri ne söylüyor?

Neymiş efendim AK Parti küçük ortağıyla Kürt politikasında 90’lı yıllara dönüyormuş. Yahu insan Allah’tan korkar. Son 10 yıldır Babacan kaç kez bölgeye gelmiştir?

Kaç kez bölge halkıyla kucaklaşmıştır?

Kaç kez bölgenin dinamikleriyle sorunları konuşmuştur?

Ben bir tanesine bile şahit olmadım. Aksine görevdeyken, ulaşılmaz, burnundan kıl aldırmayan gurur ve kibir abidesinden başka hiçbir özelliği görünmeyen bir profildi.

Bugün AK Parti ile özgürlüklerinin önü açılan Kürt halkını, kendi siyasi çıkarlarına kurban seçmiş. Neymiş efendim Kürtçe tabelalar bir bir indiriliyormuş. Kuyruklu yalan!

Bugün Kayyumların yönettiği belediyelerde dahil olmak üzere o gün asılan Kürtçe tabelaların tek bir tanesi indirilmedi.