Son dönemde Diyarbakır başta olmak üzere DEM yönetimindeki belediyelerin yönettiği birçok şehirde su faturaları vatandaşın belini bükmeye başladı. Öyle ki, artık elektrik faturalarından bile yüksek gelen su faturaları, halkı adeta isyan ettirdi. Seçim dönemlerinde “Su hakkı kutsaldır”, “Su, ticari bir meta değil, yaşam kaynağıdır” gibi sloganlarla oy toplayanların, bugün vatandaşa en temel ihtiyacı bile lüks tüketim malı gibi sunması tam bir skandaldır!

Bu belediyeler seçim zamanı halkçılığı dillerinden düşürmezler ama iş icraata gelince vatandaşı düşünmek yerine ceplerini doldurmanın peşine düşerler. İnsanların içme ve kullanma suyuna erişimini kolaylaştırmak yerine, fahiş fiyatlarla adeta halka zulmediyorlar. Su gibi yaşamsal bir kaynağı böylesine pahalı hale getirmek, vatandaşın sırtına ekstra yük bindirmek, halkın alım gücünü hiçe saymaktır.

SÖZDE HALKÇI BELEDİYELER HALKI NASIL KANDIRDI?

Bir belediyenin en temel görevi, halkın yaşamını kolaylaştırmaktır. Ancak DEM yönetimindeki belediyeler tam tersini yaparak, yurttaşın en temel ihtiyacını bile karşılayamaz hale gelmiştir. Üstelik bunu yaparken hiçbir somut gerekçe de sunmuyorlar!

Altyapı yatırımı mı yaptınız? Hayır.

Maliyetleri düşürmek için bir proje mi geliştirdiniz? Hayır.

Şeffaf bir şekilde faturaların neden arttığını halka açıklıyor musunuz? O da yok!

O halde bu kadar yüksek su faturalarının nedeni ne? Yönetim beceriksizliği mi, yoksa bilinçli bir soygun politikası mı?

Halk, belediyelerden hizmet beklerken karşılaştığı tek şey zamlı faturalar oldu. Şimdi soruyorum: Siz halkın sorunlarını çözmek için mi, yoksa halkı ekonomik çıkmazın içine daha da sürüklemek için mi bu koltuklarda oturuyorsunuz?

DEM’LİLER ÜLKE YÖNETMEYE Mİ TALİP? ÖNCE SUYUN HESABINI VERİN!

Beceriksizlikleri her fırsatta ortaya çıkan bu yerel yönetimler, şimdi de ülke yönetimine talip olduklarını söylüyorlar. Komik olmayın! Önce bir şehri yönetmeyi öğrenin! Su gibi en temel ihtiyacı bile halkın alım gücüne uygun hale getiremeyen bir yönetim, nasıl olur da ülkeyi yönetmeye aday olabilir?

Bir belediye, vatandaşa sosyal yardım dağıtmakla değil, temel hizmetleri herkes için erişilebilir ve ekonomik hale getirmekle halkçı olur. Eğer sosyal belediyecilik buysa, bu belediyeciliğin halka zulümden başka bir şey olmadığı ortada.

DEM’li belediyeler artık hizmet üretmek yerine, "Halkın sırtından nasıl daha fazla para kazanırım?" derdine düşmüş durumda. Eğer gerçekten halkı düşünüyorlarsa, önce şu su faturalarının neden bu kadar yüksek olduğunu açıklasınlar.

Sözde sosyal belediyecilik anlayışları, gerçekte vatandaşı soyan bir sisteme dönüşmüş durumda. Ama unutmayın, bu halk her şeyi görüyor. Sandık zamanı geldiğinde, kim gerçekten halka hizmet etti, kim sadece halkın cebine göz dikti, herkes hesabını verecek!