escort konya
Bugun...


Yasin Güler

facebook-paylas
Seçici Vicdanlarla Yüzleşmek
Tarih: 14-09-2024 00:02:00 Güncelleme: 14-09-2024 00:02:00


 

 

Son günlerde Türkiye’nin gündemi bir genç kızın acı dolu hikâyesiyle sarsılıyor: Narin. Hayatının baharında, umutları ve hayalleriyle dolu bir genç kızken, yaşadığı trajedi hepimizi derinden etkiledi. Sosyal medyada Narin’in yüzü, gülüşü ve ardında bıraktığı acı, binlerce kez paylaşıldı; sokaklarda, evlerde, işyerlerinde, hepimizin kalbine dokunan bir hikâye haline geldi. Onun ölümü, yakınları kadar bizleri de üzdü, gözyaşları sel oldu, vicdanlar sızladı. Peki, Ortadoğu’da, her gün yaşanan sayısız trajedinin neden aynı etkiyi yaratmadığını sorgulamak, artık kaçınılmaz değil mi?

 

Ortadoğu’da yaşanan savaşlar, çatışmalar, açlık ve göç dramları bir asrı aşkın süredir devam ediyor. Savaşın ve zulmün pençesinde büyüyen çocuklar, sevdiklerini kaybeden anneler ve babalar, evsiz kalan aileler… Her birinin hikâyesi, tıpkı Narin’in hikâyesi gibi yürek burkuyor ama bir türlü gündemimize giremiyor. Bu bölgedeki insanlık dramı, yıllardır sadece rakamlardan ibaret kalıyor. Televizyonlarda birkaç saniyelik haberler olarak geçiştiriliyor, sosyal medyada yüzlerce trajedi arasında kayboluyor. Ortadoğu’da her gün hayatını kaybeden masum çocuklar, kayıp nesiller, yok olan umutlar… Bütün bunlar neden bizi Narin kadar sarsmıyor?

 

Aslında mesele Narin’in acısını küçümsemek ya da değersiz görmek değil; elbette ki onun yaşadığı trajedi hepimizin yüreğini dağladı. Sorun, vicdanlarımızın seçici hale gelmiş olması. Bir insanın ölümüne, yaşadığı yere, kimliğine, ya da hikâyesinin ne kadar popüler olduğuna göre değer biçmek, insaniyetimizi zedeliyor. Narin için gözyaşı döken vicdanlar, neden Ortadoğu’daki çocukların acısını hissetmiyor? Neden bir coğrafyanın dramı, bir diğerinin acısının önüne geçebiliyor?

 

İçinde bulunduğumuz çağda, kahve sohbetlerinde konuştuğumuz şeylerin bile daha çok dikkat çektiği bir dönemdeyiz. 40 yıllık dostluklar, hatıralar, paylaşımlar, bizi derinden etkilerken, 100 yıldır süren bir zulmü görmezden geliyoruz. Bu çelişkiyi nasıl açıklayabiliriz? Belki de acı, en yakın olandan başlar ve biz, uzağı görmezden gelerek kendimizi rahatlatmaya çalışıyoruz. Ancak bu, gerçekleri değiştirmiyor.

 

Ortadoğu’da yaşanan dramın ne kadar farkındayız? Orada kaybedilen her çocuk, yıkılan her ev, yitirilen her hayat birer rakamdan ibaret değil. Tıpkı Narin gibi onların da hayalleri, umutları ve gelecek planları vardı. Fakat bizim seçici vicdanlarımız, bu acıları önem sıralamasında geriye itiyor. Bize en yakın olanın acısını hissetmek kolay, ancak dünyanın öbür ucundaki dramı anlamak ve empati kurmak, insanlık gereği olsa da göz ardı ediliyor.

 

Bugün Narin’in yüzünü unutamıyoruz. Acısı içimizi yakıyor. Ancak bir an durup düşünmeli: Narin’i anarken, Ortadoğu’nun, Yemen’in, Suriye’nin, Filistin’in, Gazze’nin çocuklarını nasıl unutabiliyoruz? Bir yanda kahve sohbetleriyle kurduğumuz 40 yıllık dostlukların hatıraları, diğer yanda 100 yıldır süren bir acı, göz ardı edilmiş bir insanlık trajedisi var. Vicdanlarımızı sınamaya, onların önceliklerini sorgulamaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

 

Seçici vicdanlarımızın farkında mıyız? Bir çocuğun yaşadığı coğrafyaya göre değer biçmek, insanlığa aykırı değil mi? Bize en yakın olanı hissederken, uzaktaki acıya gözlerimizi kapamak vicdanımızı rahatlatmamalı. Narin’in acısını yüreklerimizde hissediyoruz, ancak aynı duyarlılığı başka coğrafyalar için de göstermeliyiz. Ortadoğu’nun masum çocukları, yıllardır süren savaşların kurbanı olan insanlar, aynı acıyı hak etmiyor mu?

 

Bu yazının sonunda, çocuk ölümlerine bile seçici davranan vicdanlarımıza bir kez daha seslenmek istiyorum: Acılara eşit yaklaşmak, gözlerimizi kapadığımız her trajediyi hissetmek insan olmanın bir gereğidir. Narin için dökülen gözyaşları, aynı zamanda Ortadoğu’daki masum çocuklar için de akmalı. Yaşanan her acının, her kaybın ve görmezden gelinen her dramın hesabını bir gün vermek zorunda kalacağız. Bu yüzden tüm seçici vicdanları, göz ardı edilen acılarla yüzleşmeye davet ediyorum. Her bir vicdanı, bu seçiciliğin vebalini taşımaktan kaçınmaya çağırıyorum. Unutmayalım, acılar arasında ayrım yapmak, aslında insanlığımızı sorgulamaktır.



Bu yazı 2873 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI