Bugun...


Yasin Güler

facebook-paylas
Eğitim Sisteminin Gözden Kaçan Yönü
Tarih: 27-09-2024 00:02:00 Güncelleme: 27-09-2024 00:02:00


 

Türkiye'de 4 yıl ilkokul, 4 yıl ortaokul ve 4 yıl lise eğitimi almak, her öğrencinin geçtiği bir süreçtir. Toplamda 12 yıl süren bu eğitim sürecinin sonunda, toplumun her bireyinden belirli bir bilgi birikimi ve bilinç düzeyi beklenir. Ancak son yıllarda sıkça gördüğümüz bazı sosyal problemler, eğitim sistemimizin sadece bilgi aktarımı üzerine yoğunlaştığını, ahlak ve toplumsal değerler konusunda eksik kaldığını gösteriyor.

Her birey, eğitim yolculuğunun sonunda yaşadığı çevreye saygı duyan, sorumluluk sahibi, toplumsal değerleri bilen ve uygulayan bir vatandaş olarak hayata atılmalıdır. Ancak bu ideal maalesef her zaman gerçekleşmiyor. Kaldırımlarda kırılan ağaçlar, yerlere atılan çöpler, büyüklerine karşı saygısız davranan gençler ve tarihsel geçmişine yabancı bireyler, eğitim sistemimizin sadece bilgi vermekle yetinip toplumsal bilinç oluşturmada yetersiz kaldığının açık göstergesi.

Çevreye Saygı: Bir Medeniyet Göstergesi

Çevreye duyarlılık, medeniyetin en temel göstergelerinden biridir. Bir birey, yaşadığı çevreye zarar veriyorsa, bunun altında yatan daha derin bir sorun olduğu açıktır. Eğitim, çevre bilincini çocuklara kazandırmak zorundadır. Ancak öğrenciler, yıllarca okula gitmelerine rağmen, kaldırımda dikili bir ağacı kıracak kadar duyarsız hale geldilerse burada sorgulamamız gereken şey, eğitim sistemimizin değer aktarımı konusunda ne kadar etkili olduğudur.

Çevreyi koruma ve doğaya saygı, sadece biyoloji derslerinde işlenen bir konu olarak kalmamalı. Bu değerler, öğrencilerin günlük hayatında içselleştirilmeli, bir yaşam biçimi haline getirilmelidir. Bir öğrenci, okul bahçesindeki ağaca zarar vermek yerine onun büyümesini, gelişmesini izlemeyi öğrenmeli. Okullarda çevre projeleri, doğa yürüyüşleri, fidan dikme etkinlikleri gibi faaliyetlerle öğrencilerin doğayla bağ kurmaları sağlanabilir. Bu tür aktiviteler, onların doğayı sahiplenme duygusunu pekiştirir.

Büyüklerine Saygı ve Toplumsal Ahlak

Eğitim, bireyi sadece bir meslek sahibi yapmakla kalmamalı; aynı zamanda toplum içinde saygın bir yer edinmesini sağlayacak ahlaki değerlerle de donatmalıdır. Bugün sokaklarda büyüklerine saygı göstermeyen, kendinden yaşça büyük insanlara kaba davranan gençlerle karşılaşmak üzücü bir gerçek. Oysa ki Türk toplumunun temelinde, büyüklerine saygı gösterme geleneği vardır.

Büyüklere saygı konusu, sadece aile içinde öğretilen bir değer olmamalı. Okullarda, bu değer üzerinde ısrarla durulmalı, öğrencilere saygının ne anlama geldiği ve neden önemli olduğu öğretilmelidir. Sadece sınıfta öğretmenlere karşı değil, toplumun her kesimindeki insanlara karşı saygı göstermenin önemi vurgulanmalıdır. Bu konuda yapılan araştırmalar, saygı eksikliğinin toplumda yabancılaşmayı ve kuşaklar arası çatışmayı artırdığını gösteriyor.

Tarih Bilinci: Ecdadını Tanımayan Nesil

Bir milletin tarihini bilmesi, geçmişine sahip çıkması ve o köklerden ilham alarak geleceği inşa etmesi hayati önem taşır. Eğitim sisteminin bir diğer önemli misyonu, gençlere tarih bilinci kazandırmak olmalıdır. Ancak görüyoruz ki genç nesiller, Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir medeniyetin mirasını tanımamakta, o mirası sahiplenmemekte.

Tarih dersleri, gençlere sadece kuru bilgi vermekle kalmamalı; o bilgilerin ne anlama geldiğini, tarihimizin hangi değerler üzerine inşa edildiğini açıklamalıdır. Osmanlı Devleti'nin sadece fetihler ve savaşlardan ibaret olmadığı, kültür, sanat, bilim ve ahlaki değerlerin de bu imparatorluğun temellerini oluşturduğu öğretilmelidir. Ancak o zaman gençler, tarihlerine sahip çıkabilir ve ondan gurur duyabilirler.

 

Helal-Haram Bilinci ve Değerler Eğitimi

Toplumda sıkça duyduğumuz "helal-haram" kavramları, sadece dini bir söylemden ibaret değildir. Bu kavramlar, bireyin toplumsal sorumluluğunu ve adalet anlayışını ifade eder. Helal olan, yani doğru, adil ve hak edilmiş olan bir şeyi tercih etmek, bireyin etik değerlerini yansıtır. Eğitim sistemi bu bilinci kazandırmak zorundadır. Ancak bugün görüyoruz ki birçok genç, bu değerlerden uzak büyüyor.

Eğitim müfredatında, ahlaki değerler ve etik konulara daha fazla yer verilmesi gerekmektedir. Öğrencilere sadece sınavlardan geçmeleri için değil, hayatın her alanında karşılaşacakları adalet, doğruluk, dürüstlük gibi kavramları anlamaları ve uygulamaları için eğitim verilmelidir. Bu bilinci kazanan bir genç, topluma faydalı bir birey olur ve yaşamı boyunca hem kendine hem de çevresine karşı sorumlu davranır.

Sonuç: Eğitim, Toplumun Aynasıdır

Toplumun geleceği, bugün yetiştirdiğimiz gençlerin ellerinde şekillenecek. Eğitim, sadece bilgiyle değil, aynı zamanda ahlaki ve toplumsal değerlerle donatılmalıdır. Eğer bu süreçte bir eksiklik varsa, bu eksiklik ilerleyen yıllarda toplumun her kademesinde hissedilecektir.

Devlet, eğitime büyük kaynaklar ayırırken, bu kaynakların sadece bilgi değil, bilinç de oluşturması gerektiğini unutmamalıdır. Eğitimin amacı, sadece sınavları geçen bireyler değil; topluma, çevresine, tarihine ve büyüklerine saygı duyan bireyler yetiştirmek olmalıdır. Aksi takdirde, bu uzun eğitim süreci boşa harcanmış bir çaba haline gelir.



Bu yazı 4428 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI