Bugun...


Yasin Güler

facebook-paylas
Milli Mücadelede Yerli İnsan
Tarih: 09-10-2024 00:02:00 Güncelleme: 09-10-2024 00:02:00


 


Son yıllarda ülkemiz, büyük ölçekli projelere imza atarak dünyada adından sıkça söz ettiren bir ülke hâline geldi. Otoyollar, köprüler, hastaneler ve fabrikalar birer birer inşa ediliyor; milli savunma sanayiinde tarihi adımlar atılıyor. “Milli tank, tüfek, helikopter, uçak gemisi, denizaltı, İHA, SİHA” gibi stratejik önemi büyük olan araçlar artık kendi mühendislerimiz tarafından üretiliyor. Üstelik yerli otomobilimizin yollara çıkması, teknolojik bağımsızlığın bir sembolü olarak halkımızda büyük bir heyecan yarattı. Tüm bu gelişmeler, bağımsız, güçlü ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Türkiye idealinin gerçekleştirilmesi yönünde büyük umutlar verdi.


Fakat burada durup düşünmemiz gereken kritik bir soru var: Üretimdeki bu başarılar, ülkemizin toplumsal yapısını ne kadar ileri taşıyor? Elimizdeki tüm bu teknoloji ve devasa projeler, yerli insan kaynağını yeterince geliştirmediğimiz sürece ne kadar sürdürülebilir olacak? Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, ekonomik kalkınma ne kadar hız kazanırsa kazansın, eğer kendi insanımızı yetiştiremiyorsak, bu projeler sadece araç ve makine olarak kalacak, topluma derin bir katkı sağlayamayacaktır.


Bu noktada karşımıza çıkan en önemli sorun, insan kaynağıdır. Yıllardır ülkemizde “yerli üretim” kavramı büyük bir vurgu ile dile getirilmekte. Ancak yerli insan kaynağı yetiştirme konusunda aynı hassasiyet gösterilmiyor. Yani, sadece tank, tüfek ya da teknoloji üretmekle kalmamalı, bu üretimin arkasındaki insan gücünü, milli bilinci ve sorumlu bireyleri de inşa etmeliyiz. Aksi takdirde, en büyük projeler bile basit bir krizle yerle bir olabilir. Nitekim, toplumda yaşanan ekonomik krizlerin ve toplumsal sorunların, insanların temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaması sonucunda büyük tepkilere yol açtığını defalarca gördük. Ne kadar büyük projeler gerçekleştirirsek gerçekleştirelim, “2 kilo patates, soğan” gibi temel gıda maddelerinin fiyatlarındaki artış, milli bir mücadeleyi kolayca zayıflatabilecek bir etken hâline gelebilir.


Toplumu ayakta tutan, sadece teknolojik ya da ekonomik gelişmeler değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal dayanışma, ortak bir bilinç ve milli ruhla donatılmış bireylerdir. Bu bireyler, toplumun en büyük kaynağıdır. Eğer milli projelerimizle eş zamanlı olarak insanlarımızı eğitemez, onlara sorumluluk bilinci kazandıramazsak, tüm bu yatırımlar günü kurtarmaktan öteye gitmez. Oysa ki bizim ihtiyacımız, sürdürülebilir bir kalkınma ve milli mücadeleyi devam ettirebilecek bir toplumsal yapıdır.


İnsan kaynağının geliştirilmesi, yalnızca teknik becerilerle sınırlı değildir. Elbette iyi mühendisler, doktorlar, bilim insanları yetiştirmek çok önemlidir. Ancak bunun yanında, topluma milli bir vizyon kazandıracak, ülkesine sadık, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek de en az teknolojik yatırımlar kadar önemlidir. Bu insanlar, sadece teknik bilgiye sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarını doğru analiz edebilen, sorunlara çözüm üretebilen ve kriz anlarında toplumun yanında duran bireyler olmalıdır. Bu anlayışın eksik olduğu bir toplumda, en güçlü teknolojik altyapılar bile bir gün ekonomik ya da sosyal krizlerle başa çıkamaz hâle gelebilir.


Bu nedenle, milli mücadelemizin en önemli ayağı yerli insan kaynağını üretmekten geçiyor. Yerli otomobil üretmek, tank üretmek, fabrikalar kurmak bir ülke için büyük bir başarıdır; ancak bu başarıyı kalıcı hâle getirmek için önce bu projeleri sürdürecek insan gücüne yatırım yapmamız gerekir. Üretken bireyler yetiştirmediğimiz sürece, teknolojinin getirdiği ekonomik büyüme uzun vadede bir anlam ifade etmeyecek. Üretimden önce, o üretimi yapacak ve koruyacak insanları yetiştirmek zorundayız.


Eğitim sistemi bu sürecin temel yapı taşlarından biridir. Genç nesillerimizi sadece teknik becerilerle donatmakla yetinmemeli, onları milli değerlerle de buluşturmalıyız. Onlara sadece üretim yapmayı öğretmek değil, aynı zamanda bu üretimi hangi amaçla yaptıklarını, nasıl sürdürülebilir hâle getireceklerini, krizlerle nasıl başa çıkacaklarını da öğretmek zorundayız. Bu bilinci aşılamadığımız takdirde, devasa projeler dahi toplumun geniş kesimlerine fayda sağlamaktan uzak kalacaktır.


Milli projeler elbette ki önemlidir. Ancak esas mesele, bu projeleri yönetecek, sürdürecek ve geliştirecek insanları yetiştirmektir. Ülke olarak teknolojik bağımsızlığımızı ilan etmek, milli üretimi artırmak kadar, bu üretimi koruyacak bir toplumsal bilinç ve insan kaynağı oluşturmamız gerekiyor. Çünkü yarın bir ekonomik kriz ya da toplumsal buhran, ülkemizi sarsacaksa, bunun temel nedeni eksik teknoloji değil, eksik insan kaynağı olacaktır. Bu nedenle, toplumun ihtiyaçlarına göre insan yetiştirmek, eğitim sistemimizi bu vizyonla yeniden şekillendirmek ve sorumluluk sahibi bireyler yaratmak, milli mücadelenin en önemli boyutudur.

Eğer yerli insan kaynağını üretemezsek, tüm bu büyük projelerin, fabrikaların, milli üretim hamlelerinin nihai sonucu, “2 kilo patates, soğan” gibi basit bir ekonomik sorunun karşısında etkisiz kalmak olabilir.



Bu yazı 3242 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI