Diyarbakır’da DEM yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi, halka açık toplantılar düzenleyerek şeffaf bir yönetim anlayışı sergilediğini iddia ediyor. Ancak bu “şeffaflık” söyleminin sadece göstermelik olduğu, belediyenin icraatlarına bakıldığında net bir şekilde ortaya çıkıyor. İhale süreçleri ve işe alımlar gibi vatandaşların doğrudan ilgisini çeken konular halktan gizlenirken, yalnızca göstermelik toplantıların halka açık yapılması tam anlamıyla bir aldatmaca. Seçim öncesinde halkın gönlünü kazanmak için türlü “şirinlikler” sergileyen DEM’li belediyeler, seçim sonrasında bambaşka bir yüzlerini gösterdi. Göreve geldikleri günden bu yana 700’ün üzerinde çalışanı işten çıkararak tarihe geçen bir “rekor” kırdılar. Bu durum, sadece işten çıkarılan çalışanları değil, işsizlikle boğuşan bir kentin ekonomik dengelerini ve toplumsal huzurunu da altüst etti. Onlarca aile geçim sıkıntısıyla mücadele ederken, DEM’li belediyelerin halkın sorunlarına kayıtsız kalması, tam bir vurdumduymazlık örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Belediye yönetimi, bir yandan ihale ve işe alım süreçlerini halktan gizleyerek kamuoyunun denetim mekanizmalarını devre dışı bırakıyor, diğer yandan da bazı toplantıları halka açık yaparak “şeffaflık” imajı yaratmaya çalışıyor. Ancak bu yaklaşım, halkın gözünde giderek daha da güvenilmez bir yönetim anlayışı sergiliyor. Halk, kendisini ilgilendiren en önemli konuların kapalı kapılar ardında konuşulduğunu, ihalelerin kime ve hangi koşullarda verildiğini öğrenemediğini, işe alımlarda ise kimlere öncelik tanındığını bilmediğini çok iyi görüyor. DEM’li belediyelerin bu tutumu, halkın aklıyla oynamaktan başka bir şey değil. Şeffaflık, yalnızca bazı toplantıları halka açık yapmakla sağlanamaz. Gerçek şeffaflık, belediyenin tüm süreçlerinde vatandaşların bilgi sahibi olmasıyla, halkın yönetim üzerinde denetim mekanizmalarını kullanabilmesiyle mümkündür. Ancak DEM’li belediyeler, şeffaflık kavramını içi boş bir slogan haline getirmiş durumda.

Seçim öncesinde “halkın yanındayız” mesajları veren, her fırsatta sosyal adalet ve eşitlik vurgusu yapan bu belediyelerin seçimden sonra işten çıkarmalarla rekor kırması, halkın sırtından yük alması beklenen bir yönetimin, aksine yük haline geldiğini gösteriyor. Üstelik bu süreçte ihale ve işe alım gibi kritik süreçlerin halktan gizlenmesi, yönetimin samimiyetsizliğini daha da gözler önüne seriyor. DEM’li belediyeler şunu unutmamalıdır: Şeffaflık ve hesap verebilirlik, bir yönetimin varlığını sürdürmesinin en temel dayanaklarıdır. Halkın güvenini kaybetmiş bir yönetimin ayakta kalması mümkün değildir. Sadece bazı toplantıları halka açık yapmak, belediyenin halk nezdindeki meşruiyetini geri kazandırmaz. Halkın sorunlarına çözüm üretmeyen, denetim mekanizmalarını işlevsiz hale getiren bir belediyecilik anlayışı, ancak güvensizliği ve tepkileri büyütür.

DEM’li belediyelerin halka karşı samimiyetsiz bir tavır sergilemekten vazgeçmesi gerekiyor. Bu yönetim anlayışı devam ettiği sürece, yalnızca kendi itibarlarını değil, temsil ettikleri siyasi hareketin de güvenilirliğini yok etmeye devam edecekler. Halkın iradesiyle yönetime gelen bir belediye, halkın sorunlarını görmezden gelme, kapalı kapılar ardında kararlar alma lüksüne sahip değildir. Gerçek şeffaflık, halkın ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve yönetimde hesap verebilirliği sağlamakla başlar. DEM’li belediyeler, eğer gerçekten halka hizmet etmek istiyorlarsa, önce halkın güvenini yeniden kazanmak zorundalar. Bu güven kaybedildiğinde, ne şirinlikler ne de göstermelik toplantılar yeterli olacaktır.