Bugun...


Yasin Güler

facebook-paylas
Sessiz Kaldıkça Kaybediyoruz: Çocuklarımız İçin Ayağa Kalkma Zamanı
Tarih: 10-09-2024 00:02:00 Güncelleme: 12-09-2024 17:13:00


 

Türkiye olarak çocuk katliamlarına sustuk ve maalesef bunun acı sonuçlarını yaşamaya devam ediyoruz. Narin kızımızı kaybettik; o, sessiz kalışımızın bir başka kurbanı oldu. Her gün gazete manşetlerinde, televizyon ekranlarında çocuk istismarı, cinayet ve taciz haberleriyle sarsılıyoruz. Çocuklarımız, daha çocukluklarını yaşayamadan hayatın en karanlık yüzüyle karşılaşıyorlar. Bu vahşet karşısında toplum olarak derin bir sessizliğe gömülüyoruz. Oysa ki ilk çocuk katledildiğinde “idam” diye susmayıp, sokaklara dökülseydik, belki de bugün bu korkunç olaylar bu kadar yaygın olmayacaktı.

 

Çocuk katliamlarına sessiz kalmak, bir toplumu içten içe çürüten en büyük kötülüktür. Çocuklarımızın canı yanarken bizler oturduğumuz yerden üzülmekle yetinemez, sosyal medyada birkaç paylaşım yapıp vicdanımızı rahatlatamayız. Toplum olarak, bu korkunç olaylara karşı güçlü bir tepki vermedikçe, suskunluğumuz suça ortak olmaktan başka bir şey değildir. Sessiz kaldıkça bu karanlık döngü sürecek ve masum çocuklar, toplumun gözleri önünde kaybedilmeye devam edecek.

 

Filistin’de milyonlarca çocuk her gün ölüm tehlikesiyle yüz yüze geliyor. Savaşın ve çatışmaların ortasında, çocuklar masumiyetlerini kaybediyor. Bize düşen, dünyanın herhangi bir köşesinde acı çeken bir çocuğun gözyaşına kayıtsız kalmamaktır. Onlara hayat olabilmek için susmamak, sesimizi yükseltmek zorundayız. Eğer susmaya devam edersek, bu acı tabloya hep birlikte seyirci kalmaya devam edeceğiz. Bugün sustukça, yarın başka Narin’leri, başka masum çocukları kaybetmeye devam edeceğiz.

 

Birlikte Mücadele Etmeliyiz

 

Toplumun her kesimi; aileler, eğitimciler, hukukçular ve yöneticiler olarak üzerimize düşeni yapmalı, çocuklarımızın güvenliği için el ele vermeliyiz. Lakin şu Kürt çocuğu şu Arap çocuğu diye toplumu ayrıştırmaya çalışan olayları siyasileştiren içimizdeki aşağlık ruhluları bertaraf ederek, eylemler düzenlemek, farkındalık yaratmak, hukuk sisteminin cezaları caydırıcı hale getirilmesini talep etmek gibi birçok adım atılabilir. Bu noktada, sosyal medya kampanyalarından, sokak eylemlerine, okullarda verilecek eğitimlere kadar geniş bir mücadele cephesi oluşturulmalıdır.

 

Sorumluluk Almanın Zamanı Geldi

 

En basitinden “Aman ne olacak” diyen ahmakça yaklaşımlardan vazgeçmeliyiz. Bu duyarsızlık ve umursamazlık, sorunların en büyük kaynağıdır. “Boykottan” vazgeçmeyelim; tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirip, çocuk istismarına, sömürüye ve her türlü şiddete karşı sesimizi yükseltelim. Sessiz kalmak, kabullenmek demektir ve bu kabullenme, çocuklarımızın geleceğini karartır. Ancak bir araya gelir, bu acılara dur demek için kararlı adımlar atarsak, o zaman gerçek bir değişimden söz edebiliriz.

 

Çocuklarımızı korumak, onlara güvenli bir gelecek sunmak bizim elimizde. Sadece üzülmekle yetinmemeli, onları koruyacak sistemlerin oluşturulması için sesimizi duyurmalıyız. Çocukların öldüğü, acı çektiği bir dünyada hiçbirimiz masum değiliz. Hep birlikte mücadele edelim, susmayalım ve çocuklarımızın ellerinden tutarak onlara daha güvenli bir gelecek sunalım. Sessiz kaldıkça kaybediyoruz; şimdi harekete geçme zamanı!



Bu yazı 1158 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI