Benim gibi İslam’a ve Kuran’a inanan bir Müslüman Kürt olarak, Kürtlerin Suriye’de ABD eliyle yan yana getirilmesi kadar kahredici bir olay olamaz.

Bu, beni gerçekten de kahreden bir durum.

“Neden böyle oluyor, Neden Müslümanlar arası bir sorunda ABD araya giriyor, biz kendi sorunlarımızı kendi aramızda neden halledemiyor, kendi çözümlerimizi neden kendi aramızda üretemiyoruz” diye kendi kendimi paralıyorum.

Maalesef Okyanus ötesinden gelen ABD’nin, Avrupa’nın veya Rusya’nın aramızdan def olmasını bizzat Kürtlerin komşuları olan halklar ve devletlerin politikaları engelliyor.

Kürtlerin komşuları olan ülkelerin “ADİL OLMAYAN” Irkçı Politikaları Kürtleri ABD’nin ve Avrupa’nın yanına ZORLA İTİYOR.

Buyrun, en son örnek;

ÜMMETÇİ olduğunu iddia eden, “BİZ KARDEŞİZ” söylemlerini dilinden düşürmeyen 18 yıllık TEK BAŞINA Hükümet olan Akparti Hükümetinin Haziran 2020 yılı Öğretmen atamalarına dair veriler.

Türkiye’de 2020 Haziran Dönemi Öğretmen Atama Sayıları:

Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı: 1.644

İngilizce: 1.739

Arapça: 345

Almanca: 200

Rusça: 2

Fransızca: 1

Kürtçe ve Zazaca toplamı ise 1 (BİR)…

( https://personel.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2020_04/03173325_takvim_ve_kontenjanlar.pdf )

Allah rızası için bu tablo Kardeşliğe dinamit koymaktan başka ne işe yarar.

“Kardeş” dediğiniz halk olan Kürtlere Tüm Türkiye’deki okullarda görevlendirilmek üzere sadece ve sadece tek bir adet Öğretmenlik kadrosu verilirken Türkçe ve Türk Dili Edebiyatı için 1.644 Adet kadro veriliyor.

Yine “Kardeş” denilen bir halkın diline sadece 1 kadro verilirken ezeli ve ebedi düşmanımız, Kürtlerin ve Türklerin ortak düşmanı, Hristiyan Emperyalizminin merkezi beyni olan İngiltere’nin dili olan İngilizce’ye 1.739 adet kadro verilmesi bu ülkeye, bu ümmete ve Ümmetin kardeşliğine ihanet değilse nedir?

İngilizler, bu ülkede biz Kürtlerden 1.739 kat daha değerlimi yani?

Olayın EN “ACI” tarafı ise , Rûm Suresi 22. Ayette Rabbimizin “Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.” emrine muhatap olan, yine Efendimizin adeta vasiyet niteliğindeki Veda Hutbesindeki “Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.” emirlerine muhatap olan, yani, kendini “Müslüman” olarak adlandıran Alimlerin, Yazarların bu “ADALETSİZ” politikalara “SESSİZ” kalmaları ve “Görmezden” gelmeleridir.

Başımızda, “Ümmetin Umudu” denen bir Cumhurbaşkanımız var.

Eski Kemalist Partiler ve Batıya/Batıcılığa angaje olmuş Liderler olsa bir nebze anlarım. “Irkçının tekidir” der geçerim ama seçimlerde halktan oy isterken “Kuran”, “Ümmet” ve “Kardeşlik” söylemlerini dilinden düşürmeyen birinin 18 yıllık tek başına iktidarında bile hala bu ırkçılığın hayat bulmasını, (zamanında bu partinin “Ümmetçi” politikalar gerçekleştireceğine, “Kardeşliği” sağlayacağına olan inancımla bu parti için çalışmış, tehditler almış biri olarak) bu Adaletsizliğin daniskası durumun yaşanmasını ben kendime yediremiyor, kabullenemiyorum.

Benim devletim benden korkmamalı, yok saymamalı, görmezden gelmemeli, Tam aksine Beni sahiplenmeli. Beni sahiplendiğini politikalarında da çok net olarak göstermeli ve kardeşliğe yönelik politikaları cesurca uygulamalı.

Türkiye gibi, Irak, Suriye, İran gibi MÜSLÜMAN halklara sahip komşularla ADİL bir Hukukla gayet güzel yaşamak varken Kürtler neden ABD, Avrupa gibi Hıristiyan Emperyalist devletlerin merhametine kalsın ki?

Türkiye gibi kozmopolit bir ülkede Türkçe dışındaki Kürtçe, Lazca ve Çerkezce gibi dillerin Resmi devlet okullarında, devlet kadrosunda/himayesindeÖğretmenlerle öğretilmesi bu ülkeyi batırmaz, aksine daha da güçlendirir. Bugün ABD’de 276 farklı dilde eğitim verilmesi ABD’nin sarsılmasına değil, aksine o 276 dildeki halkın ABD’ye çok daha fazla AİDİYET HİSSİ sağlamasına, yani ABD’ye çok daha fazla bağlanmasına sebep oluyor. Örneğin Meksika sınırındaki neredeyse tüm şehirlerde ağırlıklı olarak İspanyolca eğitim veriliyor olması ABD adına bir kayıp değil bir kazançtır.

Türkiye de artık kendi halklarına karşı çok daha cesur politikalar yürütmeli.

Kendine ve bin yıllık “Kardeşlik Hukuku” birikimine güvenmeli, Halklarını başka ülkelerden gelen ajanların insafına bırakmamalı.

Kendi halkını bizzat kendisi “ADİL”, “EŞİT” ve “Kardeşçe” bir yönetim anlayışı ile sahiplenmeli. Bunu söylemlerle değil, bilfiil icraatlarla ortaya koymalı.

Ben Müslüman bir Kürt olarak, Kürdistan’ı 4 parçaya bölen İngilizlerin, Kürtleri her zaman sadece ve sadece kendi çıkarları için kullanmış ve her defasında da yüzüstü bırakmış ABD’nin ASLA benim dostum ol(a)mayacağını çok iyi biliyorum.

Benim dostum olanlar bu ülkenin her karışında birlikte yaşadığımız Türklerdir, Çerkezlerdir, Lazlardır. Ben sırtımı ancak bu kardeşlerime dayarsam kendimi güvende hissedebilirim. Benim gibi Kürtlerin bu ülkede Lazlarla, Çerkezlerle, Türklerle hiçbir sorunum yok, birlikte gülüp birlikte ağladığımız, kız alıp kız verdiğimiz insanlardır bunlar.

Benim sorunum bu halklar adına YANLIŞ ve KORKAK politikalar yürütenlerle. Bu halkların istediği de, benim istediğimde bu ülkede kardeşçe yaşamaktır.

Siyasetçilere düşen görev halkları birbirine düşman yapmak değil, birbirlerine yakınlaştırmak olmalıdır. Bunun TEK yolu da herkese ve her kesime ADİL ve EŞİT davranmak, bu kardeşliği arttıracak politikalar uygulamaktır.

Konumuza dönersek; 1.739 İngilizce Öğretmeni ve 1.644 Türkçe Öğretmenine karşılık sadece ve sadece 1 adet Kürtçe Öğretmen ataması yapmak Ülkemize ve Ümmete yapılabilecek en büyük ihanettir.