2024 yılı, Türkiye ve dünya çapında hem utanç verici hem ders niteliğinde olaylara sahne oldu. 

Bu yılın sonunda, Narin cinayetiyle başlayan derin bir acıyı ve tartışmayı geride bırakıyoruz. 

Narin, bir Kur'an kursu öğrencisiydi ve hayatının baharında vahşice katledildi. 

Mahkeme üç kişiye ceza verdi, ancak asıl fail hâlâ ortaya çıkmadı. 

Bu cinayetin neden işlendiği, faillerin kim olduğu ve olayın gerçek yüzü hâlâ muamma.

Bu süreçte, Diyanet İşleri Başkanlığı ve bağlı sendikaların sessizliği büyük bir sorgulama konusu oldu. 

Bir Kur'an kursu öğrencisinin cinayeti karşısında Diyanet’in ve ilgili sendikaların sessiz kalması düşündürücü.

 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olayın yakın takipçisi oldu, ancak Diyanet ve sendikalar ne müdahil oldu ne de açıklama yaptı. 

Bu durum, “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır” sözünü bir kez daha hatırlatıyor.

Yılın önemli olaylarından biri de Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Öcalan'ın mecliste konuşmasını istemesi oldu. 

Bu talep, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı ve siyasette tartışma yarattı. Ekonomik kriz ise 2024'ün en belirgin gerçeklerinden biriydi.

 Türkiye, derinleşen ekonomik sorunlarla mücadele etti. 

Bu süreç, hem siyasilerin hem vatandaşların kendi iç muhasebelerini yapmalarını zorunlu kıldı.

Dünya genelinde de çalkantılı bir yıl yaşandı.

 İsrail’in Gazze’ye yönelik katliamları, insanlık vicdanını derinden yaraladı. 

Filistin halkının direnişi ve yaşadığı acılar, 2024’ün en önemli uluslararası olaylarından biri oldu.

 Bunun yanı sıra Suriye’deki diktatörlüğün devrilmesi, bölgede yeni bir dönemin işaretlerini verdi. 

Görünen o ki, Filistin ve Gazze halkının zaferi yakında gerçekleşecek.

2024, hem Türkiye’de hem dünyada önemli dersler bırakan bir yıl oldu. 

Bu olaylardan çıkarılacak dersler, geleceğimizi daha bilinçli bir şekilde inşa etmemiz için bir fırsat. 

Hem bireyler hem yöneticiler olarak nerede yanlış yaptığımızı sorgulamalı, doğruları bulmak için çabalamalıyız.

 Unutmayalım, gelecek geçmişin muhasebesi üzerine kurulur.