escort bayan
$(function(){ $('#inner-content-div').slimScroll({ height: '100%' }); });
Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Diyarbakır Tanıtım Günleri: Kaybolan Bir Fırsat ve Büyük Hayal Kırıklığı
Tarih: 04-01-2025 00:04:00 Güncelleme: 04-01-2025 00:27:00


 

Bu yıl İstanbul’da düzenlenen Diyarbakır Tanıtım Günleri’ni görüp hayal kırıklığına uğramamak elde değildi...

 Daha ilk gününden itibaren anlaşıldı ki bu etkinlik, Diyarbakır’ı tanıtmak bir yana, tam anlamıyla amacından sapmış. 

Ben orada Diyarbakır’ın kültürünü, tarihini, mutfağını, halkını göremedim. 

Gördüğüm şey, başka şehirlerin ürünleriyle dolu bir satış organizasyonu ve halktan kopmuş bir yönetimdi.

Diyarbakır gibi tarihi, kültürü ve insanıyla büyük bir şehrin tanıtımı bu kadar basit ve özensiz bir şekilde yapılmamalıydı.

 Sergilenen ürünlerin çoğu Diyarbakır’a ait değildi. 

Pervari balını Diyarbakır adına tanıtmak nasıl bir gaflettir? 

Bir porsiyon ciğerin 1.200 TL’den satılması, kime hitap etmektedir? 

Bu etkinlik Diyarbakır’ı tanıtmayı değil, belirli bir kesime ticaret yapmayı amaçlamış gibi görünüyor.

 Temsil Sorunu ve Eksiklikler 


Etkinliğin en büyük eksikliği, Diyarbakır’ın temsil edilmemesiydi. 

Ne yerel esnaf ne kültür temsilcileri ne halktan insanlar etkinlikteydi. 

Bu tür organizasyonlarda Diyarbakır’ın her kesiminden insanlar yer almalıydı. 

Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası, Belediye, Valilik ve diğer kurumlar sürecin içinde olmalıydı. Ancak görüyoruz ki bu organizasyon sadece belirli kişilerle sınırlı kalmış.

Valilik bu işin neresinde?

 Belediye neden bu kadar sessiz? 

Organizasyonu yapan vakıf hangi yerel basını, hangi Diyarbakırlı temsilcileri bu sürece dahil etti? 

Bu soruların hiçbirine cevap bulamıyoruz.

 Halktan kopuk, dar bir çevreye hitap eden bu tür organizasyonların başarılı olma şansı yoktur.

 Diyarbakır’ın Kültürüne ve Halkına Yabancı Bir Organizasyon 

Diyarbakır Tanıtım Günleri, toplumsal mutabakat sağlayarak, şehrin tüm katmanlarını bir araya getirecek şekilde yapılmalıydı. 

Bu etkinlikte halktan kopuk bir anlayış hâkimdi. 

"Tanıtım" adı altında yapılan etkinlikte Diyarbakır’a ait olmayan ürünler sergileniyor, fiyatlar fahiş, halkın ilgisini çekecek hiçbir içerik sunulmuyor.

Bunun adı tanıtım değildir. 

Bunun adı, Diyarbakır’ın ruhunu ve değerlerini hiçe saymaktır. 

Eğer etkinlik layıkıyla yapılmış olsaydı, biz de büyük bir gururla yazılar yazardık. 

Ortada ne gurur duyulacak bir iş var ne de Diyarbakır’ı hakkıyla temsil eden bir organizasyon.

 Profesyonel Bir Yaklaşım Şart 

Böyle büyük organizasyonlar profesyonel ekiplerle yapılmalıdır. 

Bu iş amatörlüğe yer bırakmaz. 

Diyarbakır gibi bir şehri tanıtmak, sıradan bir etkinlik değil, büyük bir vizyon işidir. 

Şehirdeki tüm dinamikler bir araya gelmeli, herkes bu sürece dahil edilmelidir. Maalesef, bu yılki organizasyonda hiçbir planlama, hiçbir özen ve hiçbir profesyonellik göremedik.

Eğer bugün burada eleştirilerimizi dile getiriyorsak, bu Diyarbakır’a olan saygımızdandır.

 Diyarbakır gibi bir şehir böyle özensiz organizasyonlarla tanıtılamaz. 

Kültürümüzü, tarihimiz ve değerlerimizi layıkıyla tanıtacak organizasyonlar yapılmalı. 

Bu yılki etkinlikte gördüğüm tek şey, kaybolan bir fırsattı.

Diyarbakır’ın tanıtımı ciddi bir iş. 

Bu işi hakkıyla yapacak insanlar, kurumlar ve kaynaklar mevcut. 

Yeter ki doğru kişiler süreci yönetsin.

 Diyarbakır’ı küçülten değil, büyüten adımlar atılsın.

Buradan herkese ve kesime sesleniyoruz: Eğer bir işi yapıyorsanız, onu layıkıyla yapın. Yoksa Diyarbakır gibi bir değeri heba etmiş olursunuz. 

 Diyarbakırlı Kaç Yazar Var?

"Diyarbakırlı Yazarlarımız " adını taşıyan bölümde dört isim vardı.

Bu isimlerden Dr. Şakir Dilclehan, Mehmet Şefik Korkusuz, Remzi Bulak ve    İbrahim Evirgen Diyarbakır'ı her yönüyle temsil etti.

Diclehan, Diyarbakır'dan çok çok İstanbul'da hayatı geçen biri.

Mehmet Şefik Korkusuz, yıllardır İstanbul'da.

Diğer iki isimden biri daha çok yemek sektöründe çabalayan, dört-beş şiir kitabı sahibi, diğer isim ise    öğretmen-gazeteci.

Kimseye hakaret kastı taşımıyor, yazılan.

Bu şehrin sadece dört yazarla şairi mi var?

Panayır havasında geçen tanıtım, yeme-içme sektörüne nefes aldırmak mı?

Kültür ne sanat ne tarih ne?

Bizce bu olsa olsa bir çadır tiyatrosu.

Bir şehir, böyle tanıtılmamalıydı.

Bu şehrin adı, bu denli ayağa düşürülmemeliydi.

Olsa olsa kelle-paça, şırdan, ciğer, tatlı, peynir, ekmek arası sucuk, salça, hediyelik eşya  ile tam bir panayır...


"Şehir" adını taşıyan vakfın İstanbul Şubesi, bu işi tek başına yapıyorsa kendilerine yol- yordam gösteren kişi olmaz mıydı?


Biz bize heyran biz bize kurban manzara.

Şehri tanıtım etkinlikleri böyleyse ...

Bu tanıtım günlerine şehrin yazarları olarak çağrılan dört isim, tek başına Diyarbakır'ı tanıtıyorsa, bu başlı başına bir fecaat.

Biz, böyle gördük, gazeteci gözüyle.

Harcamalarınız bizi ilgilendirmiyor, sponsorlar kim ya da kimlerse merakımız değil.

Yalnız, bu kadim şehir, bu çeşit tanıtımlardan uzak tutulmalı...

Şehrin ismine, vasfına ve değerlerine olsa olsa bu etkinliklerin özü, tanıtım ve tanıtma adına  ciddîyete almak değil.

Eleştirimiz, bu yönde.

Tarihi on iki bin yılı aşkın geçmişe sahip şehirdir, bu.

Yapıyorsanız, etkinliklerinizin adını değiştirin.

Yoksa bırakın bu işi de tanıtımınız eksik olsun.



Bu yazı 4753 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI