Geçen hafta Bingöl'de yaşanan olay Türkiye'de olan ilk olay değildir.  Toplumun her kesiminden tepkiler yağdı ve  yağmaya devam ediyor. Siyasetin dili asla böyle olmamalıdır. Bingöl'de İyi parti milletvekilinin şehit yakınına karşı  sarf ettiği  küfür içerikli o sözleri şiddetle kınıyorum. Bu vekilin ilk vukuatı değil. Daha önceden de buna benzer vukuatları da ortaya çıkmaya başladı.
Devletin arazisini işgal edip kaçak bina yaptıran, yakalanınca da gazeteci dövdüren bu yine şahıstı.
Gel gelelim iktidarın bu olayla ilgili verdiği tepkilere ve buna benzer ortaya çıkan olaylara karşı zamanında verdiği tepkilere.
Siyaset o kadar kirlenmiş ki millet bir ışık arıyor artık. Yıllardır milletin umudu olan AK Parti gittikçe her geçen gün kar topu misali biraz daha eriyor. Lütfü Türkkan gibileri AK Parti içinde de olmuştu. Bunlar şehide değil Müslümanların kutsal kitabına hakaret ettiler. Ama bu kadar gündem olmadı. Üstelik AK Parti Yüce Allah'ın kelamına hakaret eden vekili ihraç edeceği yerde ödüllendirerek büyük elçi yaptı. AK Parti eğer samimi olsaydı hemen ihraç ederdi o şahsı. Millet o zaman  inanırdı bugün verdiği tepkiye.  İyi Partili vekilin yaptığı hakareti hiç kimse tasvip etmiyor. AK Parti bu olayı  gündemde tutarak kaybettiği oyları kazanma peşinde. Çünkü zaman aleyhine işliyor.
Ama AK Parti eğer zamanında şehitlere ve kutsallarımıza hakaret edenlere karşı bir cezai müeyyide uygulanmış olsaydı, bugün Lütfü Türkkan gibileri çıkmazdı. Bu millet balık hafızalı değil. Kimin ne yaptığını iyi biliyor. Önümüzde seçim var.  Millet yanlışı kim yapmışsa sandıkta gerekeni yapacak.
Şehit ve şehadet Ulvi bir mertebedir. Hiç kimseye kolay nasip olmaz. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim,  bir çok ayetinde bu ulvi mertebeden bahsetmektedir.  Bu ülkede hiç kimse şehidlerimize hakaret etme cüretinde bulunamaz. Buna tevessül edenler olursa da anında karşılığını alır. Şehit aileleri de şehide yakışır hareketler içinde olmalı. Bu ulvi makamın verdiği gücü yanlış işlerde bir kalkan gibi kullanmaktan uzak durmalıdır. Onun şanını koruması gerekir. Türkiye Cumhuriyetinin  her karış toprağı şehitlerimizin kanı ile yoğrulmuştur.  Onların ailelerine hepimiz sahip çıkmalıyız. Türkiye'de sadece bir olay olduğunda değil, her zaman onların yanında yer almalıyız.  Onların sorunu hepimizin ortak sorunu olmalıdır. Şehitlik ve şehadet siyaset üstü olmalıdır.