Devletler için eğitim ve öğretim önemli bir başlık. Geçmişe ve bugüne baktığımızda gelişmiş ülkelerin hepsinden elde ettikleri başarılarının altında yatan nedenin eğitime verdikleri önem olduğu ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’deki duruma baktığımızda, başkanlık sistemi ile birlikte eğitim ve öğretimin ne derece önemli olduğu az da olsa anlaşılmış olduğu görünüyor. Bu sayede savunma sanayisi başta olmak üzere birçok alanda ileriye dönük yatırımlar yapılmaya başlandı. Ve meyvesini toplamaya başladık.
Bugünkü yazımda eğitimde sendikaların rolü ve görevlerine değineceğim.
Geçen günlerde Milli Eğitim Bakanı Özer'in Şanlıurfa ziyaretinde ortaya çıkan tabloya bir bakalım.
Millî Eğitim Bakanı Özer'in Şanlıurfa temasları sırasında bir okulda o esnada bakanın sarf ettiği sözleri hiç kimse tasvip etmiyor. Olay ani gelişmiş olsa da bir bakanın kameraların bulunduğu bir ortamda bu sözleri sarf etmemesi ve karşısındaki idareciyi rencide etmemesi gerekirdi. Sayın bakanın incelemelerden sonra, kimsenin olmadığı bir ortamda milli eğitim ve okul müdürüne bu eksiklikleri sorması en doğru yol olurdu.
Milli Eğitim Bakanı bu döneme kadar hiç bir milli eğitim bakanının yapmadığı bazı işler yapmaya başladı. Okul tadilatından tutun temizlik malzemesine kadar her türlü ihtiyaçları hızlı bir şekilde karşıladığını görmekteyiz.
Hangi okulun malzeme ve fiziki anlamla eksiği varsa hemen giderilmiş. Okullarda ki temizlik personeli istihdamı hariç. Aslında en başta çözülmesi gereken sorun bu olmalıydı. Malzeme var ama temizlik personeli yok. Okul idaresi ne yapsın? Eğitimle mi ilgilensin yoksa eğitimi etkileyen bu sorunu mu çözsün?
Bu sorunu okul müdürünün çözebileceği bir sorun değildir. Bakanlığın ve devletin diğer kurumlarının işbirliği yaparak çözebileceği bir sorundur.
Sendikaların görevi sadece öğretmenlerin sorunlarını dile getirmek değildir. Okullarda var olan ve eğitimi etkileyen bütün sorunları dile getirip takibini yapmak olmalıdır. Şu anlaşılıyor ki bakanın Şanlıurfa ziyareti olmasaydı bu sorun gündeme gelmeyecek ve sendikalardan ses çıkmayacaktı.
STK'lar Milli Eğitim Bakanına saldıracağına ilk önce kendilerini hesaba çeksinler. Okullarda bugüne kadar bir sürü sorun ortaya çıktı sesiniz bu kadar çıkmadı. Ve hala okullarda çözülmeyi bekleyen sorunlar var. Okulların etrafını mesken tutup kötü alışkanlıklara alıştıran kişileri mi yoksa çocuklarımızın ahlakını bozmaya başlayan iletişim ve görsel araçların denetimsizliğini mi saysam acaba?
Niye bunları dile getiremiyorsunuz?
Bu sorunları çözmek için nasıl bir çalışmanız var?
Bu sorunları görebilmek için bir bakanın ziyareti mi gerekli?
Önemli olan sorun ayyuka çıkmadan sorunu gündeme getirip çözüme kavuşturmaktır.