Geçen hafta sonu Diyarbakır, iki önemli çalıştaya ev sahipliği yaptı. 

Bunlardan biri HÜDA PAR tarafından düzenlendi ve ciddi bir katılımla gerçekleşti. 

Çalıştayda, Kürt meselesinin tarihi, toplumsal ve siyasal boyutları ele alındı. 

Kürt meselesine insanî çözüm arayışı açısından önemli bir platform oluşturuldu. 

Çalıştaya geniş bir kesimden katılım sağlandı ve farklı perspektiflerden bakış açıları ortaya konuldu.

Türkiye’nin ikinci yüzyılında Kürtlerin yeri ne olacak? 

Kürtlerin haklarını kimler savunacak? 

Bu sorular çalıştayın ana gündem maddelerinden biriydi. 

Konuşmacıların çoğu, Kürt meselesi üzerine önemli çalışmalara imza atmış isimlerden oluşuyordu. 

Bu çalıştay, HÜDA PAR’a önemli bir misyon yükledi. 

Şimdiye kadar herkes farklı aktörlerden umut beklerken, artık Kürtlerin adına söz sahibi yeni bir aktör daha var: HÜDA PAR. 

Parti tüzüğüne baktığımızda, Kürtler açısından dikkate değer maddeler içerdiğini görüyoruz.

Çalıştayda yapılan konuşmalara baktığımızda, meseleye dair farklı yaklaşımlar ve çözüm önerileri dile getirildi:

Akademisyen-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, “PKK muhatap alındıkça tabanını genişletiyor ve meselenin çözümü zorlaşıyor. Öcalan'ın amacı, Allah’a iman eden bir Kürtlüğün yerine Batılı inanç ve yaşam tarzına dayanan bir Kürtlük projesi oluşturmaktı” dedi.

Eski Milletvekili Mehmet Metiner, “Kürt meselesi, Kürtleri mesele olarak gören CHP’nin inkârcı zihninin bir ürünüdür. Ancak bu inkâr sadece Kürtlere değil, Türkler de dahil birçok kesime zarar vermiştir” ifadelerini kullandı.

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, “Kürt sorununun çözümü için atılması gereken pek çok adım var. Ama öncelikle kardeşlik ikliminin onarılması gerekiyor. Irkçılık ve milliyetçilik sorununun aşılması için sağlam bir kardeşlik zemini inşa edilmelidir” dedi.

Tarihçi-Yazar Mustafa Armağan, “Türkiye’de edebiyat derslerinde Alman, Fransız, İngiliz ve Yunan edebiyatı okutuluyor. Peki, neden bir Kürt Edebiyatı bölümü yok? Ders kitaplarında neden bir Kürt edebiyatı ünitesi bulunmuyor?” diyerek önemli bir noktaya dikkat çekti.

İlahiyatçı-Yazar Mehmed Göktaş, “Anadolu ve Mezopotamya hâlâ Kürt ulemadan besleniyor. Kemalizmin yumruğunu bütün Müslümanlar yedi ama Kürtler iki defa yedi. Devlet Kandil’le barışacaksa herkesle barışmalı ve özür dilemeli” dedi.

Eski Milletvekili Abdurrahman Kurt, “Soruyu bir türlü doğru soramadık. Meselenin temelinde aşırı Türkçülük sorunu olduğunu söyleyemedik. Kürt meselesi üzerine kırktan fazla sol hareket kurulmuşken, neden bir tane bile İslami hareket bu konuyu yeterince gündeme getirememiştir?” diye sordu.

Yazar Vahdettin İnce, “Herkes konuştu ama devlet konuşmadı. HÜDA PAR, tam anlamıyla bir özgürlük hareketidir” dedi.

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Kürtler bu topraklarda kiracı ya da mülteci değil, bu vatanın sahibi ve devletin kurucu halklarındandır.

Yüzyıllarca Müslüman kavimlerle kardeşçe yaşayan Kürtler, ulus-devlet anlayışının yaygınlaşmasıyla sorun olarak görülmeye başlandı, kimlikleri ve varlıkları inkâr edildi. Bu mesele, insanım diyen, haktan, adaletten yana olan herkesin meselesidir ve herkesin elini taşın altına koyması gerekir” dedi.

Bu çalıştay, Kürt meselesine yeni bir perspektif kazandırırken, HÜDA PAR’ın da bu konuda daha aktif bir rol üstleneceğinin işaretlerini verdi. 

Çalıştayda alınan notları ve yapılan yorumları Kürt halkının takdirine bırakıyoruz.