Yerüstünde olanı harab olmaya terk edip, yerin altıyla uğraşmak, bir çelişki mi?
Şehirlerde birçok tarihı yapı, onarılmayı beklerken tarihi toprak altında araştırmak, ne derecede doğru?
Arkeolojinin önemini, ehemmiyetini bilenler, ne dediğimizi anlar, doğrusu bu.
Bu alanla uğraşanlar, kimi buluntulardan yola çıkarak, kazı yaptıkları alanlara dair geçmişin yoklamasını yapıp, ilerisi için kimi doneleri kullanarak, o ülke topraklarının geçmişteki ihtişamını yücelterek, mevcut olanı gözden düşürme tezlerini bilimsellikle izah etmenin uğraşısını vererek, siyasî emellerinin gerçekleşmesine çaba harcar.
Arkeolojik eserlerin geçmişten.bir iz, eser olduğunu kimse reddedemez, kuşkusuz. Bunda hemfikiriz.
Mevcut olan tarihî yapıların, eserlerin korunmaması ortada iken, yerin altına inmenin kimi hedeflerinin o şehrin turizmle kalkınacağı, kuralları belirlenmiş, çerçevesi sistemleştirilmiş bir yapının karşı konulması zor hale getirilen çelikten zırh gibi, insaniyetle perdelenmiş, bilimsellikle soslanmış, ideolojik gayelerle ört-bas edilmiş stratejisidir.
Kazı şantiyesine dönüştürülen ülkelerin, kendi topraklarında çalışan ekiplerin ülkelerinde kazı yapmaları mümkün mü?
Üzerine güneş batmayan Büyük Krallık'ta, bizim kazı yapmamız söz konusu mu?
Paris'te bir kazıyı mümkün kılan çalışma içine girebilir miyiz?
Bir zaman hakimiyet tesis edilen topraklarda A Devletinin talebi olursa, B, C D Devletleri buna izin verir mi?
" Evet" diyebilmeyi çok isterdik, doğrusu. Fakat bu mümkün değildir.
Diğer devletlerin bir ya da birkaç.devlette yaptıkları arkeolojik(?) kazılar bilimsellik maskesi içinde, ileride farkli boyutlara bürünür, değişik çehreler kazanır, sonuç olarak.
Bir ya da birkaç devletin arkeolog ya da gezgin olarak Osmanlı'ya son iki yüz yılda oldukça gelip gittikleri bilinmiyor, değil.
Kimin ne için geldiği bilinse de gelenlerin gayeleri açık olsa da bilimsellik aşkına Gerthurde Bel veya Albert Louis Gabriel nasıl ele alınabilir.
Lawrence ve Bell...
Biri sisler kraliçesi, öbürü karanlıklar kralı mı?
Ünvanlarının gereğini hakkıyla yerine getirmişlerdir, bu tartışmasız.
Hangi görevle donatıldığı belli olan Gertrude Margaret Lowthian Bell, kadın başına Arap Toprakları'nı paramparca etmiş, Thomas Edward Lawrence ile işbirliğiyle " arkeolog" kisvesiyle Osmanlı Devleti'ni Arap Yarımadası'nda çökertmişti. Bu gün Arap devletlerin sınırlarının çizimi ve bayrakları, bu işbirliğinin ürünüydü.
Arap Yarımadasındaki demir yollarının tahribatı ve aşiretlerin ayaklanması Lawrence marifeti, geneldeki kopuşlar da Gerturde Bell'in stratejisinin ürünüydü.
Bell, Lawrence'yi sevmez yapıdaydı. Çünkü bu iki arkeolog(?), farklı devletlere değil Büyük Krallığa, İngiltere'ye hizmet etmekteydi.
Bell, intihar etti, Lawrence bir motosiklet kazasında öldü.
Arkeolog-Mimar Albert Louis Gabriel, 52 Yıl boyunca Devleti Fransa ve Türkiye arasında gel-gitler yaşadı. Onun da esas mesleği Sanat Tarihçisi midir? Sadece Türkiye'de değil, İran ve Suriye olmak üzere kendi ilgi alanına giren ülkelerde bulunmuştur. Cumhuriyetin İlk Üniversitesi ve Türkiye Fransız Enstitüsü'nde çalışmış, 1972 Tarihinde eceliyle dünya değiştirmiştir.
İstanbul Aşığı, dostu bilinen ve İstanbul'da Eyüp Sultan'a bakan tepeye ismi verilen Fransız Pierre Loti, edebiyatçı ve gezgin miydi?
"Aziyade" adlı romanında Çerkes Güzeli'nin gerçek kahraman olup olmadığı meçhul!..
başakşehir escort,ikitelli escort,güneşli escort,kayaşehir escort,bağcılar escort,esenler escort,eyüp escort,güneşli escort,kumburgaz escort,topkapı escort
deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler
deneme bonusu bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler
halkalı escort,avrupa yakası escort,şişli escort,avcılar escort,esenyurt escort,beylikdüzü escort,mecidiyeköy escort,istanbul escort,şirinevler escort,avcılar escort