Yaşadığımız bu toprakların her karışında peygamberler, sahabeler, evliyalar şehitler kanı var.  O kadar kutsal topraklara sahibiz. Ecdatlarımız fetih ederken bugünleri tahmin ettiklerinden midir çokça dua etmişlerdir. Onların duaları olmasaydı acaba daha mı kötü olurdu? Bu kadar şeye rağmen şimdiye kadar ayaktayız.

Yıllarca hep parçalamak için kardeş kardeşi birbirine vurdurdular başaramadılar ve başaramayacaklar

Hangi topraktan söz ediyorum merak edenler olur Mezopotamya ve Diyarbakır'dan. Vakti zamandan Diyarbakır İslam ordusu tarafından fetih edildikten sonra bu topraklara abdestiz gelinmezdi nedeni bu topraklarda peygamberler, sahabeler evliyalar şehitler yatar onlara bir saygısızlık olmasın diye.

Diyarbakır öyle yöneticiler geldi. bazıları terör örgütü ile kol kolla girerek kutsallarımıza saldırarak geleceğimiz olan gençlerimizi dağa çıkarak Kürtlerin kanına girdiler. Fazla uzağa gitmeye gerek yok yakın tarihimize bir bakalım Ak parti iktidarı döneminde gelen valilere baktığımızda kimler gelmiş gitmiş.

Hele biri vardı bir âlimden daha âlim bir profesörden daha profesör bir mühendisten daha mühendis velhasıl tam donanımlı Diyarbakır'da bulunan tüm STK'lar, Kaanat önderi, Din adamları o kadar etkisi altına girmişlerdi ki sanki halife Ömer..

Bizler Ömer’i bilmesek acaba diyecek olduk. Bir ulu camide minbere çıkmadığı kaldı. Zaman imkân el vermiş olsaydı onunda yapacaktı. Gerçi Ulucami’de minbere çıkmadı fakat zerya da iyi tırmanmıştı. Zeryanın o sarı beyaz akçe makçe işlerinde güzel bir hutbe okutmuştu. Hey yavrum! Birde diğeri vardı, Hani birde bir buçuk yılda beş altı ton fıstıklı baklava siparişi veren. Ne yapsın oda başka bir Ömermiş, ciğerim fıstıklı baklava çok seviyormuş kabahat mı yani. Makam odasında jakuziden sonra fıstıklı baklava değil de salça ekmek mi yesin yani…

Bunca yıl boşa gitti.

Yıllarca Diyarbakır fethi ve ashabı kefh kutlamaları yapılırdı. Hiç kimse haberi bile yoktu bir nebze Diyarbakır fethine İslâmî STK'lar sahip çıkardı o zaman belki haberdar olurduk velhasıl eshabı kefh kutlamalarında hiç kimsenin haberi olmazdı. Bu yıl devletin atadığı vali sahip çıktı peygamberler şehrine yakışır şekilde kutlandı, bunun yanında Dicle üniversitesi verdiği katkı önemli buda bizlere bunu gösterdi.

Hem valiliğin hem de üniversitenin samimi katkısı önemli. Kadim şehre bu kültürel katkının yanında el birliği ile geleceğimiz için tehdit olan ahlaki deformasyon içinde bir eylem planı ve çözüm gerekiyor.

Yarınlarda gidenleri akçe ve kirli işleri ile değil bıraktıkları eserlerle ve güzel işleri ile yad edelim.