İnsanlar arası ilişkiler, toplumlar ve milletler arası ilişkiler ile ilgilenen ilme siyaset ilmi denir.
İslam düşünürleri ise siyaseti sosyal hayat için vazgeçilmez ve yararlı bir uğraş olarak yorumlamışlar. İmam Gazali’ye göre siyaset, yaşayabilmek için zorunlu işler arasında yer alan şerefli bir meslektir. Toplumun sevgi, saygı, yardımlaşma ve beraberliğini sağlama aracıdır. İnsanlığı ıslah ile dünya ve ahirette selamete ulaştıracak doğru yolu gösteren bir faaliyettir.
Günümüzde Müslümanlar siyasete sıcak bakmamaktadırlar. Müslümanlar arasında “dinde siyaset olmaz”, “din işleri ayrı, siyaset işleri ayrı” görüşleri maalesef çok etkilidir. Ümmet-i Muhammed’e musallat olan hastalıklardan birisi de siyaseti din dışına itmektir.
Siyasetten uzak durmak, hoca karışmasın, hacı karışmasın, takva sahipleri karışmasın, tasavvuf ehli hiç karışmasın siyasete demek... Nerde üçkâğıtçı, hırsız varsa o siyaset yapsın demek adeta. Siyaseti o kadar çok soğuttular ki bizden neredeyse siyasete bulaşana Allah hidayet versin diyecek olduk.
Hoca siyaset yapma, sen nasıl hocasın siyaset yaparsın? İslam’da siyaset yoktur!” dediler, hocaları, Müslümanları camiye hapsettiler. Kendileri uluslararası arenada İslam’a hakaret ederek siyaset yapıyorlar. Ben caminin dışında konuşmayacağım, ben İslam’ı dışarıda anlatmayacağım, İslam’ı dışarıda yaşamayacağım, böyle yaparsam siyaset olacak. Sen ne biçim Müslümansın diyecek ama kendisi İslam’a saldırırcasına siyaset yapacak. Müslümanların bir kısmı diyor ki hocalar sadece namazı, abdesti, orucu anlatsın. Ya da siyaset sahnesinde yer alan dindar siyasetçilere herhangi siyasî bir konuda İslam’a referans verince tepki gösterenler oluyor. İşte böyle diyenlere diyorum ki İslam dediğiniz şu din; sadece cami içerisindeki siyaseti değil, mahallendeki, şehrindeki ve bütün dünyadaki yönetim şekline talip bir siyaseti barındırır. İslam dini bütün kâinatı yönetmeye muktedir bir siyaseti içinde barındırıyor.
Allah bütün hayatın, yemekten, içmekten, cenazeden, düğünden, ekonomiden, tarımdan ne varsa Kur’an’a göre olmasını istiyor. Yeryüzünde İslam kendine göre bir devlet kurmak istiyor, Müslüman tutup kendi dışına itince bu sefer başkalarının yönetiminde Müslümanlığı yaşamak zorunda kalıyor. Bu sefer faizsiz yer bulamıyor. Cami inşa ederken bile faizle iş yapmak zorunda kalıyor.
Sen İslam’da siyaset yoktur desen de başka siyasetçiler senin İslam’ına müdahale eder. En büyük ibadetimiz namaz, siyasî bir ibadettir; Hac ibadetimiz, siyasî bir ibadettir.
İslam’ın her tarafı siyasettir. İslam dünyayı idare etmeye gelmiş. Siyaset dediğiniz nedir? İdare etme sanatı değil midir? Kur’an’ın bütün hükümleri sadece tavsiye niteliğinde değil, idare etmek için de nüzul etmiş. Biz Müslümanlar kimsenin siyasetine muhtaç değiliz. Kendimizi yönetecek, tarihimizi yazabilecek kudrete haiziz elhamdülillah. Temizlik bizim siyasetimizde var, ahlak ve fazilet bizim siyasetimizde var. Haramdan kaçınma bizim siyasetimizde var. Zulmetmemek bizim siyasetimizde var. Düşmana bile iyi davranmak bizim siyaset anlayışımızda var.
Hz peygamber (s.a.v) en büyük siyasetçidir. 23 senede dünyanın en büyük medeniyetini kurdu. Medine’de kurduğu nizama bakınca ve modern çağdaki siyasî kriterlerle mukayese edildiği zaman onun siyasî bir nizam olduğunu söyleyebiliriz.
İslam bütün hayatı kapsayan bir din olduğu halde hem hukuk, hem inanç, hem din, hem devlet olduğuna inandığımız halde neden siyaseti din dışına, İslam dışına ittik. Siyaset hayatın bir parçası değil mi?
siyaset hayatta önemli bir yeri ve mevkisi olan bir ilimdir. Amelî yönden ise şerefli ve faydalı bir meslektir. Çünkü o halkın işlerini mümkün olan en güzel şekilde yürütülmesiyle ilgilenmektedir. Maalesef siyaseti ahlak ve etik olarak ayaklar altına alan günümüz siyasetçilerinden siyaset kurumunu kurtarmalı, kişilikli ve şerefli bir siyaset için çaba sarf etmeliyiz.