Diyarbakır eskiden beri enbiyalar, sahabeler, veliler ve Sıddıklar şehridir. Bu saydığım güzel sıfatlardan, bazıları Diyarbakır’ımızı uzaklaştırma gayreti içerisinde. Bilerek veya bilmeyerek.

Diyarbakır'da eskiden birileri bir iş yaptığı zaman enine boyuna düşünürdü. Halkın hassasiyetlerini dikkate alır, binlerce kişiyle istişare ederdi. Ondan sonra kararını verip icraata geçerdi.

Diyarbakır'ın bir kültürü ve yaşanmışlıklarla dolu bir hafızası vardır. Bu hafıza kolay kolay silinmez. Diyarbakır hafızası demek Türkiye hafızası demektir Bugün bu hafızayı yok etmek isteyip de çabalayan birileri var sanki. Bu çabalar Diyarbakır halkının ferasetiyle boşa çıkacaktır.

Diyarbakır valisi ve Büyükşehir belediye başkan vekili iyi şeyler yaptığında hepimiz onun yanında yer aldık. Yanlış yaptığında da hep birlikte demokrasinin verdiği haklar çerçevesinde karşı çakmalıyız.

Karşımızdaki vali bile olsa.

Diyarbakır valisi geçenlerde bir caddeye rahmetli Necmettin Erbakan'ın ismini verdi. Buna herkes destek verdi.  Çünkü, Prof. Necmettin Erbakan bu ülkenin kalkınmasında birçok hizmetleri olmuştur. Zamanında yaptığı sanayi hamlesi sayesinde bugün dünyanın gündeminde olan SİHA’ların üretiminde önemli bir rol oynadı.

Bugün Diyarbakır valisinin hemşerisi olan eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın isminin bir caddeye verilmesini çok yanlış buluyorum. Bu karar Diyarbakır'ın kalbine bir hançer saplanmış gibi bir etki yaratacaktır.

Mesut Yılmaz vefat etmiş arkasında konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum ama yaptıkları yanlışları burada zikredeceğim.

Dedim ya Diyarbakır'ın hafızası güçlüdür.

28 Şubat kararlarının uygulayıcısı konumunda olan birinin ismini, Diyarbakır'da bir caddeye verilmesi hem de Ak Parti iktidarında acaba ne kadar doğru.

Ak Parti 28 Şubat zihniyetiyle mücadele etti. Yoksa birileri Ak Parti’ye rağmen tekrar 28 Şubat'ı yaşatmak mı istiyor?

İslam ve Müslüman düşmanlığı ile bilinen 28 şubat sürecinin uygulayıcısı konumunda olan birinin ismini Diyarbakır'a layık görmek isteyen kişi veya kişilerin geçmişi mutlaka irdelenmelidir.

Zira, ismi verilmek istenen kişi 28 Şubat sürecinde İmam Hatip okullarını "Siyasi hayatıma mal olsa bile kapatacağım" diyerek kapatan biriydi.

Diyarbakır valisi de bir İmam Hatip mezunu. Nasıl olur da bu yanlışlığa düşer. Yoksa hemşerilik duyguları mı ağır bastı?

Umarım Diyarbakır valisi yaptığı bu yanlıştan vaz geçer. Hatta ismi daha önce verilmiş olan okuldan da silinmesi gerekir.

Türkiye seçim atmosferine girmişken bu uygulamanın AK partiye yarar mı, zarar mı  vereceğini iyi düşünmek gerekir.

Yoksa bu yanlışlık daha önce yapılan bütün doğru işleri de silip süpürecektir. Sizin samimiyetinize güvenerek yanlış işler peşinde olanların var olacağını unutmadan verilen bu kararın tekrar gözden geçirilmesi faydalı olacaktır.