Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır'da gerçekleşen yürüyüş, kentin tarihî ve kültürel kimliğine sahip çıkışının simgesel bir örneği olarak kayıtlara geçti. Bu yürüyüş, bazı çevreleri rahatsız etmiş olabilir, ancak Diyarbakır halkı, bu rahatsızlığı sürdürmekte kararlı. Aslında bu rahatsızlık, Diyarbakır’ın kendi kimliğine sahip çıkma çabalarının en somut ifadesidir. Ve bu çaba, daha yolun başındadır; rahatsız olan çevrelere söyleyecek çok sözümüz var.

Diyarbakır’ın Gerçek Kimliğine Dönüş

Diyarbakır, tarih boyunca farklı medeniyetlerin beşiği olmuş, kültürel zenginlikleriyle bilinen bir şehir. Bugün, bu zenginlikler, bazı güçlerin etkisi altında bastırılmak isteniyor. Ancak halk, kendi tarihine ve kültürel mirasına sahip çıkmak için ayakta. Diyarbakır, Selahaddin Eyyubi ve Şeyh Sait gibi tarihî şahsiyetlerin torunlarının aynı şekilde yaşayabileceği bir şehir olmalıdır. Diyarbakır'ın gerçek kimliği, bu tarihî figürlerin mirasında saklıdır ve halk, bu mirasa yeniden kavuşmak istiyor.

Geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen yürüyüş, sadece bir protesto değil, Diyarbakır halkının kendi kültürüne ve kimliğine sahip çıkma kararlılığının ifadesidir. Halkın iradesi, asla ipotek altına alınamaz. Bu yürüyüş, gelecekte daha büyük değişimlerin habercisi olarak görülmelidir.

İktidarın Hipodromu Değil

Bazı kesimler, Diyarbakır’ı kendi çıkarları doğrultusunda yönetebilecekleri bir alan olarak görüyor. Ancak bu şehir, hiçbir zaman at koşturacak bir hipodrom olmadı ve olmayacaktır. Diyarbakır'da yaşayan herkesin, bu kentin gerçek kimliğine ve halkının iradesine saygı duyması zorunludur.

Diyarbakır halkı, oturdukları koltukları kendi çıkarları için kullananların karşısında dimdik durmaya devam edecektir. Halk, gerçek iradesinin ipotek altına alınmasına izin vermeyecek ve bunun için her türlü mücadeleyi vermeye hazırdır. Diyarbakır’ın tarihî kimliğine yeniden kavuşması için gösterilen çabalar, bu iradenin en güçlü göstergelerinden biridir.

Gelecek İçin Umut ve Mücadele

Diyarbakır’da hafta sonu gerçekleşen yürüyüş, şehrin geleceği için umut dolu bir mesaj vermektedir. Bu yürüyüş, sadece bugünün değil, geleceğin Diyarbakır’ının inşasına yönelik bir adım olarak değerlendirilmelidir. Halk, kendi kimliğine sahip çıkmanın yanı sıra, kendi iradesini temsil edecek yönetimleri seçme konusunda da kararlı.

Kürtler, Türk soluna hizmet etmek için değil, kendi kimlik ve kültürlerini temsil etmek için oy verdiler. Bugün bu iradenin yok sayılması, halkın geleceğe yönelik umutlarını da zedeliyor. Ancak Diyarbakır halkı, her türlü zorluğa rağmen mücadelesine devam edecek. Çünkü bu mücadele, sadece bugünün değil, geleceğin de teminatı olacaktır.

Diyarbakır halkı, kendi iradesine sahip çıkmak ve geleceğini inşa etmek için gerekli her adımı atacaktır. Bu yolda verilen her mücadele, halkın kendi kimliğine kavuşmasına bir adım daha yaklaştıracaktır. Ve bu adımlar, Diyarbakır’ın gerçek kimliğine dönüş hikayesinin en önemli sayfalarını oluşturacaktır.

Diyarbakır’daki yürüyüş, sadece bir başlangıç. Bu, halkın kendi kimliğine sahip çıkma ve geleceğini inşa etme yolundaki kararlılığının bir ifadesi. Diyarbakır, tarihin kendisine yüklediği misyonu yerine getirecek ve kendi kimliğine sahip çıkmaya devam edecektir. Bu yolculuk, halkın iradesinin ve kararlılığının en somut göstergesi olarak tarihe geçecektir.