Türkiye’de son dönemde milletin iradesini baskılayan ve halkın iradesini gasp eden hamleler yaşanıyor. Siyasi atmosfer, halkın seçtikleri ile yönetilme hakkını kullanamaması üzerine büyük bir yük bindiriyor.

 MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalar, millete bir umut ışığı sunmuş olsa da iktidar partisinin ve devletin içindeki derin yapıların anlaşmazlıkları, bu umudun tam anlamıyla yeşermesine engel oluyor.

Millet, sandıkta oy kullanarak, iradesini temsil edeceğine inandığı adayları seçiyor. Ancak bu irade, bir türlü yerini bulamıyor. 

Esenyurt’tan Mardin’e, Batman’dan Halfeti’ye kadar çeşitli yerlerde, belediyelere ve yerel yöneticilere yönelik baskılar ve görevden almalar, demokrasinin temelini sarsıyor. Halkın seçme hakkı, görünmez bir güç tarafından iptal ediliyor. 

Bu durum, sadece bir siyasi veya idari kriz değil, aynı zamanda demokrasinin ruhuna karşı yapılan büyük bir darbedir. 

Halk olarak yaşadığımız sıkıntılar yalnızca ekonomik değil; manevi ve psikolojik olarak da büyük bir yıkım yaşıyoruz. 

Ülkenin dört bir yanında insanlar, kendilerini yönetenlerin halkın iradesine saygı duymamasından ötürü öfkeli ve umutsuz. 

Bu derin yapıların çıkar çatışmaları ve paylaşım kavgaları, doğrudan milleti etkiliyor. 

Halk, bu anlaşmazlıklar yüzünden bedel öderken, halkın iradesi ve kaderi ise sürekli göz ardı ediliyor.

Bir Müslüman olarak zulme karşı çıkmak farzdır. 

Bu durum da milletin üzerinde kurulan bir zulümdür. 

Halkın iradesini gasp etmek, onu yönetime dahil etmemek büyük bir haksızlıktır. 

İslam’da da bu tür adaletsizliklere karşı durmak emredilmiştir.

 Allah’ın takdirine göre, neye layıksak onunla imtihan ediliriz. 

Bu hadis, bugün içinde bulunduğumuz duruma da ışık tutmaktadır.
 Allah’ın bu ilahi adalet sistemi çerçevesinde, millet olarak hak ettiğimiz bir idareyi aramalıyız. Türkiye’nin geleceği için artık halkın iradesine saygı gösterilmesi, çıkar ilişkilerinin bir kenara bırakılarak halkın seçtiği yöneticilerin görevde kalmasının sağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde, ülke olarak bu tür olaylardan ve baskılardan çok daha fazla acı çekeceğiz. Halkın iradesine saygı göstermek, demokrasiye, insan haklarına ve İslam’ın adalet ilkesine uygun bir yönetim şekli geliştirmek Türkiye’nin geleceği için elzemdir.