Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Rüşvet, Torpil ve Suistimal , Toplumun Kanseri
Tarih: 31-01-2025 00:03:00 Güncelleme: 31-01-2025 00:03:00


 

Toplumun her yanını saran, ahlaki çöküşümüzü hızlandıran ve tüm mekanizmalarımıza sirayet eden bir hastalık var: RÜŞVET!..

Helâl mi haram mı?

İnsanî mi şeytanî mi?

Ahlâka uyar mı ahlâksızlık mı?

 

Bu öyle bir hastalık ki tıbben bir tedavisi yok.

 Ancak manevi reçetesi apaçık ortada. 

Ne var ki işin içine para girince, bu hastalıktan kurtulmak neredeyse imkânsız hale geliyor.

Bugün herkes rüşvetten, torpilden, adam kayırmadan, suistimalden şikâyetçi. 

Aynı zamanda hepimiz bu düzenin bir parçasıyız.

 Kimimiz işini kolaylaştırmak için küçük bir bahşiş veriyor, kimimiz bir yerlere gelmek için hatırlı birini devreye sokuyor. 

Sonra dönüp bu çürümüşlükten yakınıyoruz. 

Rüşvetin bulaşmadığı bir alan kaldı mı? 

Adalet sistemi mi?

 Çoktan içine sızdı. 

Sağlık sektörü mü? 

Orada kök saldı.

 Eğitim mi?

Öğrencisinden akademisyenine kadar etkisi altına aldı.

 Cemaatler, tarikatlar, din adamları?..

 Hepsi bu illete bulanmış durumda. 

Artık rüşvet, toplumun her hücresine işlemiş bir kanser gibi.

Bu hastalığı kökünden kesip atmadıkça, düzelmemiz mümkün değil. 

İşimize gelmiyor, doğrusu...

 Hepimiz sistemin çarkları içinde bir şekilde dönüyoruz. 

Kimimiz küçük, kimimiz büyük pay alıyor ama sonuç değişmiyor: Çürüyoruz!..

 İşin en vahim tarafı da, bunu öyle doğal bir hale getirdik ki farkında bile değiliz.

 “Herkes yapıyor” bahanesiyle ahlaki değerlerimizi ayaklar altına aldık.

Peki, bu hale nasıl geldik?

 Siyaset bu düzenin en büyük besleyicisidir.

 Bugün Türkiye’de rüşvetin bu kadar yaygın olmasının sebebi, siyasetin kendisidir.

 100 yıllık Cumhuriyet, beraberinde Batı’nın kirli düzenini de getirdi. 

Bize Avrupa’nın hastalıklarını bulaştırdılar ve öyle bir hale geldik ki artık nereden bulaştığını bile hatırlamıyoruz.

 Önceleri haramdan kaçınan, kul hakkına dikkat eden bir toplumken, bugün kim daha fazla kazanırsa o daha akıllı kabul ediliyor.

 Haksızlık yapmadan, adam kayırmadan, yalan söylemeden, sahtekârlık yapmadan yükselen kaldı mı?

Rüşvetin ve paranın geçmediği yerler de var.

 Ölüm karşısında paran bir işe yaramaz. 

Zamanı geldiğinde, dünyanın en zengin insanı da olsan toprağa gireceksin. 

Ne rüşvet ne de torpil seni orada kurtarır. 

Doğa olayları da paraya boyun eğmez. 

Depremin, fırtınanın, kuraklığın önüne geçemezsin. 

Bugün zenginlerin bile çaresizce izlediği kuraklık, hepimizin hatalarının bir sonucu.

Şu kış gününde yağmur yağmıyorsa, bunun sorumlusu biziz. 

Allah’a isyan ettik, emirlerini çiğnedik, haramı helal gibi yaşamaya başladık.

 Rüşvetle, faizle, zinayla, fahiş fiyatlarla helâli haramı unuttuk.

 Rabbimiz, masum hayvanlar, yaşlılar ve suçsuz çocuklar hatırına bize rahmetini esirgemiyor, belki yine yağmur gönderecek, belki bizi affedecek. 

Biz ne yapıyoruz?

Kendi elimizle yok ettiğimiz ahlâkı, parayla satın alamayacağımız gün gelip çattığında mı hatırlayacağız? 

Toplumun temelini çürüten bu düzenin değişmesi için önce kendimizden başlamalıyız. 

Rüşveti, torpili, suistimali reddetmeliyiz. 

Haramı normalleştirdiğimiz sürece bu kısır döngüden çıkamayacağız. 

Ve en acısı, bu çarkın içinde ezilen hep biz olacağız.

Bugün ne ekersek, yarın onu biçeceğiz. 

Ya ahlâkî çöküşün altında kalacağız ya da yeniden doğrulacağız. 

Karar bizim!

Karar hepimizin...



Bu yazı 4955 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI