Bugün herkesin gözü Abdullah Öcalan’ın vereceği mesajda. 

Kürt halkının önünü açacak, örgütü bitirecek bir açıklama yapacağı beklentisi var. 

Şunu unutmamak gerekiyor: Kürtler, Öcalan olmadan önce de bu topraklarda vardı ve var olmaya devam edecek.

Nice Kürt lideri, nice âlim, bu dava uğruna canını feda etti. 

Bugün Şeyh Said kıyamından bahsediyoruz, diğer âlimlerimizin, liderlerimizin kıyamlarını konuşuyoruz. 

Kürtler bu toprakların asli unsurlarıdır.

Mezopotamya’nın gerçek sahipleri onlardır. 

Bugün hâkim olanlar yokken de Kürtler vardı ve tarih boyunca bu toprakları vatan bildiler.

Tarih boyunca da yok sayıldılar, zulme uğradılar.

 Bizi bu hâle getirenler, mahşer gününde hesap verecekler. 

Zulüm hiçbir zaman karşılıksız kalmaz, kalmayacak!..

 Zulmedenler, bu dünyada belki güç sahibi olduklarını sanabilirler ama Allah’ın adaleti karşısında duramazlar.

 Mazlumun ahı, zalimi mutlaka yıkacaktır. 

Bugün Diyarbakır’da Kürtlerle ilgili bir sempozyum düzenleniyor. 

Bu adımın bir seferlik bir etkinlik olarak kalmaması, sürekli bir farkındalık hâline gelmesi gerekiyor. 

Kürtlerin yaşadığı zulmün, baskının, inkarın artık son bulması şart.

Bugüne kadar Kürt meselesi hep yanlış ellere teslim edildi. 

Kürt halkının gerçek talepleri hep başka güçler tarafından yönlendirildi, başka hesaplara alet edildi. 

Kürtleri yok sayanlar da Kürtlerin mücadelesini kendi çıkarları için kullananlar da tarih önünde suçludur. 

En büyük eksiklik, Müslümanların bu meselede geri planda durması oldu.

 Müslümanlar yıllarca bu davaya yeterince sahip çıkmadı. 

Kürtlerin inancına, kimliğine, tarihine sahip çıkması gerekenler sustu, geri çekildi. 

Adalet, hak ve hukuk Müslümanların en büyük değerleri arasında yer alır.

 Zulme karşı durmak, mazlumun yanında olmak bizim en büyük sorumluluğumuzdur.

 Bugün Kürt davasına sahip çıkmak, geç kalınmış bir adımdır. 

Bu dava, adalet isteyen herkesin davasıdır.

Bugün bir şeyler değişecek mi, değişmeyecek mi bilmiyoruz. 

Sunu biliyoruz: Kürtler var olmaya devam edecek.

 Bu toprakların gerçek sahipleri olarak, kimlikleriyle, dilleriyle, kültürleriyle, inançlarıyla burada olacaklar. 

Kürtleri yok sayanlar, onların iradesini hiçe sayanlar, tarihin ve milletin vicdanında mahkûm olacaklar. 

En önemlisi, Allah’ın huzurunda hesap verecekler.

Bu geç kalınmış adımın hayırlara vesile olmasını diliyorum. 

Kürtlerin haklarının teslim edilmesi gerekiyor. 

Bu mesele bir gün değil, her gün konuşulmalı. 

Kürt halkının hakları, bir lütuf değil, onların doğuştan gelen hakkıdır. 

Bunu kimse onlara bağışlamaz, çünkü hak verilmez, alınır!