Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
SEZAİ KARAKOÇ ve KÜRDÇE DİL MESELESİ
Tarih: 12-02-2025 00:03:00 Güncelleme: 12-02-2025 00:03:00


 


Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamı Sezai Karakoç'u yakından bilmeyenler, güncel meselelerden uzak olduğunu iddia yanlışlığı içinde seculer anlayışın sadece " Şair" bildiği hatası içindedir.

İçinde bulunduğumuz ortamı yıllar öncesinden haber veren, meseleyi tahlil eden Merhum Karakoç'un bir söyleşisinden bölüm alıyoruz, köşemize.

Umarız, bu anlaşılmayacak derecede açık olan çözüm yolu, günümüzde " Kürd Sorunu" diye hazırlanan raporların ne derece üstünkörü hazırlandığını gösterir.


Sezai Karakoç’un 30 Haziran 2012 tarihinde İstanbul İl Merkezi’nde yaptığı konuşmadan güncel konuları da içeren bir bölüm:
     “… Biz aydınlar, Müslüman aydınlar, mutlaka İslâm âleminde bu barışı yeniden kurmalı, İslâm barışını tekrar tesis etmeli ve yeniden yaymalı ve tekrar o İslâm barışının kanatları altında yeni bir çağa yönelmelidir. Eğer böyle olmazsa; maalesef, İslâm âleminin her tarafı paramparça olacaktır, dışardan gelen fitnelerle bölünmeler, parçalanmalar ve bitmez tükenmez savaşlar görülecektir. Mesela, güneydoğu sorunu: Başladığında şaka gibi sanıldı toplumda.  Yani, her gün duracak zannedildi. Aradan, 84’ten bu yana alırsak 28 yıl geçti, durmadı ve halen olduğu yerde duruyor. Halbuki, bu gerçekten çıktığı anda çözümlenecek kadar basit bir meseleydi. Fakat ne yazık ki, dışarının fitnesi ve bizim de o fitneye kanmamız. Tabii, her şeyi dışarının üzerine atmayalım. Dışarı fitne yapacaktır, kıyamete kadar fitneden müstağni olamayacağız. O mutlaka olacaktır, ama Müslümanların da aklı vardır, tedbiri vardır, buna kanmayacaklardır. Hani, şeytan süreklice insanı iğfal edecektir, aldatmaya çalışacaktır. Fakat insan da Müslüman da her zaman uyanık olacak ve ona yenilmeyecek, onu her zaman alt edecektir. Aynı şey, toplum çerçevesinde ve tarih çerçevesinde de gerçekleşiyor her zaman. Fitne her zaman olacaktır, fakat Müslümanlar da onu hemen sezecekler ve onu alt edeceklerdir, önleyeceklerdir, olmadan daha kaynağında boğacaklardır fitneyi. Bunu yapmadıkları takdirde ki, zaman zaman oyuna geldiler, fitne koptu, fitne koptuğu zaman da dininceye kadar büyük zararlar gördüler. 
     En yakın misali, bizim güneydoğu sorunudur. Eğer bir gün, farz edelim ki güneydoğuda ana dili ile eğitim olursa, kabul ederse devlet, o zaman denmez mi ki, bunu sen en baştan neden kabul etmedin. Otuz sene neyi düşündün de kabul etmedin. Neden rezil olup kabul ediyorsun. Bunu, en baştan, insanların ana dili ile eğitimlerinden daha doğal ne vardır. Bize, en samimi şekilde itirafta bulunurlarsa, diyeceklerdir ki, Batıdan bize dediler ki, sakın siz bunu kabul etmeyin, bunu yapmayın, sonra orası kopar gider. Risk var. Her doğru çözümde de risk vardır. Risksiz hayat yok ve risksiz çözüm yoktur. Fakat, bir şey doğruysa riski göze alıp yapacaksın. Yani, eğer bir gün, Allah göstermesin, güneydoğu Türkiye’den kopar, siz mecbur olursunuz, ana dille eğitimi kabul edersiniz, onlar da kopup giderler bu sebeple, böyle bir şey gerçekleşirse, o zaman insanlar şunu sorar: Tamam da, madem bu sonuca varacaktı, neden bunu 25 yıl önce kendi rızamızla buna razı olmadık, belki kopmazlardı o zaman. Şimdi, eğer zorla koparırsa, kendi bileğinin gücüyle kopardığını zannederse, artık o seninle bir arada yaşar mı? Doğru neyse onu yapacaksınız. Diyelim ki biz 25 yıl önce, birileri biz ana dilde eğitim yapalım dediler, yapın dedik ve sonra koptular. O risk vardır. Peki o kopuş mu, bu kopuş mu bizim için daha şereflidir. 25 yıl, 50 bin kişi öldükten sonra, yenilmiş olarak ona bu hakkı vereceksin, o da kopup gidecek. 
     İşte bu duruma bizi getirenler fitneye kapılmış insanlardır. Yetersiz yöneticiler, ‘’bu bir avuç insandır, ölüp giderler’’ dediler; dışardan olan destekten habersiz göründüler, onu görmezlikten geldiler, içerde olan hadiseyi çözemediler, en tabii hakları vermek istemediler.
     1994’te bir mektup yayınlamıştım. O mektup ortadadır, yayınladık, dağıttık. Rektörlere gönderdik, parti liderlerine gönderdik, meclis başkanına, cumhurbaşkanına, hepsine gönderdik. Orda dedim ki: Şöyle bir ilkeden hareket edelim. Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına da yapma. En doğal bir ilkedir. Şimdi diyelim ki, Türkler, bizler, Kürtlerin nüfusunda olsak, 10 milyon diyorlar, 10 milyon Türk, 60 milyon Kürt olsa bu memlekette ve 10 milyona kendi dili ile eğitim yaptırmasa, biz kabul eder miyiz onu? Ben bir insan olarak, bir Türk olarak kabul etmem. Bana, ‘’biz 50 milyonuz, sen Türkçe eğitim yapamazsın’’ derlerse ben onu kabul etmem. Aynı şeyi o da kabul etmez. Tabii, bunun PKK ile terörle ilgisi yok bu dediğim hadisenin. Bunun, halkın, insanların hakkı ile ilgisi var. İnsanların hakları, insan hakkı ve en genel prensip; ‘’Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma’’ prensibi bunu emredir ki bize, ben kendime yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasından da istemem. Bunu baştan yapsaydık, ondan sonra yine PKK devam etseydi ve yine 50 bin kişi ölseydi, o 50 bin kişinin ölümü tamamen onların sırtında olurdu. Zaten yapamazdı. Bunu yürütemezdi. Fakat ne yazık ki, bizim yöneticilerimiz dışarının telkinleriyle, ‘’bunlar bir avuç insandır, öldürün kurtulun’’, işte yapılan telkin budur, fitne budur, buradadır. Halbuki öldürerek değil, onları kazanarak, kazanılmayacak kısım da olurdu, ama halkını, milleti kazan, senin milletinin parçası, onun gönlünü kazan, gerisi kolay, arkası gelir. Fakat ne yazık ki, bu fitneye kanıldı.
     Şimdi diyor ki, seçmeli ders olarak vereyim. Bu da ayrı bir gülünç, gülünç bir şey. Yani, biz de şöyle düşünelim; Diyelim ki, ana dilim Türkçe, benim ana dilim Türkçe, ilkokula gittim, hayır diyor, istersen anadilini sen seçmeli ders olarak alabilirsin. Bunlara gerek yok. Son derece açık bir şey vardır. Artık, akıl, mantık denen hadise, bazı şeyleri yapamazsınız, her istediğinizi. Tabii, Kürtçe ana dili ise Kürtçe eğitimini de yapar, ama ayrıca Türkçeyi de öğret ona. Hatta Türklere de, oralarda yaşayanlara da Kürtçe öğret. Birbirlerini bilmelerinde yarar vardır, dillerini, o dil de bizim, bu dil de bizim diyerek. Arapça konuşulan bölgelerde de Arapçayı öğret, o Arapça eğitim yapsın. Sen de, Türklerde orada Arapça öğrensinler. Bu şekilde bir mantıkla gideceksiniz. Fitneyi böyle önleyeceksiniz. O zaman fitne yürüyemez, devam edemez. Fakat ne yazık ki, en basit aklın kabul edeceği şeyleri kabul etmediler. 
     Hatta ben o zaman, 94 yılında yazdığım mektup, hepsine yazdığım mektupta; işte o zaman bir anayasal bir kurum olsun, devletin içinde tecrübeleri olmuş, geçmişte önemli görevler yapmış ve fikir adamı olarak, ilim adamı olarak kabul ettiğimiz insanlardan bir kurulu anayasal bir kurum yapalım, o bize bu zorluk çektiğimiz konularda prensipleri tayin etsin demiştim. Hani şimdi akil adamlar diyorlar ya, 94’te ben onlara, hem bu şekilde akil adamlar falan gibi kelimelerle değil de, bir kurum olarak, anayasal bir kurum olarak teklif ettim. Fakat ne yazık ki, en ufak bir şekilde bir ses çıkmadı, çözümü ta o zaman önerdik. Yani, fitneler için zamanında uyarılar da yaptık. 
     Fakat bugün sesimiz kısılmıştır. Kim kısıyor bunu? Bunu kısan, işte o görünmeyen, arka planda bütün bunları tasarlayan ve dünya ölçüsünde bir güç olan, gizli hükümet olan bir kuvvet, medya vasıtasıyla bizim sesimizi kısmıştır. Ne demek sesimizi kısmıştır? Şimdi ben burada ancak sizlere konuşuyorum, bir avuç ta insan bilgisayarları başında dinliyorlar. Hadi, bunu da siteye koyduk. Diyelim birkaç bin kişi de oradan görecektir. Ama, milyonlara hitap eden kanallar, milyonlara hitap eden gazeteler aksini söyleyecektir bütün bunların ve bizim haberimizi de vermeye kalksa, çoğu kez vermez, ancak verdiği zaman da içinden bir cümle seçer, onu da en olmadık şekilde yorumlayıp hücum eder. Yani, dünya korkunç bir medya tekeli ile fikirlere ambargo koymuştur, görüşlere ambargo koymuştur. Fitneye karşı ileri sürülecek görüşler ve önerileri duyurmamak için muazzam bir set oluşturmuştur…”


http://yucedirilis.org.tr/30-haziran-2012-tarihli-konusma/



Bu yazı 5912 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI