Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Melanet İsrail'de Mi?
Tarih: 30-09-2024 00:03:00 Güncelleme: 30-09-2024 00:03:00


 

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye gerçekleştirdiği saldırılar, tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bir vahşet olarak tarihe geçti.

 Bu saldırılar, ne vicdana ne de insanlığa sığar.

 Ortada bir savaş değil katliam var.

Ahlaktan, insaf ve insanlıktan yoksun bir devlet terörü, masumların yaşamlarına kast ediyor.

 Dünya ise sadece izliyor, belki de tarihteki en büyük utançlardan birine şahit oluyor.

 Adalet ve barışın artık yerle bir olduğu, insan haklarının ise rafa kalktığı bir dünyada yaşıyoruz.

 İslamiyet öncesi cahiliye dönemi dahi böylesi bir kıyıma tanık olmamıştır.

 İnsanlık adına utanç verici bu tablo, dünya tarihinde nadir rastlanacak bir trajedi.

 İsrail’in Yalnız Olmadığı Gerçeği

Bu savaşı sadece İsrail’in başlattığını ve yürüttüğünü söylemek saflık olur.

İsrail, tek başına hareket eden bir ülke değil, arkasında ona destek veren birçok güç ve işbirlikçi var.

Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in en büyük destekçisi olarak biliniyor. Diğer yandan, bölgede İsrail’in varlığını kendi çıkarları için sürdüren ülkeler de mevcut.

İran gibi ülkeler, söylemde İsrail karşıtı gibi görünse de fiiliyatta İsrail’in Ortadoğu’daki varlığına dolaylı yoldan hizmet ediyorlar.

Bugün İran, İsrail’i yok etmek şöyle dursun, bölgede dengeleri korumak için onun varlığını sürdürmesine izin veren bir pozisyonda bulunuyor.

İsrail’i durdurmak için gereken güç, maalesef İslam dünyasında bulunmuyor.

Ekonomik, teknolojik ve askeri olarak İsrail’e karşı koyabilecek bir yapı yok.

 Hz. Peygamber dönemindeki iman ve siyasi irade günümüzde mevcut değil.

O dönemki birlik ve inanç, ne yazık ki bugünün İslam dünyasında bir hayalden öteye gidemiyor.

Müslüman ülkeler, iç çekişmelerle boğuşurken, İsrail bölgedeki hegemonyasını daha da güçlendiriyor.

 İsrail’in Son Saldırıları

 Derin bir düşünce...

İsrail’in son saldırılarını nasıl okumalıyız?

Bu saldırılardan nasıl dersler çıkarmalıyız?

Bu sorular üzerinde düşünmek, yaşananları doğru anlayabilmek adına elzem.

İsrail’in Hizbullah Genel Sekreteri’ni hedef alarak gerçekleştirdiği son suikast, İsrail’in Ortadoğu’daki hegemonyasının bir göstergesi.

Bu cinayet ne ilktir ne de son olacaktır.

İsrail, kendisine karşı koyabilecek bir güç bulamadığı müddetçe bu tür eylemlerini sürdürmeye devam edecek.

Bu olay sonrası gözler hemen İran’a çevrildi.

 Birçok yorumcu, İsrail’in bu saldırısının arkasında İran’ı hedef aldığı yorumunda bulundu.

 Ancak, İran’ın bu süreçteki rolü çok daha derin.

İran, Ortadoğu’daki bazı grupları adeta İsrail’e satarak, kendi çıkarlarını koruma peşinde.

Son bir yıl içinde İsrail’in işlediği cinayetlerin hiçbiri karşılık bulmadı.

 Hiçbir İslam ülkesi, İsrail’e gereken cevabı veremedi.

Bu durum, İsrail’in şımarmasına ve kendisini dokunulmaz hissetmesine neden oldu.

 İsrail, karşısında güçlü bir rakip olmadığını biliyor ve bu yüzden her geçen gün saldırılarını daha da artırıyor.

İsrail’in gücünü artıran bir diğer unsur ise işbirlikçileri. ABD ve İran, İsrail’in bölgede güçlenmesine dolaylı yoldan katkı sağlıyorlar.

 İran’ın varlığı, İsrail’in elinde bir koz haline gelmiş durumda.

İsrail yok olursa, İran’ın da bölgede ayakta kalması zorlaşacaktır.

İran, sadece İsrail ile değil, aynı zamanda kendi içinde de ciddi çelişkiler yaşıyor.

Kendi müttefiklerini bile koruyamayan bir devlet, İsrail gibi bir düşmana nasıl karşı koyabilir?

İran, son dönemde İsrail ile doğrudan değil, "dolaylı yoldan işbirliği yapıyor" gibi bir görüntü çiziyor.

Kendi müttefikini İsrail’in istihbaratına satarak öldürten bir devletin Ortadoğu’da barış ve istikrardan bahsetmesi ne kadar mümkün olabilir?

 İran Ortadoğu’nun Musibeti Mi?

İran, Ortadoğu’da bir musibet haline gelmiş durumda.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında bir Şii alim, Hizbullah’ın Genel Sekreteri’ne vasiyetini yapmasını söyledi.

Bu sözlerin ardından iki gün geçmeden suikast gerçekleşti.

 

Bu durum, içeriden gelen bir istihbaratın olduğunu gösteriyor. Ortadoğu’da böylesine karmaşık oyunlar oynanırken, İsrail tüm bu karışıklıkların ortasında kendine güvenli bir alan yaratıyor.

İslam dünyası, ne yazık ki bu karışıklıklar arasında bir araya gelmekten uzak.

 Ortadoğu’da barış ve istikrarın sağlanması için İslam ülkelerinin birleşmesi, tüm grupların ortak bir hedef doğrultusunda hareket etmesi gerekiyor.

Ancak bu birlik sağlanmadıkça İsrail’in katliamları durmayacak.

 İsrail Başbakanı’nın Birleşmiş Milletler’deki konuşmasında, İslam ülkelerine “dostlarım” diye hitap etmesi, büyük bir ironi.

Kamera arkasında düşman olanlar, kamera önünde dostluk gösterileri yapıyor.

Bu durum, İslam ülkelerinin birliğinin ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne seriyor.

 Gazze ve Lübnan: Ortadoğu’nun Yaraları Derinleşiyor

Gazze’deki katliam bir yılını doldurmak üzere. Bu süreçte yüzlerce masum insan hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı.

 Ancak ne yazık ki saldırılar durmadı, aksine daha da şiddetlendi.

 Şimdi ise Lübnan’a yönelik saldırılar başladı.

 Lübnan, Ortadoğu’nun kalbinde yer alan bir ülke.

 İsrail’in Lübnan’a saldırması, İslam dünyasının kalbine bir hançer saplaması anlamına geliyor.

Bu saldırılar, İsrail’in bölgede daha büyük bir strateji peşinde olduğunu gösteriyor.

Küçük Arap devletçikleri, sıranın kendilerine geleceğinden endişe etmeli.

İsrail, Ortadoğu’daki gücünü artırdıkça, sıradaki hedeflerin kim olacağı belli değil.

Ancak bir gerçek var ki, İslam dünyası İsrail karşısında ne kadar bölünmüş halde kalırsa, bu katliamlar devam edecek.

 İslam Dünyası İçin Bir Uyanış Zamanı

Müslümanlar olarak bu süreçten ders çıkarmamız gerekiyor.

Ne zaman ki İslam’dan uzaklaştık,

Allah başımıza İsrail gibi bir zalim devleti musallat etti.

Ancak görünen o ki, bu durumdan ders almayacağız. İslam ülkeleri, kendi iç çekişmelerine son verip birlik olmadıkça, bu zulümler durmayacak.

Kendimize çeki düzen vermemiz şart. İslam dünyası olarak birlik içinde hareket etmeli, güçlü bir ekonomik, siyasi ve askeri yapı oluşturmalıyız.

Aksi takdirde, Ortadoğu’daki bu kanlı savaşlar ve katliamlar son bulmayacak.

 İsrail’in saldırıları, sadece Gazze ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak, bölgedeki tüm ülkeleri tehdit eder hale gelecek.

 Müslümanlar olarak, İslam’ın bize öğrettiği kardeşlik ve birlik ruhunu yeniden canlandırmazsak, daha büyük acılar yaşamaya mahkum olacağız.



Bu yazı 4658 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI