escort konya
Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Türkiye’de Siyaset El Değiştiriyor: Planlı Bir Oyun mu Yoksa Kaçınılmaz Bir Değişim mi?
Tarih: 23-10-2024 00:03:00 Güncelleme: 23-10-2024 00:03:00


 

Türkiye’nin siyasi arenasında son dönemde gözlenen hareketlilik, değişimin adım adım yaklaştığını ve bu değişimin tesadüf olmadığını gözler önüne seriyor. 

Ülke siyasetinin dümeni, küresel aktörlerin elinde şekillenirken, içerideki gelişmeler bu planın bir parçası olarak ilerliyor.

 Özgür Özel’in Edirne’de tutuklu bulunan Eski Siyasetçi Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmesi, bu oyunun açık bir hamlesidir ve uluslararası aktörlerin Türkiye üzerindeki yeni stratejilerine ışık tutmaktadır. Ardından Güneydoğu’ya planlanan ziyaret ise, siyasetin geleceğini yeniden dizayn etme çabasının ayak sesleri olarak değerlendirilebilir. 

Bu hamlelerin her biri, Türkiye’nin siyasi kaderini başkalarının belirlediği gerçeğini bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor.

 ABD ve Avrupa’nın Türkiye Planı: Siyaset İçeriden mi, Dışarıdan mı Şekilleniyor? 

Özgür Özel’in Demirtaş ziyareti, sadece siyasi bir nezaket ziyareti olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. ABD ve Avrupa’nın Türkiye üzerindeki politik hamlelerinin bir parçası olarak görülen bu ziyaret, uzun vadede Türkiye’deki güç dengelerini değiştirmeye yönelik bir stratejinin ilk adımları olabilir. 

Türkiye’nin siyasi sahnesi, yıllardır dış müdahalelerle yönlendirilen bir tiyatroya dönmüşken, bugün de farklı değil. 

Siyaset sahnesinin şekillenmesi, uluslararası güçlerin çıkarlarına uygun olarak adım adım dizayn ediliyor. 

CHP’nin Demirtaş’a yönelik hamlesi de bu stratejik planın bir parçası olarak sahneleniyor.

 Devlet Bahçeli’nin Açıklamaları: Öcalan Meselesi ve Kürt Sorununun Yeni Yüzü 

Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis grubunda yaptığı açıklamalar, Abdullah Öcalan’la ilgili farklı bir sürecin işareti olarak okunabilir. 

Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik konuşması ve silah bırakma çağrısı, aslında sadece bir şahsi düşünce değil, uzun süredir hazırlanan bir planın parçasıdır. Devletin geçmişte Öcalan’ı bir figür olarak kullandığı, şimdi ise bu figürü yeniden devreye sokarak yeni bir çözüm süreci ya da siyasi tasarım peşinde olduğu görülüyor.

 Devletin kendi eliyle büyüttüğü, stratejik figür olarak kullandığı ve sonra kontrolden çıkardığı aktörler, şimdi yeniden sahaya sürülüyor. Bu, devletin kendi eliyle yarattığı sorunları çözüme kavuşturmak için çaresizce başvurduğu bir yöntemdir.

Öcalan’ın devlet için ne anlam ifade ettiği ve nasıl bir araç olarak kullanıldığı bugün çok daha net bir şekilde anlaşılıyor. Tıpkı FETÖ örneğinde olduğu gibi, devletin yanlış tercihlerinin sonuçları, bugün başımıza bela olarak geri dönüyor.

 FETÖ, devletin içindeki kökleriyle devlete savaş açarken, Öcalan’ın da farklı bir düzlemde kullanılarak yeni bir siyasi stratejinin parçası haline getirildiği görülüyor.

 Milliyetçilik ve Irkçılık Üzerine Yapılan Siyaset: Türkiye’de Karşılık Bulmuyor 

Dünyanın birçok yerinde sağ ve ırkçılık temelli partiler güç kazanırken, Türkiye’de milliyetçilik üzerinden siyaset yapan partilerin beklenen etkiyi yaratamaması dikkat çekiyor. Türkiye’nin siyasi atmosferinde milliyetçilik artık prim yapmıyor, halkın karşısında anlamını yitiriyor. 

Bu durum, siyasetin yeniden yön değiştirmesi ve daha geniş bir kitleye hitap edecek yeni stratejiler geliştirilmesini zorunlu kılıyor. 

Devlet Bahçeli’nin, milliyetçi tabanın beklentilerine rağmen Öcalan’a yönelik açıklamalar yapması, bu değişim sürecinin ve siyasi rol dağılımının işareti olarak görülebilir. Siyasetçiler, eski yöntemlerle oy devşiremeyeceklerinin farkına varmış durumdalar ve bu yüzden yeni arayışlar içerisine girmişlerdir.

 CHP’nin Güneydoğu Ziyareti ve Kürt Seçmenlere Verilen Mesaj 

CHP lideri Özgür Özel’in Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yapacağı ziyaret, içerik ve amaç açısından sır gibi saklanıyor. 

Kiminle görüşeceği, hangi kanaat önderleriyle temas kuracağı, bu ziyaretin esas niyetini ortaya koyacaktır. Ancak bu kadar gizlilik içerisinde yapılan bir ziyaret, bölgede büyük bir değişimin kapıda olduğuna dair sinyaller veriyor. 

Özel’in Edirne’de verdiği mesaj, Demirtaş’a ve Dem tabanına yönelik bir jest olarak okunabilir, ancak bu hamle Kürt seçmenler için ne anlama geliyor?

CHP’nin amacı, bölgedeki tabandan oy kazanmak ve bu oyları gelecekteki seçimlerde kullanmak gibi görünüyor. Bu noktada asıl soru, CHP’nin bu hamleleriyle ne kadar inandırıcı olabileceği ve Kürt seçmenlerin beklentilerini karşılayıp karşılayamayacağıdır.

 Zira Kürt meselesi, Türkiye’nin en karmaşık sorunlarından biridir ve bu sorunun çözümü, sadece siyasi jestlerle değil, gerçekçi ve samimi adımlarla mümkün olabilir.

 Türkiye’de Siyaset Çıkar Çetelerinin Elinde mi? 

Türkiye’de siyasetin geldiği nokta, halkın çıkarlarından ziyade belirli güç odaklarının talepleri doğrultusunda şekilleniyor. Siyasi partiler ve liderler, halkın gerçek sorunlarını çözmek yerine, belirli çıkar gruplarının taleplerine göre politika üretmeye başladılar. Bu durum, siyasetin halktan kopmasına, güven kaybına ve toplumsal çürümeye yol açtı. 

Bugün Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalar ve Öcalan üzerinden yürütülen tartışmalar, aslında Türkiye’deki siyasetin çıkar çetelerinin elinde nasıl bir oyuncak haline geldiğini gösteriyor.

Bu noktada Türkiye’nin önündeki en büyük sınav, siyasetin gerçekten halkın çıkarları doğrultusunda yeniden şekillenip şekillenmeyeceğidir.

 Siyasi dizaynın başkalarının eliyle yapıldığı bir ortamda, halkın iradesinin ne kadar geçerli olabileceği büyük bir soru işaretidir. 

Halkın taleplerinin ve beklentilerinin karşılanmadığı bir siyasi yapının uzun süre ayakta kalamayacağı ise aşikardır.

 Türkiye’de Siyasetin Gerçekten Değişmesi Mümkün mü? 

Türkiye’de siyaset, yıllardır çıkar gruplarının kontrolünde şekillenmekte ve halkın gerçek sorunları siyasetin gündemine dahi girmemektedir. Siyaset temiz ve dürüst olmadığı sürece, ülkenin temel sorunları çözülemez.

 Bugün siyasetin yeniden dizayn edilmesi gerektiği gerçeğiyle yüzleşiyoruz, ancak bu dizayn halkın çıkarlarına göre mi, yoksa belirli güç odaklarının taleplerine göre mi yapılacak? İşte asıl soru budur.

Siyasetin aktörleri ve güç dengeleri değişiyor olabilir, fakat değişim gerçekten halkın beklentilerini karşılayacak bir yönde mi ilerliyor?

 Türkiye’nin siyaset sahnesi, her zamanki gibi karışık ve karmaşık bir süreçten geçiyor. Ancak bu kez değişim rüzgarlarının daha sert estiği, bu değişimin küresel güçlerin eliyle şekillendirildiği aşikâr. Yeni bir yüzyılda Türkiye siyaseti, ya halkın iradesiyle şekillenecek ya da dış müdahalelerin yön verdiği bir kaosa doğru sürüklenecektir.

Halkın siyasete güvenini yeniden kazanmak ve ülkenin geleceğini sağlam temellere oturtmak için radikal adımlar atılmalı, temiz ve dürüst bir siyaset anlayışı benimsenmelidir. Bugün Türkiye’nin önündeki en büyük meydan okuma, kendi geleceğini başkalarının çizdiği bir yol haritasından çıkarıp, gerçekten halkın iradesine teslim etmektir.



Bu yazı 3100 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI