Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Ölüye saygı inancımızın gereği olmalı!
Tarih: 30-11-2020 00:03:00 Güncelleme: 30-11-2020 00:03:00


Bir toplumun bozulup bozulmadığı, toplumsal ilişkilerdeki müspet veya menfi değişimden anlaşılabilir. Türkiye Devletinin rejimi, laik bir Cumhuriyettir. Bu sistemde kimsenin dinine veya dinsizliğine müdahale edilemez. İsteyen istediği inancı yaşayabileceği gibi, isteyen de bize göre Bâtıl olduğuna inandığımız bir inancı dahi savunabilir.

Ne var ki bazen vuku olan olayların insanları gözü önünde yaşamakta adli bir vaka olayı için cenazelerin hastanelerin morglarında saatlerce bekletilir. 

Neymiş Adalet bakanlığına bağlı olan içinde savcısı, doktoru vs olan heyetin gelmesini bekliyor. Bu beklemenin acılı ailenin acısı bir kat daha artırmaktır. Acılı ailenin cenazesini erken alıp defin etmek için iktidar partisini vekili veya ortağı olan siyasi partinin İl başkanını devreye sokarak otopsi heyetin gelmesi için çaba sarf ediyor.

Nafile bu çabalarda boşuna…

Kimseyi takmayan bir anlayış hâkim.  Oysa devlet vatandaşını düşünerek nöbetçi savcı ve ekibi oluşturarak gecenin hangi saatinde olursa olsun olay yerine giderek gereken incelemeleri yaparak vatandaşı mağdur olmasın diye önlemi almış. 

Bu gibi birçok yanlış uygulamalar milletin devletine olan kızgınlığını artırıyor sanırım.

Yetkilerin bu gibi yanlış uygulamaları için önlem alması gerektiğini Devleti temsil eden yetkililer, çoğu zaman bu gibi hadiseleri kınamakta ve bu gibi provakatif eylemlerin gayri insanî olduğunu, bizim inanç değerlerimizle, kültür ve medeniyet değerlerimizle bağdaşmadığını ifade etmektedir.

Lakin buna rağmen benzer hadiselerin yine yaşandığını görmekteyiz.

Ölüye saygı bizim inancımızın, medeniyetimizin en temel unsurlarından bir tanesi olduğu halde neden toplum olarak bu hâle geldik?

Halbuki bizim dinimiz, hangi dinden veya inançtan olursa olsun, (zalim olanlar hariç) her insana, hem hayattayken, hem de öldükten sonra azami derecede saygı gösterir. Bütün insanlar,  saygıyı hak eder. Çünkü Allah, kitabında açıkça şöyle buyurmaktadır…

Hz Peygamberimiz (S.A.V) de bir gün yanından geçen bir cenazeyi gördükten sonra hemen ayağa kalkmasından sonra sahabelerin kendisine bunun bir Yahûdî cenazesi olduğunu haber vermeleri üzerine bütün insanlık için şöyle bir sosyal mesaj vermiştir:

“O da bir insan değil mi?”

Her hâlükârda bizden olsun veya olmasın merhametin bir gereği olarak eşref-i mahlûk olan insana saygı, bir Müslümanın güzel ahlâkındandır. Yaşadığı müddetçe ve vefatından sonra da istisnasız her insana saygı, dinimizin sosyal hayata dair belirlemiş olduğu en önemli temel esaslarından birisidir. Toplumsal bir kural adab-ı muaşeret gibi görülebilen bu tutum ve davranışın arkasında ayrıca öze doğru bir manevî hatırlatma da vardır.

Nitekim Peygamberimiz (sav), yabancı bir cenaze merasimi esnasında ayağa kalktığı gibi şu sözleri de sarf etmiştir:

“Şüphesiz ölüm, korkunç bir şeydir. Cenazeyi gördüğünüzde hemen ayağa kalkınız.”

Bir Müslüman, bir hamlede, hem vefat edene ve cenazeye katılanlara hiçbir önyargıda bulunmadan insanlık adına saygı gösterecek, hem de ölüm gibi olağanüstü bir olay karşısında kendi uhrevî akıbetini düşünerek, ruh dünyasıyla içsel bir muhasebe yapacak.

İşte, Müslümana yakışan budur. Peki, son yıllarda vuku bulan olayları nasıl yorumlamak gerekir?

T.C. vatandaşlarının arasında yeni husumetlere ve yeni etnik/dinî/mezhebi bölünmelere yol açabilecek her türlü tahrip ve tahrik edici eylemlerinin vukuu bulmaması için, başta yöneticilerimiz olmak üzere herkes, birbirine saygı duymalı ve hayra davet eden yumuşak ve mutedil bir dil kullanmalıdır.



Bu yazı 4972 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI