Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
KÜRD- TÜRK KARDEŞLİĞİ İNANÇTA BAŞLADI DİLDE BİTMESİN!..
Tarih: 18-01-2023 00:01:00 Güncelleme: 18-01-2023 00:01:00


Bir milletin varlığı kendi konuştuğu ana dili.

Bu dili erozyon uğradığı zaman, milletin  kendisi yok oluyor.

 Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in birçok Âyet-i Kerimesi'nde Allah (cc.),  insana hitap ederek,  "Aklınızı kulanın." der.

Allah,  akıl fikir versin, insanlarımıza.

Bir ülkede asıl unsur olacaksın,  dilin yok olması için devlet sanki  bir lütuf diye seçme hakkı veriyor.

Bu çok yanlış değil mi?

Sosyal medyaya bakıyoruz.

Herkes Kürtlere çağrıda, adeta.

" Dilini ve dinini seçin" muhabbeti.

Bu davranış,  demokrasiye sahip olmayan ülkelerde bile yok.

Yan komşumuz Suriye’ye demokrasi gelmesi için mücadele veriyoruz.

Orada bile öyle bir uygulama yok.

Bu dil, ne zaman yok olmaya çalıştı?

Size birkaç örnek vermek istiyorum.

Yakın tarihe kadar da Kürtçe medreselerin sayesinde hep zengin kaldı.

Ne zaman PKK,  medreselere bakış açısını değiştirdi ve saldırdı, o zaman Kürt dili yok oldu.

İkinci örnek...

Ne zaman AK Parti İktidarı medreselerimize el atarak okul gibi medreselerimizi devletin kontrolüne aldı,   o zaman Kürt dili yok oldu ve medreselerimizin fonksiyonu kalmadı.

Cumhuriyetle alfabe Ladinî oldu,    Batı ile Kürtçe Ladinî’ ye dönüştü.

Batı, kendisine benzettiği ve yok etmek istediği her şeyi değiştirir.

Dil, onun önceliğidir, ilk sırada.

Alfabe değişince ne değişti?

Alfabe ile değişir, her şey.

Eğer Kürdün düşman işgalinde karşı duruşu, toprakların   kurtarılması için cephelerde omuz omuza düşmana karşı savaş vermişlerse,  onların da bu topraklarda kendi dilini ve  dinî inancını ders olarak seçmeye hakkı yok mu? 

Kendi ihtiyacına ve çıkarına göre demokrasi kurallarını işgal edenler, kendi sistemlerine göre oluşturan ülke anayasalarında güvence altına alanlar, artık yorulmaya ve çalışmaya ihtiyaç duymaz.

İşler, tıkırında yürür.

Çünkü bu yolla eğitim alanlar, kendi fikirlerinin birer savunucusu, müdafiî olur.

Bu izlenen metot,  siyasetçimin,  profesörümün,  eğitimcimin,  bu milletin aklıyla alay etmekte başka bir şey değil, aslında.

Biz,  hak ediyoruz.

Biz,  nasılsak öyle yönetiliriz.

Kur'an, Allah'ın Kelâmı böyle buyuruyor.

Düşünün tüm dünyada zorunlu eğitimin parçası olan üniversiteye kadar öğretilmek istenen İngilizcenin mayası neden garipsenmiyor?

İngilizce ‘ye karşı değiliz, sömürü sistemine karşıyız...

İngilizler, işgal ettikleri topraklarda kendi dillerini mecburî tutar.

Fransızlar, Afrika'da bunu yapmıştır.

Almanlar, farksız davranmamıştır.

Bir Faslı, Tunuslu, Cezayirli Fransızca bilir, Paris'i görmeye can atar.

Siz, topraklarına sahip çıkan Cezayir'de bir buçuk milyon Cezayirlinin katledilme sebeplerini araştırırken Fransızca'yı, dolayısıyla Fransa'yı reddeden anlayışı görürsünüz.

Dil, Allah'ın âyeti, Millet Allah'ın âyeti değil midir?

Beyaz ırk, Kızılderililere İspanyolca öğretti, ne oldu?

Yeryüzünde kaç bin Kızılderili kaldı?

Afrika'dan odun istifi gibi gemilere doluşturulan Afrikalılar, Zenci/ Negro sıfatıyla hangi dili konuşur?

Siz Alex Halley'in kitabı Kökler'i okudunuz mu?

Bir ara TRT Siyah-Beyaz Dönemi'nde diziye çevrilen Kökler'de Afrikalı olmanın bedelinin ne olduğunu bulabilirsiniz.

Muhammed Ali'nin hayat hikâyesini okuyun.

Malik bin Şahbâz/ Malcolm X'in hakkında bilgi edinin.

Mutlaka kendinize ait bir şeyler bulacaksınız, dolaylı olarak.

Dil gidince her şey gider.

Dili ile var olur, insan.

Dil olmayınca bir şey olmaz.

Avrupalı, bu çağda menhûs, mülevves düşünce yapısıyla yine rahat değil.

Korkuları var oldukça rahat etmezler.

Aynı Kıble'ye duran insanlar, niçin birbirine düşman kesilir?

Aynı Rabbe el açan insanlar, neyi ister?

Bakın dil o kadar önemli ki bir gıda iş yerine gidin, alacağınız yiyecek ve içecek dahil hemwn hemen her şeyin adı, bilmediğiniz dillerden.

Giyim, kuşam da öyle.

Evinizdeki bir çok eşya adı.

Dilinize sahip çıkmadığınızda hayatınızı rotanızdan çevirecek gizli ellerin sinsî plânlarının farkında mısınız?

Hiç bir şey bilmiyoruz, diyelim.

Son otuz-kırk yıldır çocuklarımıza verdiğimiz isimlere bir bakın.

Ne kadar değiştik?

Kürtçe isim taşıyan çocuklar ne Kürtçe bilir ne de böyle derde sahip.

Hamburger yer, cola içer, cips tüketir, tişört giyer, anlamadığı dilden şarkıları dinler, dans eder, hippy tarzı hayat sürer...

Televizyon dizilerine baktınız mı?

Onlarda daha bir fecaat!..

Mekân Midyat olur, yerel giyim ve kuşam, kadın-kandırma-cinayet üçgeninde, herkes kimin ne yapacağı merakı içinde.

Seyirci, bölge insanını böyle tanır, böyle bilir.

Sahi Kürdün de Müslüman olduğunu yeni öğrenen birine rastlarsanız, ne olur?

Yer Isparta.

Camide namaz.

Şehadet parmağı serbest değil.

Avuç kapalı.

Tekbirlerde parmaklar açık, baş parmak kulak memesi hizasında.

Cemaatten bir yaşlı, namaza şaşırmış.

Şafiî Mezhebi'ni bilmiyor.

İmam Efendi, mezhebin ismini biliyor.

Acı bir imtihan.

Namazda okunan sûrelerden okuyorum.

İtiraz yok.

Bir çok sûrenin Türkçe mealini ve açıklaması, bu arada eksik değil.

Garip bakışlar...

Bir sûreyi Türkçe ifade ediyorum.

İmam Efendi de dinliyor, hafız kendisi.

Tecvide takılıyor.

Nereli olduğum merakı başlıyor, bu sefer.

Memleketimi belirtiyorum.

Burada bir sıkıntı var.

Bu şehrin ve bölgenin Ermenî iddiası var.

Kürtçe bilen olup olmadığını soruyorum.

Nihayetinde askerde olan oğlunu ziyaret etmiş, yaşlı bir adam.

Ulu Cami, Hz. Süleyman ve 1970'leri anlatıyor.

Namaza niyetin Kürdçe olup olmadığı sorgulanıyor.

Arapça niyet ediyorum.

Biri içinde namazın geçmediğini söylüyor.

Abdest'in Türkçe değil, Farsça ve Kürdçe olduğunu belirtiyorum.

Av-dest& Abdest şeklinde izah...

Su destisini açıklıyorum.

Ortam biraz yumuşadı.

Neden Türkçe niyetle namaza başlamadığımız sıkıntısı.

İsmimizin "Mehmet" olduğunu belirtiyoruz.

Allah'ın her dili bildiğini belirtiyoruz.

Nafile değil, açıklamamız.

Her şey yolunda giderken Kudüs'ü kurtaran ismin Sülha'd- din olduğunu ifade ediyoruz, "Selahaddin-î Eyyubî" deyince biri rahmet diliyor.

İmam " Büyük Türk Komutanı" olarak söze başlayınca, bizi dinleyen bir başka genç, usulca fısıldıyor:

- Sakın Kürt deme!..

Anlatabiliyor muyuz, bizi ayrıştıranları?

Aynı camide olacaksınız, namaza ka'metiniz Kürdçe olmayacak!..

Almanca olsa ne olur Farşca olsa ne olur.

Teşekkür ederek ayrılıyoruz, camiden.

Cemaatten üç-dört yaşlı konuşup duruyordu, tartışarak.

Selam ile ayrılırken selama " "Âleyku'm-selâm" cevabı geldi.

İşte burada birleşiyoruz, farklı dilden de milletten de olsak dahi.

Bunun kabul edilmemesi için çaba harcayanlar kim?

Bu bilinmedikçe kıymet taşımaz, yaşantımız...

Anlatabiliyor muyuz?



Bu yazı 1810 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI