Biliyoruz, dünya hayatında zorluklar olacak ki kolaylıkların kıymeti bilinsin.

Darlık olmalı ki genişlik olsun.

Fakirlik olmalı ki zenginlik söz konusu edilsin.

Yaşlılık olmalı ki gençliğin değeri anlaşılsın.

Hastalık olmalı ki sağlığın önemi kadr û kıymet kazansın.

Günümüzde bu denklemin hep birinci şıkkı var: Zorluk, darlık, fakirlik, yaşlılık, hastalık...

Her şeyde bir hayır vardır.

Bir saat, bozulmadıkça doğru vakti gösterir.

Biz, itiraz ettikçe durmuş saatin günde vakti iki kez doğru gösterdiğini iddia edenler var.

Evlere şenlik, ahvalimiz...

Bu gidişle çaya şeker bırakmayacağız.

Sağlıklı oluruz.

Allah'tan tuz zam görmedi.

Ya tuz zam görse, yemekler tuzsuz nasıl yenilir?

Ekmek fiyatları, yakın zamanda artacak gibi görünüyor.

Simit ve çay, 5 TL.

Denilebilir ki Almanya'da, Fransa'da, Hollanda'da onlarca lira, bizim paramızla..

Beş kişilik bir aile günde üçer simit yese on beş simitin bedeli, 37,5 TL. Sadece ayda varın siz hesaplayın.

Hep simitle karın doyurulmaz ki...

5 Kişilik bir aile günde on ekmek alırsa ayda 1050 TL yapar.

Elektrik, su, doğalgaz- ısıtma, telefon, ulaşım yok...

Mercimek, 20 TL olmuş.

Makarna paketi yarım kilo 6 TL...

Bulgurun kilosu 9 TL.

Asgarî ücret, 4000 TL olsa ve 5 Kişilik evde iki kişi çalışsa yoksulluk sınırında yaşam söz konusu.

Artık, kiralar eskisi gibi değil.

Ekonomik vurgun içinde zengin olanlar, var elbette.

Altını, dövizi olanlar zengin olduğunu sanır da paralarının değer kaybını sadece sağlar.

Üretim azaldıkça tüketim dışardan karşılanır.

Çiftçi üretmedikçe hububat ve bakliyat, dövizle alınır.

Biz, tarım ülkesiydik.

Mercimekten pirince ve buğdaya kadar bir çok kalem dışardan geliyor.

Sebze ve meyve ithalatına gerek var mıydı?

Muz yemesek, ölür müyüz?

Avakadoya gerek var mı?

Altın çileğe döviz ödemek şart mı?

Biz, hayvancılık ülkesiydik.

Neden et ve süt ürünleri ithal ediyoruz.

Bir TV kanalında her şey güllük- gülistanlık, öbüründe her şey cehennem.

Şaşırıp kaldık, doğrusu.

Teknolojik yenilikler olmalı.

Savunma sistemleri şarttır, millî güvenlik açısından.

Anlıyor ve biliyoruz.

Her akşam dört televizyonda tartışma programları...

Aynı kimse spordan müziğe, sinemadan heykele, siyasetten ekonomiye kadar her şeyi biliyor ve çekirge misali televizyondan televizyona zıplıyor.

Vatandaş, kemer sıka sıka bunaldı.

Biliyoruz, güzel günler yaşayacağız.

Bu devam ederse, ekonomik bunalım dalga dalga ülkeyi sarar.

Her zaman dış mihraklar yapar, bunu.

Karaborsa, zamlar...

Allah aşkına, memura ve işçiye zekat verilebileceğine fetva verilir, oldu.

Asgarî ücret belirlemeleri yapılırsa en az 5000 TL olmalı, ödenecek olan.

Aynı şekilde emekli ve diğer çalışanlar da gözetilmeli.

Hayat, göründüğü gibi değil...

Bu gün herkesin ve her kesimin anlayacağı dilden yazdık.

Gidişat, böyle giderse Allah'a kulluk yerine bankalara esarete sürükleyecek tüm toplumu.

Bu yangın söndürülmeli!