Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
MASUM NARİN ve SON DURUM...
Tarih: 26-08-2024 00:03:00 Güncelleme: 26-08-2024 00:03:00


 

Diyarbakır’da Kayıp Narin.

Narin, küçük bir kız çocuğu.

Gün ortası kayıp.

Bulunulan yer köy.

Ne bir vahşi hayvanın yaşam alanıdır, köy ne ormanlık var.

Kız çocuğu günlerce kayıp.

İnsanlığın aynasındaki çatlaklar, belirginleşiyor.

Diyarbakır’da altı gün önce kaybolan küçük Narin’in arayışı, yalnızca bir çocuğun bulunması değil, aynı zamanda insanlığın vicdanında açılan derin bir yaraya da dikkat çekiyor.

Bu masum çocuk, her sabah olduğu gibi Kur'an kursuna gitmek için evden ayrıldı, ancak bir daha geri dönmedi.

Ev dediğiniz ile ders alınan yer, arası birbirine uzak değil.

İnşaatının birinci katı biten cami, bir büyükçe salonuyla Kur 'an Kursu.

 Narin’in kayboluşu, hepimizin yüreğinde büyük bir acı ve endişe bırakıyor.

Bir ailenin umutla beklediği sevindirici haber, ne yazık ki her geçen gün biraz daha gecikiyor.

 Acımasız bir dünyada, acımasız insanların kurbanı olabilecek bu masum çocuğa ne oldu?

Kim, kimler bu küçücük bedenden ne istedi?

Bu sorular, Diyarbakır’ın sokaklarında yankılanan çaresiz bir çığlık gibi kulaklarımızda çınlıyor.

Narin’in kaybolduğu gün, Diyarbakır’da sanki yer yarıldı da o küçücük bedeni yuttu.

Bu olay, sadece bir çocuğun kaybolması değil, aynı zamanda toplum olarak ne kadar savunmasız ve kırılgan olduğumuzu da gözler önüne seriyor.

Narin’in gittiği yer belliydi: O gün Kur'an Kursu'na gitmek üzere yola çıktı.

Çıktığı yer de aynıydı: Kur'an kursu.

Ancak o kursun kapısından çıktıktan sonra ne oldu?

Kimlerle beraberdi?

 Ne zaman ortadan kayboldu?

Bu sorular, yalnızca Narin’in bulunması için değil, toplumsal güvenliğimizin ne durumda olduğunu anlamak için de üzerinde durmamız gereken sorular.

Diyarbakır, tarih boyunca barışın, sevginin, kültürün ve ilmin merkezi olarak bilindi.

 Ancak bugün, küçük bir kızın kaybolduğu şehir olarak anılıyor.

Bu durum, hepimizin yüreğinde derin bir yara açıyor.

 Diyarbakır, büyük bir şehir; içinde sayısız insanı barındırıyor. Fakat bu insanların her biri, artık masum değil.

Masumiyetin kaybolduğu bir dünyada yaşıyoruz.

 Peki, bu insanları bu hale getiren nedir?

Neden böylesi trajedilerle yüz yüze kalıyoruz?

Bu soruların cevabını ararken, içimizdeki insanlığı kaybetmemek için büyük bir mücadele vermemiz gerekiyor.

Narin’in kaybolması, hepimizin vicdanına bir çağrıdır.

Bu olay, insanlığın ölmeye yüz tuttuğunu, ona sahip çıkanların ise azaldığını bize acı bir şekilde hatırlatıyor.

Her geçen gün umutlarımız biraz daha tükeniyor ve yerini acılar dolduruyor.

Narin’in kaybolması, bize gösteriyor ki insanlar vampirleşmiş, acımasızlaşmış.

 Oysa ki bu dünya, çocukların masumiyetine muhtaç.

Onlar olmasa, dünya çoktan başımıza yıkılırdı.

 Biz, bu çocukları korumak, onların masumiyetini yaşatmak için elimizden geleni yapmalıyız.

 Diyarbakır’ın her köşesinde bir umut, bir sevgi haberi bekleniyor. Ancak her geçen gün bu umutlar biraz daha azalıyor, yerini derin bir çaresizlik alıyor.

 Bu olay, hepimizin içinde bulunduğu durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor.

Diyarbakır, böyle bir olayla anılmaması gereken bir şehir.

 Burası sevginin, barışın, kültürün ve ilmin merkezi olmalıdır. Ancak küçük Narin’in kaybolması, bu şehrin de ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor.

Peki, bu küçücük yavrudan ne istendi?

Onu kim, kimler alıkoydu?

Narin’in kaybolması, yalnızca bir çocuğun kaybolması değil, aynı zamanda insanlığın da kaybolmasıdır.

 Diyarbakır’ın sokaklarında yankılanan bu çaresiz çığlık, hepimizin vicdanına dokunuyor.

 

Bu durumun sorumluluğunu taşıyan herkes, bu çığlığı duymalı ve harekete geçmelidir.

Allah'tan dileğimiz, Narin'in sağ salim ailesine kavuşmasıdır.

 Ancak bu olay, bize insanlığın ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunu da hatırlatıyor. İnsanlık ölmüş, kötülük ise hayat bulmuş durumda.

Bu durumu tersine çevirmek, insanlığın yeniden yaşamasını sağlamak bizim elimizde.

Hepimiz, insanlık için çaba sarf etmeli, onu yeniden hayata döndürmeliyiz.

 Nasıl ki bir insan, sevdiğine kavuştuğunda mutlu oluyorsa, bizler de insanlığa yeniden kavuştuğumuzda mutlu olmalıyız.

 Diyarbakır, sevgi, barış ve kültür şehri olarak anılmalı. Ancak bu olay, bu şehrin de ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunu gösteriyor.

Yüce Allah'tan temennimiz, küçük Narin’in sağ salim ailesine kavuşmasıdır.

 İnsanlık yaşasın, kötülük ölsün. Biz, bu çabayı yükseltmek, insanlığın vefatını önlemek ve insanların sevgisini kazanmak için çok çalışmalıyız.

Bu olay, hepimize büyük bir ders olmalı.

İnsanlık için çaba sarf edenlerin sayısı azalmış olsa da, biz bu çabayı yükseltmeli, insanlığın yaşaması için elimizden geleni yapmalıyız.

TV rayting programlarında " Narini kim kaçırdı?"  Sorusuna cevap aranmamalı.

Sonrasında " Katil kim?" Sorusu gelmemeli.

Köyü gördük.

Diyarbakır Çarıklı'ya girerken köprüden sağa saplanan ara yol.

Solunda ağaçlık alan.

Birkaç dakika sonra köy, hafif bir yükseltide kurulu.

Jandarma, Kızılay, AFAD olmak üzere çalışanlar var.

Kimi çarpık anlayışın müptezel temsilcileri, " Narin ve Kur 'an Kursu" üzerinden bağlantı kurarak, belden aşağı vurmasın.

Çocuğun arkadaşlarından ayrılma anı kamerada tespitli.

Tek husus, Çarıklı'ya giden kimi araç kayıtları.

21 Ağustos araç kayıtları, muhtemelen güvenlik amaçlı açıklanmıyor.

Devletin birimleri konu üzerinde çalışıyor, çaba gösteriyor.

Sanal ortamda ve yazılı-görsel-sesli medyada bu küçük yavrucak için ne gerekiyorsa yapılmakta.

Bu kayboluş, ince araştırmalarla ortaya çıkacak bir sonuca gebe.

Umuyor ve bekliyoruz ki kaçıran kim ya da kimlerse bulunur.

Küçük Narin'in annesine ve babasına kavuşması duamız.

 



Bu yazı 4513 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI