Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Bir memleketi kalkındırmak beceri işidir!
Tarih: 02-03-2021 00:03:00 Güncelleme: 02-03-2021 00:03:00


Diyarbakır Türkiye’nin aynasıdır. Onun için zaman zaman siyasetçiler, “Türkiye’nin huzuru Diyarbakır’dan geçer” ya da “Avrupa Birliğinin yolu Diyarbakır’dan geçer” derler. Evet, belki bu sözler siyasi partilerin “kimliklerine bir vurgu, olaylara bakış açısını” anlatan sözlerdir, ama boşuna söylenmiş sözler değil, siyasi niteliklerinden bağımsız olarak bir doğruya işaret ediyor.

Diyarbakır gerçekten de her anlamda, Türkiye’nin bir aynasıdır. Bu aynaya bakarak, Türkiye’nin siyasetini ya da ekonomisinin gidişatının nereye gideceğini görmek mümkün.

Diyarbakır son dönemlerde ciddi bir ekonomik darboğazlıkla boğuşuyor. Kurumlar, küçük işleri PR çalışmasıyla, kampanyalarla olduğundan büyük gösterme gayretinde. Tabi yerle ve ulusal basında bunu köpürtmede pek mahir. Ancak, köklü değişim, istihdam, ekonomik girdi gibi laflarla süslenen PR çalışması, zaman içinde sadece bir PR çalışmasıyla kalıyor. Öve öve bitirilemeyen “yatırımlar” haliyle kendi çapındaki küçüklüğü ile kalıyor.

Kurum yöneticilerinin kendilerini, projelerini, çalışmalarını anlatmaları haklarıdır. Ama kendilerinin de inanmadığı bir şeye halkı inandırmaya çalışmaları ayrı bir durumdur. Sadece duymak istedikleri şeylerin söylenmesine alan açma isteği zamanla onları kentin asli sorunlarından uzaklaştırır, onların gündemi ile vatandaşların gündemi apayrı şeyler olarak belirir. Ve beklenen yabancılaşma, sorunlar karşısında şaşırma ve halktan kopma tam da bu şekilde gerçekleşir. Bu gerçekleştiği zaman artık o yöneticinin “başarısızlık” hanesini düzeltmek mümkün olmaz.

Bunun için kurumların, düzenli ve kendilerinin duymak istediği şeylerin dışında halkın sorunlarına inmesi bunu öğrenmesi lazım. Kendilerine yönelik tepkileri sebatla karşılayıp, uzun süreye yayarak diyalog ve güven verici adımlarla karşılık verilmeli. Zaman içinde popülistlikle başaramadıkları şeyi aslında bu adımlarla başardıklarına kendileri de şahit olacak.

Oluşturulan çözüm masaları eğer sorunları çözmesi gereken yere iletemiyorsa, ya da iletiliyorsa da sorunlar yine sorun olarak kalmaya devam ediyorsa masanın ne anlamı kalır ya da sorunu iletmenin ne anlamı kalır. Sorunların çözümünün adımı geri dönüşlerdir, diyalogdur, çözüm seçeneklerinin tartışıldığı uzlaşma ortamıdır. Monolog, bir çözüm yöntemi değil, çözümün bastırılmasıdır.

Bakın bir örnek üzerinden gidelim. Diyarbakır Kulp ilçesinde, nitelikli ipekböcekçiliği yapılıyor. Buradan elde edeline ürün kaliteli bir üründür. Haliyle Diyarbakır’a atanan her yöneticinin gündemine, kentin bürokrasisi tarafından ilk olarak sokulur. Bu öyle bir proje olarak geliştirmeye hedef alan bir gündem değil, tamamen yöneticinin ilk vaatlerinin tasarısı olarak sunulur ve öyle de kalır. Yönetici, ipekböcekçiliğine ilişkin en olmaz sözleri söyler, heyecan ve beklenti yaratır, söyledikleri tabi bir projeye dahilinde söylenenler değil, öylesine söylenmiş sözlerdir ve kendisi de bunu bilir.

Ama zaman içinde kenti tanıdıkça yeni projelerden bahseder, ama hepsi sadece bahis konusudur, sadece umut yaratma kampanyasıdır, kendisi için de bir halkla ilişkiler çalışmasıdır ve öyle de kalır. Arşivler taransa milyonlarca örnek görülür bu zaman tünelinde.

İpekböcekçiliği ile devam edelim. Kulp’ta üretilen ipekböcekçiliği ürünü Diyarbakır’da işletilmez, Bursa’ya gönderilir. Ama her yönetici de bununun sözünü verir. Ama uygulama proje ve Pazar geliştirme çalışmasına gelince elde var sıfır. O da sırf söylenmek için söylenmiş sözlerden sadece küçük bir sözdür.

Bir başka örnek. Kentte ulaşım sorunu gözle görülür bir sorundur. Ama bu sorun bir türlü çözülmüyor, bırakın çözülmeyi daha da kötüye gidiyor. Ama atanan her yönetici bu sorunu çözeceğini vadeder. Hatırlayın hafif raylı sistemi. Gazeteler nasıl da köpürtmüş, bir halkla ilişkiler çalışması kapsamında. Peki bir yıl içinde projenin başlayacağını muştulayan yöneticinin atanmasının ve tayinin çıkmasının üzerinden kaç sene geçti 5 sene. Proje ne oldu? Öyle bir proje yoktu atanan yöneticinin gündeminde. Sırf basın o yöneticinin halkla ilişkiler çalışmasına gönüllü teşne olduğu için o proje varmış ve olacakmış gibi bir PR çalışması yürüttü.

Bu gün dünden çok mu farklı ya da yarın daha mı farklı olacak? Verilen sözlere ve hemen akabinde unutulan, sözlere bakınca hiç de farklı olmayacağını söylemek mümkün.

Diyarbakır gibi turizm, tarım, hayvancılık, sanayileşme ve ticaret yolları üzerinde bulunan ve kent karakteriyle merkezi bir rolü olan bir kenti, ekonomik olarak kalkındıramamak ayrı bir beceri istiyor.



Bu yazı 5903 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI