Diyarbakır’da sorun bitmez,  bitmiyor ve biz de elimizden geldiğince bunları dile getirmeye çalışıyoruz. 
Şehri ayağa kaldıracak adımların atılması gerektiği ortada, ama yetkililerin sessizliği sürüyor. 
Özellikle Sur bölgesinde saat 18 00'den sonra hayat adeta duruyor.
Kaldırımlar işgal altında kalıyor. 
Her lokanta ve işletme, kendi önündeki kaldırımı adeta evinin bahçesi gibi kullanıyor. 
Ne belediye ne de zabıta ortada görünüyor. 
Gece olduğunda, kentin kalbi sayılan Sur bölgesi terk edilmiş bir yer izlenimi veriyor.
Temizlik konusunda ise belediyelerimiz tam anlamıyla sınıfta kalmış durumda. 
Şehrin hiçbir noktasında doğru düzgün temizlik yok gibi.
Mardin Kapısı’ndan başlayan kirlilik, kapıların ardına kadar devam ediyor. 
Her köşe başı, her kaldırım bir işletmenin malı gibi işgal altında.
 Vatandaşların ve turistlerin bu durum karşısındaki çaresizliği gözler önünde. 
Aileler, tarihî eserlerin gölgesinde yürümeye çalışırken ya bir masaya takılıyor ya da kaldırımın ortasında dolaşan eşyalarla boğuşuyor.
Bu rezilliğin cezası sadece eğitimle ya da küçük para cezalarıyla çözülemez. 
Sert önlemler alınmalı, kaldırımları işgal edenlere ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. 
Sur Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi, emniyet güçlerinden de destek alarak bu işgale bir son vermelidir. 
Çünkü bu görüntüler, şehrimizin tarihi ve kültürel mirasına hakarettir.
Kültür Yolu Festivali gibi etkinliklerle şehri canlandırsa da  ancak bu canlılığı sürdürecek adımlar atılmadığı sürece kalıcı bir çözümden bahsetmek mümkün değildir. 
Festival sonrası Diyarbakır’ın tekrar eski haline dönmesine izin veremeyiz. 
Esnafın da halkın da yüzünün gülmesi, kenti daha yaşanabilir kılmak için harekete geçilmesine bağlıdır.
Artık bıçak kemiğe dayandı. 
Ya bu işgale bir son vereceğiz ya da kaybeden yine Diyarbakır olacak.