İslam için sadece iman ile ilgili hükümleri ihtiva ettiği söylenemez.

İslam, aynı zamanda Müslümanın; Allah’a, içinde bulunduğu topluma, ailesine, akrabalarına, dostlarına, kısacası bütün insanlığa karşı olan sorumluluklarını ve görevlerini bildiren ilahî emirler manzûmesidir.

Peki, günümüzde İslam’a bakış nasıldır?

 İslam gerektiği gibi anlaşılıyor, ilk ortaya çıktığı gibi korunuyor mu acaba?

Teknolojinin fazlasıyla tezahür ettiği, aynı zamanda Batı uygarlığının hâkim olduğu bu çağda, İslam’ın yeterince anlaşıldığını daha doğrusu anlamaya çalışıldığını söylememiz zordur.

Bugün kendisini “Müslüman” olarak tanımlayanlar dahi İslam’ın gözüyle çağa bakmamakta; tam aksine çağın gözüyle İslam’a bakmaktadır.

 Oysa bir Müslüman, Rasim Özdenören’in ifadesiyle, “Çağın gözüyle İslam`a bakmaz, İslam`ın gözüyle çağa bakar.”

Müslümanların birçok yönden geri kalması, dinin emirlerini yanlış anlamalarından ve İslam`ı doğru yaşamamalarından kaynaklanmaktadır.

Bu yanlış anlayış ve uygulamalar cehaletten başka bir şey değildir.

Ayrıca şuna da vurgu yapmak gerekir ki İslam, bir ideoloji değildir. Günümüzde İslam; ideolojilerle yarıştırılan, siyasete, menfaate, dünyevi çekişmelere alet edilen bir araç olarak görülmektedir.

Yine çağımızda özgürlük kavramının yanlış bir kullanımla ön planda tutulması İslam dünyasını oldukça etkilemiştir.

Şunu bilmeliyiz ki İslam, özü değişmeyen bir dindir. Hakikatini, amacını ilk baştan beri korumaktadır. Bir Müslümanın en önemli görevi, İslam’ı ve onun getirdiği hükümleri ve şartları zihinlere kazımaktır.

Batılı hayat tarzını bırakıp hakiki bir Müslüman gibi yaşamaktır.

Geçmişte ki âlimlerimize bakalım...

İslam’ı hakkıyla anlatmayı, topluma dinî hayatlarıyla yön vermeyi, öğrenilmesi gereken İslam’ın emir ve yasaklarını insanlara öğretmeyi, kendi zamanlarında hakkıyla başarmışlardır.

Eğer şu an yaşayabildiğimiz bir İslam varsa onların ve geçmişte yaşamış Müslümanların çabaları sayesindedir.

Müslüman, bütün iyi huyları kendinde toplayan bir fazilet örneği olmalıdır. Müslüman, ilmin dostu, cehaletin düşmanıdır. İslam ile cehalet zıttır, bir düşünülemez.

 İslam aydınlığı, ışığı temsil eder. Cehalet ise kasveti, sıkıntıyı ve karanlığı temsil eder. Bir Müslüman, cehalete düşmemeli. Batıl inançlara, hurafelere, yanlışlara hayatında ve zihninde yer vermemelidir.

Çevremize baktığımız zaman gerçekten nefsimize hâkim olmanın güç olduğu bir çağda yaşadığımızı söyleyebiliriz.

“İşittik ve itaat ettik” ayeti tereddütsüz, gerçek ve samimi imanın göstergesidir.

Bu ayeti bütün yönleriyle iyi anlamalı ve hayatımıza uygulamalıyız.

İslam`ın özünü korumalı, Onu, içinde bulunduğumuz çağa göre tâdil etmemeliyiz.

O hâlde haydi! Gerçeklerin farkına varmaya, iyi bir Müslüman olmaya ve İslâm’a uygun

Müslümanca bir hayat yaşamaya…