Suriye’de rejimin çöküşü ve diktatörlük sisteminin devrilmesi uluslararası alanda büyük bir sevinçle karşılandı. Ancak bu sevincin ardında daha büyük bir sınav bekliyor: Suriye’nin geleceğini nasıl şekillendireceği. Mevcut durum, ülke içinde karmaşık ve belirsiz bir tablo ortaya koyuyor.

37 Farklı Örgüt Cephede

Şu an Suriye’de savaşan 37 farklı örgüt bulunuyor. Bu grupların rejim sonrası dönemde kendi aralarında çatışmalara girmesi ihtimali güçlü bir senaryo olarak değerlendiriliyor. Muhalefetin ilerleyişi planlı bir şekilde gelişmiş gibi görünse de bu, barış ve istikrarın sağlanacağı anlamına gelmiyor. Mevcut muhalif gruplar arasında yönetim konusunda bir uzlaşı sağlanabilmiş değil.

İsrail’in Adımları ve Bölgedeki Riskler

Öte yandan İsrail, Suriye’deki karmaşadan yararlanarak Golan Tepeleri’ni işgal etmiş durumda. Bu sabah gelen haberlere göre, İsrail askeri birlikleri Suriye sınırını geçerek Suriye topraklarına ilerledi ve bombalamalara başladı. Bu hareketin bir planın parçası olduğu yönünde ciddi şüpheler bulunuyor. İsrail’in bundan sonra hangi adımları atacağı dikkatle izlenmesi gereken bir konu.

Etnik ve Mezhepsel Gerilimler

Suriye’nin geleceği sadece siyasi yönetimle değil, ülkedeki etnik ve mezhepsel grupların durumuyla da doğrudan ilişkili. Kürtler, Dürziler ve diğer azınlık grupların yeni yönetimdeki rolleri tartışma konusu olmaya devam ediyor. Şu an sahada etkili olan örgütlerden biri olan HTŞ’nin Şam’a doğru ilerleyişi ise bölgede yeni bir güç dengesinin habercisi olabilir.

Uzmanlardan Uyarı: Zafer Sarhoşluğuna Düşülmemeli

Uzmanlar, rejimin çöküşü sonrası zafer sarhoşluğuna kapılmanın büyük hatalara yol açabileceğini vurguluyor. İslam tarihindeki örneklere dikkat çeken yetkililer, erken zafer kutlamalarının ciddi yenilgiler getirebileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Suriye’nin yeniden inşası ve bağımsız bir yapıya kavuşması için siyasi birlik ve egemenlik şart.

Adil Bir Yönetim İhtiyacı

Suriye’nin gelecekteki yönetim modelinin, ülkede yaşayan tüm grupları – Arap, Kürt, Türkmen, Sünni, Alevi ya da Hristiyan – ayrım yapmadan kapsaması gerektiği belirtiliyor. Adaletin temel alındığı, etnik ve mezhepsel farklılıkların çatışma sebebi değil, zenginlik olarak görüldüğü bir yapı hedeflenmeli.

Rejimin devrilmesi Suriye için bir dönüm noktası olsa da asıl zorluklar şimdi başlıyor. Uluslararası toplumun ve bölgesel aktörlerin dikkatle takip ettiği bu süreçte, barış ve istikrarın sağlanması için kapsayıcı ve adil bir yönetim sistemi oluşturulması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, savaşın yarattığı yıkım, yerini daha derin çatışmalara bırakabilir.