Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Sağlık sistemi iyi de peki ya ekonomi!
Tarih: 16-11-2020 00:04:00 Güncelleme: 16-11-2020 00:04:00


Yaşanmakta olan Covid-19 salgınına bağlı olarak yaşanan gelişme ve sonuçların ülkelerin sosyo-kültürel ve ekonomik durumlarına göre farklılık göstereceği değerlendirilmekle birlikte, güç dengesinin Avrupa’dan Asya’ya kaymaya devam edeceği beklentisinin artış eğiliminde olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu eksenli bir yapılanmada dünya ülkeleri arasında yeni kutuplaşmaların yaşanmasına bağlı olarak ABD-Çin eksenli bir gruplaşma beklenmelidir. Türkiye liderliğinde Türk Cumhuriyetleri ile bu eksene yakın siyaseti ve gönül bağı olan ülkelerin ise Üçüncü bir faktör olarak ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir. Zira böyle bir potansiyel güç olduğu bilinmektedir.

Covid-19’un küresel güç dağılımında yol açacağı kırılmalar ve ABD ile Rusya’nın salgından ne derece hasarla çıkacağı Orta Doğu siyaseti üzerinde doğrudan etkili olacaktır. Bu yönüyle salgın sonrası dönemde bölgedeki eski ittifakların dönüşmesi ve yerine yeni ittifakların kurulması muhtemeldir. Orta Doğu’daki bazı aktörler bunun sinyalini şimdiden vermektedir.

Sosyo-politik süreçleri güvenlikleştirmeye ve Batı komplosuna bağlamaya meyyal olan diktatoryal rejimler, Covid-19 salgınını “güçlü devlet”e duyulan ihtiyaç argümanıyla suiistimal ederek içe kapanmacı politikalarına gerekçe yapacaklardır.

Söz konusu sınav sadece kaç kişinin yaşamının kaybedeceği ya da ekonominin ne kadar zarar göreceğiyle sınırlı değil; bu kadar büyük bir salgının toplumsal ve siyasal sonuçları da merak uyandırıyor. Covid-19 sonrası dünyanın nasıl bir dünya olacağı çok sayıda düşünür tarafından tartışılıyor. Salgın bittiği zaman daha dayanışmacı, daha paylaşımcı ve adalete daha fazla önem veren bir dünyaya uyanacağımızı söyleyenler olduğu gibi; tam tersine “insan insanın kurdudur” şiarının kabul gördüğü bir senaryoyu daha mümkün görenler de var. Ya da basit bir gerçekçilikle, salgının etkilerinin çabucak unutulacağı ve her şeyin aynı kalacağı inancı da yaygın. Bu tahayyüllerden hangisinin gerçekleşeceğini zaman gösterecek.

Türkiye özelinde merak edilen konulardan biri de son dönemde önemli bir tartışma ekseni olan toplumsal kutuplaşmanın azalıp azalmayacağı, daha iyi sona erip ermeyeceği. Bu konuda da yaşananların toplumsal fay hatlarını yumuşatacağına inanan iyimserler olduğu gibi, bu süreç sonucunda bölünmelerin kesinleşeceğini savunanlar da var. Bu konuda fikir yürütebilmek için Türkiye bağlamında kutuplaşmanın ne anlama geldiğini ve hangi faktörlerin kutuplaşmayı mümkün kıldığını göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Covid-19 salgını sürecinde, Türkiye’nin diğer Orta Doğu ülkelerinden ayrıştığı ve virüs kaynaklı ölü sayısının bu ülkelere nazaran daha az olduğu gözlemlenmektedir. Bu durumun en önemli nedeni olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının uzun yıllardır sağlık sistemine yaptığı yatırımlar gösterilebilir. Türkiye’nin kapsayıcı bir sosyal güvenlik sistemi ile yaygın sağlık tesislerine sahip olması, bu yönüyle Türkiye’yi komşularından ve diğer bölge ülkelerinden farklılaştırmıştır. Ancak Covid-19 krizinin hali hazırdaki ekonomik krizi daha da ağırlaştırması, AK Parti iktidarının karşısındaki en büyük meydan okuma olarak durmaktadır. Yüksek enflasyon, yaygın işsizlik ve döviz şokunun, turizm sektöründe yaşanacak bir daralmayla birleşmesi durumunda ekonomik tablonun Türkiye için de ağırlaşacağını öngörebiliriz.

Küresel tartışmalara iç siyasal düzlemde siyasal partilerin verdiği tepkiler, iktidar ve muhalefetlerin yeni duruma göre siyaset üretmesini gerekli kılacaktır. Bu bağlamda, bazı yönetimler, krizi iç ve dış politika yönelimleri için bir fırsata çevirirken, bazıları da krizin altında kalıp, ilk seçimlerde toplumsal desteğini yitirecektir.



Bu yazı 4856 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI