escort konya
Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Dün ve Bugünkü Diyarbakır
Tarih: 08-11-2024 00:02:00 Güncelleme: 08-11-2024 00:02:00


 


Diyarbakır, tarih boyunca sadece bir şehir olmanın ötesinde, bir kimliğin, bir kültürün, bir medeniyetin temellerini atmış, derin izler bırakmış bir yerdir.

 Burası, Müslümanların gönlünde, inançlarının ve değerlerinin harmanlandığı bir şehir olarak bilinirken, son yıllarda maalesef bu değerlere sahip çıkılmadığını ve bu şehrin giderek yabancılaştığını üzülerek gözlemliyoruz. Bugün Diyarbakır’da yürürken, kaldırımları işgal eden ve parkları sahiplenen bir nesil ile karşılaşıyoruz. 

Gençlerin sokaklarda, kaldırımlarda, duraklarda gösterdiği davranışlar, şehrin kimliğini hızla kaybetmesine neden oluyor. Artık, bu durumu bir görgü kuralı ya da toplumsal ahlâk meselesi olarak görmek yerine, bir insanlık meselesi olarak da ele almak gerekiyor.

Bir zamanlar, Diyarbakır’ın sokaklarında ahlaka uygun davranışların hakim olduğu, insanların birbirine saygı gösterdiği, birbirini koruduğu bir ortam vardı. 

Kadınlar, erkeklerin geçeceği yollarda yüzlerini gizler, birbirlerinin mahremiyetine saygı gösterirlerdi. Bu, sadece bir gelenek değil, aynı zamanda İslam’ın bir gereğiydi. Ancak bugün, eski Diyarbakır’ı tanıyamaz olduk. 

Şimdi, kaldırımlar da, parklarda gençler birbirine sarılıp öpüşerek, İslam’a ve toplumsal değerlerimize aykırı hareket ediyor. Bunlar, gözlerimizin önünde, toplumun değerleriyle çelişerek gerçekleşiyor ve maalesef kimse buna müdahale etmiyor.

İslam, toplumların huzurunu, düzenini, adaletini sağlar. Bir toplumu yozlaştıran şey, değerlerden sapmak, toplumsal ahlâkı ihmal etmektir. Diyarbakır’daki bu yozlaşma, hem dini hem de toplumsal açıdan büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

 Parklarda, kaldırımlarda, duraklarda görülen bu davranışlar sadece bireysel bir sorun değil, toplumun genel yapısını tehdit eden, tüm insanları ilgilendiren bir sorundur.

 Bu durum, bizlere çok şey anlatmaktadır. Geçmişte İslam’ın değerleriyle yoğrulmuş bir şehir olan Diyarbakır’ın, şimdi yabancılaşan bir yapıya bürünmesi, sadece bu şehrin değil, tüm ülkenin yaşadığı bir sorundur.

Bugün, Diyarbakır’ın sokaklarında gördüğümüz manzara, sadece toplumsal değil, aynı zamanda kültürel bir zafiyetin göstergesidir. Gençler, daha fazla özgürlük adı altında, ahlaki değerleri hiçe sayarak, açıkça sergiledikleri davranışlarla topluma zarar veriyorlar. Peki, bu duruma sesini çıkaran kimse yok mu? 

Ne yazık ki, korku ve endişe içinde yaşamaya alışan toplum, karşılaştığı bu tür olumsuzluklara göz yummayı tercih ediyor. 

Bir zamanlar, insanların birbirine saygı gösterdiği bu sokaklarda, şimdi bu tür yozlaşmış davranışlar yayılıyor ve toplum, bu yozlaşmaya karşı suskun kalıyor. Kimse sesini çıkaramıyor, kimse müdahale etmiyor. Ve bu, bir yozlaşma ve çürüme sürecinin başlangıcıdır.

*"Emri Bil Maruf, Nehyi Anil Münker" İlkesi*

Toplumun bu tehlikeli gidişata dur demesi için, tekrar İslam’ın temel ilkelerine sarılmak, "emri bil maruf" (iyiliği emretmek) ve "nehyi anil münker" (kötülüğü yasaklamak) ilkesini hayatımıza sokmak zorundayız. Bir toplumun düzeni, bireylerin İslam’a ve toplumsal ahlâka uygun davranışlarıyla sağlanır. Eğer bir toplum, kötüye karşı durmaz, yanlış olanı düzeltmeye çalışmazsa, o toplum zamanla çözülür ve bozulur. Ne yazık ki, bu anlayış, özellikle günümüz dünyasında hızla kayboluyor.

 Yasalardan korkarak ya da farklı ideolojik baskılardan çekinerek, toplumu savunma sorumluluğumuzu yerine getiremiyoruz. Ancak unutmamalıyız ki, doğruyu haykırmak, yanlışa karşı durmak, bizim asli görevimizdir.

 Toplumsal huzuru sağlamak, sadece devletin değil, her bireyin sorumluluğudur. İslam’ın öğretilerine sahip çıkarak, bu yozlaşmanın önüne geçebiliriz. 

*Yasalara Saygı ve Toplumsal Değerler*

Devletin aldığı bazı kararlar ve yasal düzenlemeler de zaman zaman toplumsal değerlerimizle çelişebiliyor. 

Örneğin, İstanbul Sözleşmesi gibi düzenlemeler, toplumsal yapımızla uyumlu olmadığı gibi, bireylerin haklarını da zedeleyebiliyor. Ancak, bu durum bizleri çaresiz bırakmamalıdır. 

Yasal düzenlemeler ne olursa olsun, toplum olarak bizler de kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız. 

Bireysel sorumluluklarımızı yerine getirmeli, insanları doğru yola çağırmalıyız. Ne yazık ki, bu noktada toplum olarak bir zafiyet yaşıyoruz. 

Yasalardan korkarak sesimizi çıkaramıyoruz. Ancak, gerçek değişim ancak toplumun bilinçlenmesi ve değerlerine sahip çıkmasıyla mümkündür.

*Diyarbakır Ne Zaman Kendine Gelecek?*

Bir zamanlar Diyarbakır’ın sokaklarında huzur vardı. Kadınlar, erkeklerin geçeceği yolda arkasını döner, birbirlerinin mahremiyetine saygı gösterirdi. O zamanlar, bu şehirde kimse bu tür davranışlar sergileyemezdi. Ama şimdi, nereye baksanız, Kimi insanın uygun olmayan manzaralarlıya karşılaşıyorsunuz. 

Ne zaman, hangi zaman diliminde bu değişim yaşandı, kimse bunu tam olarak fark edemedi.

 Ancak şunu net bir şekilde söylemek gerekir ki bu yozlaşma, sadece Diyarbakır için değil, tüm ülkemiz için büyük bir tehdit oluşturuyor.

 Diyarbakır, geçmişte İslam’ın ve ahlâkın şehrini temsil ederken, şu an yabancılaşan bir yapıya bürünmüş durumda. 

Diyarbakır’ın bu haline, "Diyarbakır ne zaman kendine gelecek?" diye sormak zorundayız.

 Hangi dönemde bu yozlaşma başladı, kimlerin etkisiyle bu hale geldi? 

Ne zaman, hangi nesil bu değerlerden uzaklaştı? 

Bu soruları sorarken, sorumluluk hepimizin omuzlarındadır.

 Diyarbakır, eski haline dönebilir. Yeter ki toplum olarak değerlerimize sahip çıkalım. 

Müslüman kimliğimizi yeniden hatırlayalım ve bu şehri eski kimliğine kavuşturalım.

*Sonuç Olarak...*

Diyarbakır, bir zamanlar İslam’ın ve ahlâkın merkeziydi. Ancak şu anda, toplumsal değerlerimizden uzaklaşarak, yozlaşan bir toplum yapısına doğru sürükleniyoruz. Ancak, bu süreç son bulabilir.

 Toplum olarak el birliğiyle, İslam’a ve toplumsal değerlere sahip çıkarak bu yozlaşmayı durdurabiliriz.

 Şimdi, geçmişi hatırlama ve geleceği şekillendirme zamanı. 

Eğer Diyarbakır’ı eski kimliğine kavuşturmak istiyorsak, bu şehrin yeniden İslam’ın ışığıyla aydınlanması için hep birlikte çalışmalıyız. 

Hepinize hayırlı günler ve hayırlı cumalar diliyorum. Allah’a emanet olun.



Bu yazı 4117 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI