Her şeyin bir sahibi var bu Dünyada. Kâinatta hiçbir şey boş ve maksatsız değil. Her şey kaderin cetveli ve hikmetin pergeliyle çizilip tedvir ve idare ediliyor. Allah(cc) her şeyin sahibi olduğunu kâinatı yaratırken kendine yeryüzüne halife olarak insanları seçti.

Bir insan sahip olduğu bir mülkte istediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Ama velâkin bir insana emanet edilen mülk olsun makam olsun kendi mülkünden daha fazla sahip çıkarak o mülkü ve makamı en iyi şekilde kuruması gerekir. Yoksa emanet edilen mülkü kurumaması sahip çıkması ihanet etmiş olur. Bu bir kuraldır her şeyden geçerli olup.

Diyarbakır da bulunan kurumların birçoğunun başında idareciler var.  Kurumlar idarecilere emanet edilmiş bu emanete sahip çıkacak ve en iyi şekilde kuruyacak olan idarecilerdir.

Diyarbakır’a sahibi ilk önce halkın seçtiği vekiller, ondan sonra vali ve belediye başkanları gelir. Halk vekilleri seçer Diyarbakır’a sahip çıksın. Diyarbakır’ın sorunları çözsün diye şimdiye kadar vakilerimiz Diyarbakır’a ne kadar sahip çıkmışlar bir bakalım.

Diyarbakır her geçen gün ileriye gideceğini yerinde hep geriye giderek yerinde sayıyor. Her bakımında baktığımızda hiç kimse bir taş sütüne konmamış üstelik üstüne konan taşları kaldırmaya çalışanlar var bu kentin bir sahibi olmalı kentin durumuna bakmalı. 

Diyarbakır seçtikleri vekillerden umudunu kesmiş Ak parti iktidarı birçok alanda devrim yaptı ama seçtiğimiz vakilerin sayesinde hiç Diyarbakır yaralanmadı hep vekiller kendi yandaşlarına çalıştı Diyarbakır için bir taş üstüne koymadıkları gibi olan taşlarla da yıktılar. 18 yıl iktidarda olan bir parti her seçim döneminde Diyarbakır da vekil çıkarmış. Bu vekiller hep aynı kişiler hiç halkın içinde gelen halkın gönlüne dokunan, halkın dertleri ile dertleşen ve milletin sorunları kendi sorunu bilen vekil olmadı. 

Ak parti iktidarı sağlıkta devrim yaptı maalesef Diyarbakır’ımızın Suyunda mı? Taşından mı? Toprağında mı?  Bu devrimin de yararlanmadı.

Geçenlerde bir yazımda idarecilik ve yöneticilik ilgi bir yazı kaleme aldı şöyle demişti. Yöneticinin doğru yolda olmasına; halkın¸ ülkenin¸ insanlığın faydasına çalışmalar yapmasına bağlıdır. Diyerek, yazımı devamı burada yazmaya gerek yok asıl konumuza dönelim.

Sağlık sorunu önemli ve öncellikli sorunlar arasında gelmektedir. Yıllardır var olan bir sorunu bir türlü çözüme kavuşamıyor.  Diyarbakır gibi bir kente yakışmıyor. Birçok medeniyete beşiklik yapan ve aynı zamanda başkentlik eden Ortadoğu’nu önemli kentlerin arasında gösterilen Diyarbakır’ın sağlık alanında yetersiz kalması yakışmıyor!

Diyarbakır da çocuk hastalıkları hastanesinde ki sorunun şimdiki sorun değil hep var olan bir sorun hiç çözme kavuştuğuna şahit olmadım. Her gelen Sağlık İl müdürleri çözeceğini iddia ediyor, maalesef çözmüyor.

Bu şunu gösteriyor; Diyarbakır’da sağlıktaki sorunlar alt yapı yetersizliğinden kaynaklıyor. Diyarbakır’da şimdiye kadar sağlığa harcanan paraların çevre illere hitap edecek durumda olması gerekiyordu.

Oysa işin rengi öyle değil!

Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesinde uzun süreden bu yana nöroloji doktorunun olmaması nedeni ile kendi hastalarını çevre illerine göndermesini bu kentte yakıştırmadığım gibi ve çevre illere hitap etmesi de zaman alacak gibi.

Buda gösteriyor ki; Diyarbakır’da sağlığı yönetenlerin yönetemiyor, oysa bu yöneticiler Vekillerle eş değerlerdir. Bu kentlerdeki çocuk nüfusu da dahil edilince, ihtiyacı karşılanması gereken çocuk sayısı, milyonlara ulaşıyor.

Yani bu devasa rakamlar, çocuk nörologu yokluğu sorununu daha da derinleştiriyor. Çocuk Nörologu sorunun aylardır devam ettiğini. Önlem alınabilirdi. Sadece çocuk nöroloji bölümü ile alakalı değil. İşte çocuk genetik doktoru yok Diyarbakır'da. Çocuk ramatoloji 1 tane var.

Yani çocuk yan dallarının çoğunda neredeyse ya bir tane ya da hiç yok. Böyle bir sıkıntı var. Acilen yetkiler önlem alınmalı. Durum öyle gösteriliyor hiç kimsenin umurunda değil. Yetkililer bizlerden doktor bulması bekliyorlar o zaman bizler doktor bulsak onların o makamda oturmasına gerek yok bir işi yönetemiyorsan çözme kavuşturamıyorsan işi bırak ehil olan kişiler gelsin yönetsin insanları fazla mağdur etme hakkınız yok.

Vatandaş vekillerinde umudu kesmiş, yegane umutları Cumhurbaşkanı olmuş.  Vatandaş; bu sorunu ancak Cumhurbaşkanı çözer, ondan başka kimse milletin derdini kendine dert etmiyor.

Eğer dert etmiş olsaydı bu sorun çoktan çözülürdü.