Ortadoğu, bugün yangın yeri. Bu topraklarda kan dökülüyor, halklar acı çekiyor, ve barış hayalden öteye geçemiyor. 

Ancak, bu tablonun arkasında sadece bölgedeki iç dinamikler değil; yüzlerce yıldır Ortadoğu’yu dizayn eden emperyalist güçler yatıyor. 

Türkiye ise bu karmaşanın tam ortasında, bir ateş çemberinin içinde ayakta kalma mücadelesi veriyor. 

Ancak biz kendi iç sorunlarımızı çözmeden, kendi iç barışımızı sağlamadan Ortadoğu’ya barış getirmek, Türkiye’yi güvenli bir geleceğe taşımak mümkün olmayacaktır. Türkiye’nin bu ateş çemberindeki rolü, kendi içindeki birlik ve beraberlikten geçiyor.

Bugün Ortadoğu’da sağlam kalan nadir ülkelerden biriyiz. 

İsrail ve onun işbirlikçileri pusuda beklerken, bölgede istikrar arayışı içinde olan tek güç Türkiye’dir. 

Ancak bu istikrarı sağlamak için önce kendi içimizdeki sorunları çözmemiz gerekiyor. 

Türkiye’deki en önemli meselelerden biri, Kürtlerle sağlanması gereken birlik ve beraberliktir. 

Kürtlerle Türkler arasındaki kardeşlik duygusu yeniden canlanmadan, tarihsel birliktelik hatırlatılmadan iç huzuru sağlamak mümkün olmayacaktır.

Tarihimiz bu konuda derslerle doludur.

 Osmanlı İmparatorluğu, Kürtlerle birlikte hareket ederek bu topraklara hâkim oldu, dünya sahnesinde güçlü bir devlet olarak yer aldı.

 Malazgirt Savaşı’nda Kürtler ve Türkler omuz omuza vererek Anadolu’yu fethetti.

 Ancak bugün, emperyalistler bizi bölmek, içimizi karıştırmak için ellerinden geleni yapıyor. 

Akıllı olmak zorundayız. 

Bu topraklar Kürtlere de Türklere de yeter; fakat dış güçlerin oyunlarına gelmeden kendi iç barışımızı sağlamalıyız.

 Türkiye’nin iç politikası, özellikle de Kürt meselesi konusunda daha sorumlu ve daha akılcı bir yaklaşım sergilemek zorundadır. 

Kayyum uygulamaları ve Kürt siyasetçilere karşı alınan sert tedbirler, halk arasında derin bir güvensizlik yaratmaktadır. 

Bazı belediye başkanlarının görevden alınmaları, onların tekrar tekrar aday gösterilmeleri ve seçilmeleriyle kısır bir döngüye dönüştü. Halk, bu konuda haklı bir tepki içindedir. 

Özellikle Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı gibi isimlerin defalarca görevden alınmaları halkın demokratik iradesini zedelemektedir. 

Bu durum, Demokrasinin temellerine aykırıdır ve halkın devletine olan güvenini sarsmaktadır.

 Parti içindeki hataları düzeltmek, yanlış kararları sorgulamak her siyasi partinin sorumluluğudur.

Siyasi partiler, bu bölücü politikaların üstesinden gelmek için birlikte hareket etmeli, yanlışları hep birlikte düzeltme yoluna gitmelidir.

 Emperyalistler bizi bölmeye çalışırken bizler ayrışarak onlara hizmet edemeyiz.

 Bu toprakların gerçek sahipleri olarak, birlik olmak zorundayız.

 Siyasi oyunlar ve çıkar çatışmaları, sadece iç huzurumuzu değil, aynı zamanda bölgedeki konumumuzu da tehlikeye atmaktadır.

 Provokasyonlara açık olan bu ortamda, siyasetçilerin sağduyulu davranması, halkın ise bu oyunlara alet olmaması gerekmektedir.

 Ortadoğu’daki diğer ülkelere bakın: Suriye, Irak, İran… Hepsi emperyalistlerin çizdiği sınırların içinde büyük acılar çekiyor. 

Bu ülkeler, halkları bölüp parçalayan emperyalist düzenin oyunlarına kapılmış durumdalar. 

Birlik ve beraberlik içinde hareket etmeyi başaramayan bu ülkeler, bugün acı bir şekilde dağılmış bir halde bulunuyor. 

Bütün dünya barış içinde yaşarken, neden Ortadoğu’da kan dökülüyor? Çünkü bu bölge, stratejik önemi nedeniyle emperyalistlerin her zaman iştahını kabartmıştır. 

Biz bu oyunu görmek zorundayız. 

Kendi iç huzurumuzu sağlamadan, bu oyunu bozmak mümkün değildir.

Bugün, ekonomik sorunlar, sağlık problemleri, adalet arayışı ve toplumun çeşitli dertleri ortadayken, biz sadece dış tehditlerle değil, kendi içimizdeki sorunlarla da boğuşuyoruz. 

Barışın tesis edilmesi için sadece sınırlarımızı değil, kendi içimizde