Diyarbakır gündemini meşgul eden AK Parti İl Başkanı kim olacak sorusuna Recep Tayyip Erdoğan tarafında yapılan istişarelerden sonra atama yapılara, belirlendi.  

Partilerin demokrasi adına hareket ettiğini söylemek ne derece doğrudur, bilmiyoruz. Bu sadece Türkiye için geçerli değildir. Tüm dünyada bu böyle…  

Demokrasi adına hareket eden siyasi partilerde ilk önce atama yapılır daha sonra seçime giderek atanan aday seçilir. Dünyada varsa farklı örnekler tabi istisnalar kaideyi bozmaz.  

Örneğin herkes bir ana babadan dünyaya gelir, ama Hazret-i Adem ve Hazret-i Havva, ana babasız, Hazreti İsa ise babasız dünyaya gelmiştir. Bunlar istisnadır. Yok, işine geldikleri zaman demokrasiye sarıl, işine gelmediği zaman demokrasiyi rafa kaldır. İşte böyle olunca da siyasetin toplumdan karşılığı bulunamıyor. Toplum olarak her geçen gün siyasi partilere karşı güven azalıyor. 

Diyarbakır İl başkanlığına atanan Avukat Mehmet Şerif Aydın omuzuna ağır bir yük aldı. Bir yandan geçmiş yönetimlerin yaptıkları yanlışları düzeltecek, diğer yandan Diyarbakır'a hizmet etmek için kamu kurumlarını harekete geçirecek? Nasıl Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi 2023 hazırlıyor kendisi de Diyarbakır'ı 2023’e hazırlayacak.  

Bunu tek başına yapmayacak tabi ki de… 

Tabi ki Diyarbakır'da bulunan kamu kurumları, siyasi partileri, yerel basın, yerel STK'lar ile birlikte yapılacağını düşünüyoruz. Tabi bunu biz düşünüyoruz nasıl olacak seyredip göreceğiz. 

Bugün bir İl Başkanı Türkiye Cumhuriyeti devleti başı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın temsil ediyor. Türkiye'nin tüm sorumluluğu reisi cumhurdan soruluyorsa Diyarbakır'ın en ücra köşesinde yaşayan evsizlerin, yetimlerin, zenginlerin, fakirin, işsizlerin V.S. kendisinden sorumlu olması gerekir, bu şuurla hizmet etmesini gerektiğini inanıyorum. 

Diyarbakır'ın yılardır birikmiş sorunları var. Bunları bir günde çözüme kavuşacak değil zaman ister oluşturulacak yönetimde önemli,  yeni yönetimi gördükten sonra yorum yapma şansımız olur.  

Şimdi söyleyeceğimiz sadece temenniden öteye geçmez. 

Hani söylerler; ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ diye! 

Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar ikiyüzlü olurlar. Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan yanlışı ve hileyi eleştiren kişiyi kimse sevmez. Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışır.  

Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder. Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp kovulurlar. 

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler…