6,5 büyüklüğündeki Marmara depremi, “Geçmiş olsun Türkiye, geçmiş olsun İstanbul!” demekten fazlasını zorunlu kıldı.

 

 Kahramanmaraş felaketinin üzerinden henüz iki  yıl bile geçmemişken, yeni bir sarsıntı bize basit gerçeği yeniden hatırlattı: Deprem kapıyı çalmıyor, bacadan içeri giriyor.

 

Felaketin Gölgesinde Unutulan Dersler

 

Doğa olaylarını durduramayız, ama ihmalkârlığı durdurabiliriz. 

 

İstanbul’da yaşanacak büyük bir depremin sadece megakenti değil, 81 ilin tamamını vuracağı gerçeğini hâlâ sindiremedik. 

 

Kentsel dönüşüm, rant kavgalarının sahnesi olamaz; afet yönetimi, raflarda tozlanan planlar yığınına indirgenemez.

 

 “Tedbir alacağız” sözü artık içi boş bir klişe değil, hayatta kalma şartıdır.

 

Siyasî Gerginlik mi, Şehrin Bekası mı?

 

İstanbul, Anadolu’nun özetidir. 

 

Burada alınacak her yanlış karar, Edirne’den Hakkâri’ye kadar her haneyi titretecek. Şehrin dönüşümü için gecikmiş her gün, geleceğin cenaze ilânıdır. Siyasî polemiklerin vakti doldu; şimdi ortak akıl ve ortak sorumluluk devrededir.

 

Diyarbakır’dan Yükselen Sessiz Alarm

 

Gündem depremle sarsılmışken, Diyarbakır’da büyüyen sağlık sorunları da sessiz bir kriz olarak bizi bekliyor. 

 

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi koridorlarında yankılanan şikâyetler, “deprem sessizliği”nden farksız. 

 

Neyse ki AK Parti İl Başkanı, bir ayağını Ankara’ya sabitleyip çözüm arayışında. Eğer bu çaba gerçek adımlara dönüşürse, müjdeyi ilk biz duyuracağız.

 

Çifte Yükün Altında Ezilmemek İçin

 

Kahramanmaraş depreminin açtığı yaralar hâlâ kabuk bağlamadı.

 

 İstanbul’u vuracak ikinci bir felaket, milletin sırtına dayanılmaz bir ağırlık koyar. Bu yüzden:

 

 

 

 

 

 

Son Çıkış

 

Dualarımıza sarılmak elbette önemli; ama dua, tedbirle desteklenmedikçe yankısız kalır. 

 

İstanbul’un geleceği Türkiye’nin geleceğidir. 

 

Bugün harekete geçmezsek, yarın göçük altındaki çığlıklarımızı dinleyecek kimse bulamayız.

 

Sağlıklı, bilinçli, dirençli bir toplum için şimdi adım atma zamanıdır.

 

 Selametle kalın; ama asla rehavete kapılmayın.