Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
ENGELİ DÜNYADA ENGELİLERE ENGEL OLMAYALIM
Tarih: 07-11-2020 00:01:00 Güncelleme: 07-11-2020 00:01:00


Toplum farklı özelliklere sahip bireylerden oluşur. Farklı yaş, kabiliyet ve özelliklere sahip kadın ve erkeklerin oluşturduğu toplum, zengin ve çeşitli bir sosyal yaşamı bünyesinde barındırır. Bundan dolayı bireyler arasındaki farklılıklar da insanların birbirlerinden yararlanmalarına, sosyal dayanışmaya ve sosyal rollerin oluşmasına neden olmaktadır.

Yeryüzünde yaratılan canlılar arasında gerek fizyolojik/biyolojik ve gerekse psikolojik açıdan en değerli, en üstün ve en seçkin varlık kuşkusuz insandır. Çünkü insan olarak vasıflandırdığımız bu varlık, diğer canlılardan daha üstün meziyet ve özelliklerle donatılmış, Allah tarafından kendisine ruh üflenilerek yeryüzünde halife kılınmış, hatta meleklerden de üstün tutulmuş, yaratıkların en şereflisi konumuna yükseltilmiştir.

Tarihin her döneminde İslam toplumunda, batı toplumlarından farklı olarak engellilere bir insan olarak bakılmış, diğer insanlardan farklı olarak görülmemiş, onlara kötü muamelede bulunulmamıştır. Geçmişte Hıristiyan dünyasında engellilere karşı kötü muamele yapılmış, âdeta insan olarak görülmemişlerdir. Örneğin, delilerin aç bırakılarak ölüme terk edildikleri, hatta bunların, şeytanlara karışmış oldukları gerekçesiyle yakıldıkları ifade edilmektedir.

Batıda zihinsel özürlüler çeşitli işkencelere tabi tutulurken, hastanelerin dehlizlerinde ve bodrumlarında zincire bağlanarak telef edilirken, İslâm dünyasının pek çok bölgesinde

birahanelerde hasta olarak kabul edilip tıbbi metotlarla tedavi edilmekteydi.

İslâm en son ve akla en uygun dindir. Bu yüzden bedensel ve zihinsel engelliler için akla uygun çözümler üretmiştir. İslâm, kişiye gücünün üstünde bir yük yüklemez ve zorlukla karşılaşılan her konuda kolaylık ilkesi devreye girer. Engelli oluşun insana getirdiği güç kaybı yükümlülüklerde dikkate alınmış ve buna paralel olarak kolaylaştırma ve ruhsat sağlama yoluna gidilmiştir.

Eşref-i mahlûkat olarak yaratılan insanı değerli ve üstün kılan kriterler kişinin fiziki/biyolojik nitelikleri olmayıp manevi evrensel değerlerdir. Kendi isteğiyle bu dünyaya gelmemiş olan insan, gerek maddi imkânlar ve gerekse manevi imkânlar açısından bir fabrikanın ürünleri gibi, diğer insanlarla eşit olarak yaratılmamıştır. İnsanın doğuştan sahip olduğu hususlarda kendisinin bir dahli yoktur. İnsan dünyaya gelirken Allah’a herhangi bir karşılık ödemediği için Allah’tan gelen şeylerin eksik veya az olduğu noktasında hak iddia etmesi/kafa tutması doğru değildir. İnsanın doğuştan gelen hallere rıza göstermeyip, isyankâr tutum ve davranışlarda bulunması kendine zarar getirmekten başka bir şey getirmeyecektir. Çünkü insan, kuldur, yaratıktır, her şeye muhtaç aciz bir varlıktır.

 Tarih boyunca her toplumda belli oranda engelliler her zaman var olagelmiştir. Hz. Peygamber(s.a.v) döneminde de belli oranda engelliler mevcut olmuştur. Hz.Peygamber(s.a.v) insanları fiziki/biyolojik yapıları veya doğuştan getirdikleri farklılıklarına göre bir ayırıma hiçbir zaman tabi tutmamış ve böyle bir yanlışın içerisinde olanlara tepki göstermişti. Dolayısıyla manevi evrensel değerlere sahip olan bir engelli bir kişi, manevi değerlere sahip olmayan sağlıklı/engelsiz bir kişiden daha efdâldir.

Hz. Peygamber’in engellilerle olan ilişkileri tamamen insanî ve ahlâkî boyutlarda gerçekleşmiştir. Onlara değer verdiğinin en güzel göstergesi onlara üst düzeyde kamu görevleri vermiş olmasıdır. Onun için önemli olan ehliyet, liyâkat ve ahlâk gibi niteliklerdir. Bugün de aynı yol takip edilerek engellilere kaymakamlık, valilik gibi üst düzeyde görevler verilmesinde bir sakınca görülmemelidir. Toplumda bu anlayış ve bakış açısı geçerli olmuş, bu konuda Hz.Peygamber(s.a.v) örnek alınmış olsa, engellilerle ilgili aşılamayacak, çözümlenemeyecek bir sorunun ortada kalmayacağı kanaatindeyiz.

İslam’da engellilere karşı olumsuz tutum ve davranışların yeri yoktur. Birinci derecede engellilerin insanca yaşamalarını sağlamanın yolu onlara insan olarak değer vermekten geçmektedir. İnsan merkezli bir dünya anlayışına ve düşüncesine sahip olmayan

Toplumlarda normal insanların dahi problemlerinin çözülmesi olası değildir. O halde yapılması gereken şey, anlayış ve düşüncelerde vahiy merkezli değişikliklerin yapılmasıdır.

Toplum olarak engellilere karşı hoşgörü, anlayış, şefkat ve merhametle yaklaşılmalıdır. Onları hor görmek, aşağılamak, dışlamak, küçümsemek, ilgisiz kalmak, yardım etmemek gibi olumsuz tavırlar içerisinde olmak insanî ve ahlâkî değerlerle bağdaşmaz. Hadislerde engelliler, yaşadıkları zorluk ve sıkıntılara karşı metanet, sabır ve şükür ile hareket ettikleri takdirde kendilerine kimi yerde günahlarının affedileceği, kimi yerde cennetle ödüllendirilecekleri şeklinde müjdelerin verilmesi dikkat çekicidir. Bu mükâfatların büyüklüğü sahip oldukları özürlerin büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Hz. Peygamber’den nakledilen bu tür mesajları öğrenen inançlı bir engelli, yaşama daha bir dört elle sarılacak,

hayata daha umutla ve sevinçle bağlanacaktır.

Kısaca diyebiliriz ki, İslam’a göre insan değerli bir varlık olup, bu değerini fiziki yapısından almayıp manevi yapısından almaktadır. İslâm toplumlarında hasta veya sakat durumunda olanlara şefkat ve merhametle yaklaşılmış, batı toplumlarında olduğu gibi kesinlikle dışlanmamış, kendilerine gereken yardım gösterilmiştir. Çünkü inanan kişi, yaşadığı dünyanın bir imtihan yeri olduğunun, herkesin başına her an olumsuz şeyler gelebileceğinin bilincindedir.



Bu yazı 5412 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI