Yerel seçimlerde olsun milletvekilliği seçiminde olsun, önceleri seçmen, kimi vaadler ve zorunlu sebeplerden tulum şeklinde sandıkta oyunu kullanırdı.

Bir partinin içinden yeni parti çıkınca dengeler değişti.

Yeni partiye tahammül on yıl sürdü.

Silâh arkadaşlarından ve siyasî rakiplerinden Galip Hoca, idama mahkûm edildi de cumhurbaşkanı olduğu için hüküm yerine getirilmedi, Adnan Menderes ile iki bakanı asılırken.

Galip Hoca kim?

Celâl Bayar, iktisad Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı.

DP sonrası AP ortaya çıktı.

Gümüşpala yerine tercih, ABD'de tahsil gören Süleyman Demirel'den yana oldu.

Barajlar Kralı olan Demirel, fotürlü şapgayı   gaptırmadı GAP'ı gaptırmadı... Ne yazık ki altı-yedi kez gitti de geri getirildi. Gaptırdığı goltuğu oldu.

Hatta bir keresinde kızların Arabistan'a gidip kendilerince rahat okuyabileceğini söyleyen o oldu.

İnönü önünde Karaoğlan merkezi partiyi aldı da Deniz Baykal'a başkanlığı kaptırdı, Demokratik Sol adını verdiği siyasetle.

27 Mayısın gür ve tok sesi Alparslan Türkeş, yurt dışına sürüldü. Sonrasında MHP Başına geçti.

12 Eylül ve 28  Şubat Mağduru Rahmetli Erbakan, Ağır Sanayi Hamlesi'ni her seferinde baltalayanlarla karşı karşıya geldi. Devrim Otomobiline benzin bırakılmadı, mesaj olarak, Gümüş Motor bilerek desteklenmedi,  hiç. 1974 ile birlikte günün uçak sanayi de Demirbağ'dan sonra kendisiyle başlatıldı, bilen çok az.

Yerel ve ülke seçimlerinde bu dòrt isim televizyon programlarında bir araya gelir, lefafetle nezaketle konuşurdu.

Şimdi bir şehrin yerel seçim adaylarından ikisi-üçü yanyana gelmez, birbirine tahammülsüz.

Ben olsam, seçilsem/ müracaatım olmadı/ seçilmeyen diğer adayları bir bir yardımcı seçerdim, parti ayrımı yapmadan.

Kabul görmeseydi, teklifimiz, danışman yapardım.

Yerel seçimlere girerken bu şehrin derdini, eksiğini bilen yok, feryadını duyan yok, susan az konuşan çok...

Yerel seçimlerde önceleri sòzler verilirdi.

Bu sòzler yerine getirilirdi, kuşkusuz...

Siz hiç herhangi bir partinin büyükşehir belediye başkanının vaadlerini gördünüz mü, sözlü ve yazılı?

Madem yerel seçimlerde gaye şehir ve ilçe...

Bu adaylar da ilçelerle şehre başkan olmak niyetinde.

Toplanın on kişilik masada, projelerinizi anlatın.

Mesele bu kadar basit ve kolay...

Yazı başlığı mı?

Her üç nesne de aynı kökten akraba...

Kokuları kolay çıkmaz.

Partiler mi?

Vaadler olmayınca hepsi birbirine akraba.

Pırasa, Sarmısak ve Soğan, birbirine akrabayken, aynı fikirleri benimsediğini söyleyen partiler birbirine düşman...

Yerel seçimlerde herkese sadece kendisine heyran ve kurban.

Vatandaş, nasılsa oyunu verecek.

Bu gidişle vatandaş, lig şampiyonu olarak ne GS'ye ne FB'ye ne BJK'ye bedenini forma mekânı kılar...

Birinci Ligde Trabzon Şampiyon oldu, Bursa oldu, oldu da oldu bazı takımlar.

Ne hikmetse teknik direktörü, kalecisi ve forveti yabancı takımları yerli lanse ediyoruz.

Kalecisi, forveti ve çalıştırıcısı yabancı takımın yerli vasfı kalmamışsa takımın başkanı yerli kalsa ne olur?

Yerel seçimler, ülke genelinde ithal futbolcu misali başka şehirlerden ithal başkan adaylarıyla partileri şahlandıracak...

Biz, manzarayı böyle görmekteyiz.

Ha siyasî partiler ha futbol kulüpleri...

Partiler, vatandaşın sandığa mecbur, takımlar stada taraftarı mahkûm ediyorsa nasıl bir yazı yazılabilir?

Futbol takımlarının çalıştırıcısı, kalecisi ve forveti yabancı, partilerin çoğu başkan adayı ve seçildiklerinde daire başkanları başka şehirlerden...

Biz, kendi kendimizi yönetemez duruma gelmişsek suç kimde hakim bey!...

Bir sinema filminin sonunda böyle mi diyordu, Kemal Sunal?

Pek hatırlamasak da anlam olarak aynı kapıya çıkan söz...

Vatandaş ne der?

Bekleyelim  ve gòrelim...